31 Aralık 2019 Salı

1 Ocak 1943


Eskiden evlerin misafir odaları vardı. Oralara ev halkının olur olmaz zamanlarda girmesi yasaktı, çünkü oralar misafirlere ayrılmıştı. 1975 yılında ilk kez Örövizyon yarışmasına katılacaktık ve bu bir nevi müziğin misafir odası gibi bir şeydi. Sonuçta Avrupalılara yani misafirlere kendimizi beğendirecektik. İçerde arabesk dışa karşı orkestrasyonlu, çok sesli ve tabi "Batılı". 
İşte o günlerde davudi, bas sesiyle tanımıştım Gökhan Abur'u. Sanki o çocukluk yıllarımın siyah beyaz film karelerindeki Dean Martin boylu poslu vaziyette canlanmıştı. Şehirli ve bas sesli abileri bizim millet pek tutmaz teorim bir kez daha gerçek olacaktı. TRT yayınlarında onun sesini bir nebze olsun duydum ama hiç bir arkadaşıma "Gökhan Abur'un sesini çok severim" diyemedim hiç bir zaman, zira serde rockçılık vardı. 
Sonraları Gökhan Abur'un İTÜ mezunu yüksek mühendis olduğunu öğrenecektik. Eh bu da bir teselliydi ve sonuçta adamın doğru düzgün bir işi vardı ve müzikte kimseye müdanası olmayacaktı. Böylece Kandilli Rasathanesi'ndeki janti abi olarak gönlümüzdeki yerini alacaktı. 
En Ti Vi denilen televizyon kanalı kuruldu kurulalı tek kaçırmadığım program "Hava Durumu"dur desem abartmış olmam. Jilet gibi takım elbisesi ile omuzun sağ yanı dimdik yukarıda, sol omuz ise hafif aşağıda, dirsek kırkbeş derecelik açıyla eller önde birleşmiş arzı endam eder ekrana. Belden aşağısı sabit halde dururken yukarısı sağa sola salınırken ortaya konan karizmada sunulan bir hava durumu değil sanki bir konser gibidir benim için. İyi ki varsın şehirli güzel insan Gökhan Abur. Bundan 77 yıl önce Afyon'da dünyaya gelmişti. 

20 Aralık 2019 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 127


Herman Melville
 "Katip Bartleby"
Can Yayınları
Çeviri: Kaya Genç
(1. Baskı: 2019)

