30 Nisan 2020 Perşembe

Koronavirüs Günlerinde Hatırladıklarım ve Keşifler 47


Blues Magoos... bugün bilinmedik 1960'ların gruplarından biri. Oysa albümü dinleyince bu grubun ilerki yıllarda yapılacak olan yeni türlere ( özellikle de punk'a) nasıl bir ilham kaynağı olduğunu görüp şaşırıyoruz. Hani bir zaman makinesi olsa o yıllara gidip, organizatör olarak insanın bu gruba yüklenip, cevheri ortaya çıkarası geliyor. Ama bu ilk albümden sonrakiler bu kadar güzel olmamış. Tabi bir ara onları da dinleyeceğiz ama bu albüm başlıbaşına büyük bir referans. 


Lolipop deyip geçmeyin




Blues Magoos
"Psychedelic Lollipop"
 (1966)
Mercury

Blues Magoos, bugün kimsenin bilmediği bir grup ama onları dinlemeye başladığınızda hayrete düşerek şarkıları tanıdığınızı bile sanıyorsunuz. Hatta bazı parçalarda nakaratlara bile katılıyorsunuz ama bir süre sonra bu parçayı ilk defa dinlediğinizin farkına varıyorsunuz. 
İsmi sizi yanıltmasın başlıbaşına bir blues grubu diyemeyiz onlar için. Saykodelik ile garaj rock arası bir tarzda müzik yapan grup ilerde çıkacak olan bir çok rock tarzına da öncülük etmiş. Onlar için proto - punk tarzı ismi de zikrediliyor ki çok da haksız sayılmaz bu tanım, zira Blues Magoos verdiği tınılarla punk'a çıkacak merdivenleri kurmaya başlamış 60'larda. Ancak onların tümüyle punk'a zemin hazırladığını söylemek eksik olur. Parçalar arasında öyle fikirler görüyoruz ki, ilerde glam'de , heavy metal'de göreceğimiz şeyleri de bulabiliyoruz. Mesela "Love Seems Doomed" parçasının girişi Iron Maiden'ın ilk albümünde yer alan ( ve benim için bütün zamanların en iyisi olan) "Remember Tomorrow" için ilham olmuş gibi. Ancak şunu da belirtmeliyim ki, sakın ola Iron Maiden bu parçayı araklayıp, "Remember Tomorrow"u yaptı dediğim anlaşılmasın. Buradaki benzerlik bire bir notalardan değil, anlayıştan kaynaklanıyor. Blues Magoos'un burada girişte yaptığı yeni bir bakış ve bu ilerde sadece Iron Maiden değil, bir çok heavy grubunun slow ya da balad girişli alçalıp yükselen parçalarında görülen yapının ilk örneği gibi. Yani Blues Magoos'un getirdiği yapı evrene konduktan sonra o fikir ilerlemiş ve seksenlere fikir vermiş. Sadece bu değil, Blues Magoos'un her parçasını dinlerken ilerde olacak tınılardan bir çok şeyi bulabiliyorsunuz ama bu şu parçada şu var falan gibi değil; kimi zaman bir nakaratta kimi zaman ufak bir davul atağında bunları görebiliyorsunuz. 
Blues Magoos'u ben daha yeni keşfettim ama hala herkesin bildiği bir grup da ben daha yeni farketmişim endişesine de kapılmıyor değilim. Melodileri o kadar iyi tanıyor gibiyim ki hatta dinlerken bazı parçaların nakaratlarına bile katılıyorum. Hani bir zaman makinesi olsa o yıllara gidip, organizatör olarak insanın bu gruba yüklenip, cevheri ortaya çıkarası geliyor. Ama bu ilk albümden sonrakiler bu kadar güzel olmamış. Tabi bir ara onları da dinleyeceğiz ama bu albüm başlıbaşına büyük bir referans.
"Psychedelic Lollipop", Bluees Magoos'un 1966 tarihli ilk çalışması. Albüm piyasaya çıktığında grubun gitaristi Emil 'Peppy' Theilhelm daha henüz 16 yaşına yeni girmiş. Yaşı böyle ama çıkan gitar tınılarını duyunca inanasınız gelmiyor. Hem o hem de Mike Esposito gitarlarıyla aklınıza yer ediyor. Dönemin yapısına uygun iki dakikalık kısa parçaların işlenerek etkisi uzun hale gelmesi dikkat çekici. Ralph Scala klavyesiyle ana yapıyı maestro etkisinde sürüklerken, Ron Gilbert bas gitarıyla dolgun ritmi oluşturuyor ve davuluyla Geoff Daking patlamalarıyla uyumu sağlıyor. 
Blues Magoos'un bu ilk albümünün başarılı olduğu, sonrakilerin aynı başarıyı yakalayamadığı söylense de onlara da şöyle bir kulak kabartıp ufaktan dinlediğimde bu yargılara pek katılmadığımı söyleyebilirim. Bir ara onları da dinlerim ama şimdilik "Psychedelic Lollipop" albümünü dinlemenizi öneririm. 


Aptulika
Koronavirüs Günleri












Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...