Daha başından söyleyeyim, güzel bir kaç saat geçirip, "bugün harika bir kitap okudum" demek istiyorsanız, yazıyı okumanıza bile gerek yok hemen bir kitapçıya gidip Herman Melville'ın "Katip Bartleby" kitabını alın derim. Kitabın sayfasını açmanızla bir solukta okuyorsunuz ama bitince tekrar tekrar bazı bölümlerini açıp okumaya devam ediyorsunuz. Açıkcası bu benim açımdan böyle oldu. 
"Katip Bartleby", 63 sayfadan oluşan uzun öykü. Okuduktan sonra da etkisi bende sürmeye devam etti. Kendi kendime bu yazarı daha önceden niye keşfetmemişim diye de hayıflandım. Büyük bir açlıkla "başka kitabı var mıdır?" diye yana yakıla aramaya koyuldum. 
Kimdi bu Herman Melville?
Daha önceden niye keşfetmemişim?
Gibi sorular birbiri ardına dökülüverdi zihnimde. Aslında yazarın ismi bana çok da yabancı gelmiyordu ama bir bilgim yoktu açıkcası. İşte bu sırada cehaletimle yüz yüze geldim biraz da... Hepimizin çocukluk günlerinden beri bildiğimiz klasik bir yapıt olan "Moby Dick" vardır ya, işte Herman Melville o eserin yazarıdır.  
 Herman Melville (1819 - 1891)
"Moby Dick"i sinema filmi uyarlaması ya da çizgi romanlardan izlemişimdir ama kitap olarak okumamıştım. Malum durum çocukluktaki kısaltılmış, özet kitaplar veya çizgi roman, sinema uyarlamarından eseri biliriz ya yeter... aslını okuma merakına pek yeltenmeyiz. Eh bu yüzden de bir dizi keyfi kaçırmış oluruz. Bunun da farkıma yaşlanınca varıyoruz hani.  "Katip Bartleby"dan sonra aklıma hemen "Moby Dick"i okumamakla çok şey kaybetmiş olup olmadığımı düşünmeye başladım. Ancak gene de bu uzun öyküde aldığım keyfi "Moby Dick"i okuduğumda alıp almayacağımdan gene de kuşkuluyum hani. 
"Moby Dick" yazıldığı yıllarda o kadar da önemsenmemiş. Aslında Melville'ın yazdığı hiç bir eser hayattayken değer bulmamış. 1891'de öldüğünde adsız sansız bir yazar olarak hayatını tamamlamış. 20. yüzyıla gelindiğinde ise değeri anlaşılmış ve Amerikan edebiyatının klasiklerini var eden yazarlardan biri olarak kabul görmüş.
Herman Melville'ın hayatı  da yazdıkları gibi maceralı. Bir ihracatçı olan babası 1830'da iflas ediyor ve iki sene sonra da ölüyor. Melville amcasının çiftliğinde yaşamaya başlıyor ve burada çalışıyor.  Sonrasında ağabeyinin kurduğu işyerinde çalışmaya başlıyor. Tam her şey yoluna gidiyor derken ağabeyi de babası gibi topu dikiyor yani iflas ediyor. Bunun ardından Melville bir gemiye kamarot olarak girip çalışıyor. Ancak adamımızı pek de yabana atmayın, zira üniversiteden de mühendis olarak mezun olmuş biri. Yaşam zorlukları onu gemilerde çalışmaya itiyor. Onsekiz ay süren gemi yolculuğunda mürettebatla birlikte Marquesas Adaları'nda yerlilere esir düşüyor. Bu kötü durum edebiyat tarihine oturacak olan "Moby Dick" romanının çıkmasına da sebep olacaktı. 
19. ve 20. yüzyılın başındaki ABD'li yazarların hem maceralı hayatları hem de eserleri her daim ilgimi çekmiştir. Durum mizahını kullanmasıyla O Henry, sert gerçekçiliğiyle Erskine Caldwell gibi isimler şimdi ilk aklıma gelenler... edebiyat dünyasında pek umursanmasalar da bunlar benim içim ıssız adadaki hazinelerim gibidir. Herman Melville'ı da bunların arasına kattım bile. "Katip Bartleby" eserinde sunduğu ironi, karşımıza "bir Wall Street hikayesi" çıkartmış. Hikayenin baş kahramanı Bartleby olsa da yan karakterler Hindi, Kıskaç ve Zencefilli Çörek de öykünün içinde ayrı öyküler gibi. Onları tümüyle izlerken mizahın tadına varıyorsunuz. 
19. yüzyıl sonu New York'unda Wall Street'te bir avukatın yazıhanesinde geçiyor öykü. Öyle Wall Street dediysek, iyi kazanan bir avukatın görkemli yazıhanesi falan sanmayın hani. Gökdelenlerin arasında alt katlarda kalan ve duvar manzaralı bir yazıhane. Burada çalışan Hindi ve Kıskaç isimli iki çalışan bir de getir götür işlerine bakan Zencefilli Çörek lakaplı (ofis boy) çocuk var. Avukatın işlerine yetişmesi için bir katibe daha ihtiyacı var ve bir süre sonra da Bartleby bulunacak. Ondan sonra da inanılmaz bir öykü akıp gidecek. 
Her şey güzel gider ve işler tıkır tıkır işlerken Katip Bartleby zamanla "yapmamayı tercih ediyor" ama siz bu kitabı "okumamayı tercih ediyorum" derseniz, çok şey kaybedersiniz. 

Aptulika
bluesperisan@gmail.com

18 Aralık 2019 Çarşamba

Guns'n Roses'ın davulcusu Matt Sorum Kitap Yazıyor.



Guns'n Roses, The Cult ve Velvet Revolver gruplarında baterist olarak yer alan Matt Sorum, şu sıralar bir kitap yazıyor.7 Nisan 2020 tarihinde piyasaya çıkması planlanan kitap, "Gerçek Bir Rock'n Roll Hikayesi" (True Rock'n Roll Stories) adını taşıyor. Mutt Sorum'un hayatından kesitlerin yer aldığı kitabın önsözü de ZZ Top grubunun gitaristi Billy Gibbons tarafından kaleme alınmış.

Matt Sorum'un anılarında davulcu olmak için liseyi yarıda bırakmasını, kokain belasına bulaşmasını, alkol ve uyuşturucu alışkanlığından kurtulması için kız arkadaşı Ace Harper'ın yardımlarını anlatırken yanısıra The Cult, GNR, Velvet Revolver dönemi anılarıyla da bir döneme ışık tutuyor. 







Peter Frampton'un Veda Konserleri


Efsanevi gitarist Peter Frampton, veda niteliğinde bir konser turuna hazırlanıyor. Peter Frampton Finale - The Farewell Tour ismini taşıyan turnenin son durağı olan İngiltere konserlerinin tarihleri de bu hafta açıklandı.  

Peter Frampton, eve dönüş diye isimlendirdiği konser turu hakkında şunları söyledi: “Gelecek yıl İngiltere'de sevgili arkadaşlarımı görmek için sabırsızlanıyorum. Final turnem,  Peter Frampton Band'ım ile yıllar içindeki müziklerimde bir yolculuk olacak. ”

Bu yılın başında  Peter Frampton'un, Inclusion Body Myositis (IBM) adlı dejeneratif kas hastalığından muzdarip olduğunu ortaya çıkmıştı. Kasların zamanla zayıflamasına neden olan nadir ve tedavi edilemez bir rahatsızlık olması sebebiyle Frampton müzik hayatını noktalamak zorunda kalmıştı.  Frampton'un dört yıl önce verdiği konserinde sahnede düşmesinden sonra hastalık teşhisi konmuştu, ancak 2018 sonbaharında hastalığın etkileri hızlanmıştı.  

Bu yılın ekim ayında, Frampton Finale Tour'un Kuzey Amerika ayağını tamamlandı ve İngiltere'deki konserlerle Peter Frampton müzik hayatını noktalayacak. 


Aşağıda Peter Frampton'un veda turnesinin noktalanacağı İngitere turnesinin tarihlerini görebilirsiniz:


Edinburgh Usher Salonu  - 24 Mayıs 2020
Nottingham Kraliyet Konser Salonu - 26 Mayıs 2020
Manchester O2 Apollo - 28 Mayıs 2020
Cardiff St David's Salonu - 29 Mayıs 2020
Londra Royal Albert Hall - 31 Mayıs 2020

17 Aralık 2019 Salı

Elektronik Müziğin Öncüsü Gershon Kingsley Öldü


Elektronik müziğin popüler anlamdaki öncüsü Gershon Kingsley 97 yaşında öldü.



1972 yılında yapılan Münih Olimpiyatları'nı televizyondan ilk kez canlı yayınla izlemiştik. O zaman "canlı" değil "naklen yayın" denilirdi ve hepsini hiç kaçırmadan her gün televizyonun önüne yapışarak seyrederdik. 
Yayın başlarken bir müzik çalardı ve o ezgi kulağımıza geldi mi, heyecanla beklerdik. Gene o yıl bu müziğin plağı da çıkacak ve o dönemin "Gençlik ve Müzik" dergisi Hey'in dördüncü ve beşinci sayfasını boydan boya kaplayan plak listesinde de uzunca bir süre bir numarada kalacaktı. 
Bizim diyarın alışkanlığıdır ve vokalsiz olan şarkı sevilmezdi ama enstrümantal olan bu parça fena halde tutmuştu. Bu parçanın ayrıcalığı sadece enstrümantal olması değildi... evet bir grup çalıyordu çalmasına ama bildiğimiz enstrümanlar değildi bunlar. Garipsediğimiz bu müziğe o günün genel alışkanlığı ile hemen "Uzay Müziği" diyecektik. Eh ne de olsa o zamanlar uzay çağıydı zaten. 
Daha sonraları bu enstrümantal parçayı reklam müziği olarak da kullandılar ve yenilik getirerek üzerine söz de yazdılar... Hafızam beni yanıltmıyorsa, "Ekiz zeytinyağları / Hem lezizdir / Hem nefis..." gibi bir şeydi. 
1972'nin bu liste başı parçasının ismi "Popcorn"du ve bestecisi de elektronik müziğin öncüsü Gershon Kingsley'di ve onu 10 Aralık 2019 günü 97 yaşında yitirdik. Besteci ve moog ile yapılmış ilk hit enstrümantal "Popcorn" ve Jean - Jacques Perrey ile yaptığı "Barok Headown" ile 1970'li yılların listelerine girmişti. 
Moog ve synthesizerın müzikal olanaklarını keşfetmeye başlamadan önce Broadway'de bir orkestra şefi olan Alman kökenli Kingsley ilk olarak Jean-Jacques Perrey ile birlikte çalıştı. İkili  1966 yılında "The In Sound From Way Out" albümünü kaydetti.
Kingsley daha sonra 1969'da "Music To Moog By" albümü ile solo kariyerine başladı. 
Kingsley bir döneme damgasını vuran "Popcorn" parçasını kurduğu ilk moog dörtlüsü Hot Butter ile 1972'de plak olarak yayınlamıştı. 


Barok Hoedown
 


Popcorn




16 Aralık 2019 Pazartesi

John Frusciante, RED HOT CHILI PEPPERS'a geri döndü.


Red Hot Chili Peppers , eski gitaristi  John Frusciante'nin gruba geri döndüğünü açıkladı.


Grup, değişikliği Instagram sayfasından  bir mesajla duyurdu.    
"Son on yıldaki gitaristimiz Josh Klinghoffer ile yollarımız ayrıldı."  
diye başlayan mesajda The Red Hot Chili Peppers, 
"Josh, saygı duyduğumuz ve sevdiğimiz güzel bir müzisyendi. Bizimle olduğu zaman içinde bize çok şey verdi ve kendisine minnettarız." 
Mesajın devamında da grup , eski gitaristi  Frusciante ile anlaştığını duyurdu. 
Grubun gitaristi Hillel Slovak’ın 1988’deki ölümünden sonra gruba dahil olan Frusciante, 2009 yılında Red Hot Chili Peppers grubuna uyuşturucu ve kişisel problemlerinden dolayı veda etmişti.  



15 Aralık 2019 Pazar

Flamin' Groovies'ten Roy Loney öldü.


1960'lı yılların San Fransiskolu rock grubu Flamin' Groovies'in vokalisti  ve gitaristi Roy Loney, cuma ( 13 Aralık 2019 ) günü geçirdiği bir ameliyat sonrası hayata veda etti.


1965 yılında Roy Loney, gitarist Cyril Jordan, basçı George Alexander ve baterist Dany Mihm tarafından San Fransisko'da kurulan Flamin' Groovies, ilk albümü olan "Supersnazz" ı 1969'da çıkartmıştı. Öncü punk sondunu da veren grup 1979'a kadar 6 stüdyo albümü yapmıştı. 





14 Aralık 2019 Cumartesi

KULAK MİSAFİRİ'nde iki dev isim iki albüm


Taptaze iki albüm, Leonard Cohen'den olağanüstü bir veda Thanks for the Dance ve Nick Cave'in göç halinde bir ruh olarak nitelediği ve yine yol arkadaşı The Bad Seeds ile birlikte çıkardığı Ghosteen Kulak Misafiri'nde.
Kulak Misafiri bu Pazar saat 22'de Radyo ODTÜ'de.
Canlı dinlemek için: www.radyoodtu.com.tr

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 126


Ahmet Mithat Efendi
 "Çingene"
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 
(1. Baskı: 2019)

Kim ne derse desin banka yayıncılığını her daim önemsemişimdir. Şimdi biraz azalmış olsa da Yapı Kredi hem yayıncılık hem de plastik sanatlar üzerine yaptığı sergiler ve etkinliklerle kültür adına önemli işler yapmıştır. Son on yıldır da İş Bankası bu bayrağı taşıyor. Çocukluğumuzda duyduğumuz ve o günleri yaşayamadığımız için hayıflandığımız Hasan Ali Yücel'in Kültür Bakanlığı yayınları ve çeviri bürosu zamanlarındaki güzellikleri bu yayınlar ile bir nebze de olsa yaşıyoruz. 
İş Bankası Yayınları son yıllarda yaptığı " Modern Klasikler" dizisiyle bizleri Stefan Zweig, H.G. Wells, Anthony Burges ve daha nice 20. yüzyıl yazarının yapıtlarıyla buluşturmuştu. Şimdilerde de aynı yayınevi "Türk Edebiyatı Klasikleri" ile bizleri buluşturuyor. Muallim Naci, Safveti Ziya, Ahmet Rasim, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Namık Kemal, Şemsettin Sami ve daha niceleri bir arada bizlerle buluşmayı bekliyor. Bu isimlere yeni kuşak şaşkınlıkla bakarken, bizim kuşağın aklına da ister istemez sıkıcı edebiyat derslerinin ağır metinlerini getirebilir. İlk anda bende bu önyargı ile yaklaştımsa da okumaya başlayınca keyfine vardım, hatta bugüne dek güncel kalabildiklerini görerek şaşırdım.  Zira bu kitapları yayına hazırlarken günümüz Türkçesine uyarlamışlar ki bu da okuma kolaylığı sağlıyor. Ahmet Mithat Efendi'nin "Çingene" isimli romanı da ağır Osmanlıca metinden günümüz Türkçesine Ömer Aslan tarafından uyarlanmış. 
Tanzimat devrinin önde gelen yazarlarından Ahmet Mithat Efendi (1844 - 1912) gazetecilikle başladığı yazı hayatına hikâye ve roman yazarlığını da ekleyerek çeşitli alanlarda sayısı yüz elliyi bulan eser kaleme almıştır. 
Ahmet Mithat Efendi Çingene adlı romanında genç bir beyzadenin güzel bir Çingene kızına aşkını anlatırken konuyu Tanzimat döneminin temel düşünsel eksenlerinden medeniyet ve medenileşme kavramları çerçevesinde ele alıyor. Eser Çingene sevgili dışında, Hintli bir öğretmen ve Ermeni bir ressamın da dahil olduğu, etnik açıdan heterojen bir çevre içinde geçiyor. Genç ve zengin Istanbul beyefendisi ile güzel ve yoksul Çingene kızının toplumsal konumlarındaki zıtlık eğitimle, medenileşmek suretiyle aşılabilir mi tartışmaları sürerken o dönemde Çingeneler hakkındaki kimi yanlış önyargılar da yazar tarafından sorgulanır olması da övgüye değer.

Aptulika

13 Aralık 2019 Cuma

ZZ TOP : 50 Yılın Dökümü



"ZZ TOP: That Little Of Band From Texas" isimli belgeselin geçtiğimiz yaz sinema gösterimi yapılmıştı. Bu belgesel 28 Şubat'ta Blu-ray, DVD ve dijital video olarak yayınlanacakmış. 
Film 50 yıllık ZZ Top tarihini daha önce görülmemiş görüntüler ve yeni röportajlarla birlikte sunuyor.
Gitarist Billy Gibbons belgesel filmle ilgili şunları söyledi:
"En sadık hayranlarımız bile, uzun sakal ve kara gözlüklerin arkasındaki adamlar hakkında bilmediklerini öğrenince çok şaşıracaklarını düşünüyorum."
"ZZ TOP: That Little Of Band From Texas" belgeseli grubun web sitesinden de sipariş edilebilecekmiş.


12 Aralık 2019 Perşembe

Ray Manzarek anısına film


The Doors'un klavyecisi Ray Manzarek üzerine yapılan belgeselin promiyeri  2020'de sanatçının doğum günü olan 12 Şubat'ta yapılacak. 20 Mayıs 2013'te kaybettiğimiz usta müzisyen için oldukça anlamlı bir vefa ve de aynı zamanda da popüler anlayışın dışına çıkan müzikal ustalığa verilen değer... Darısı bizim başımıza ( diyeyim ama bu gerçekten çok zor gibi gözüküyor... İnşallah yanılırım. ) 


"Break on Thuru - A Celebration of Ray Manzarek" adını taşıyacak olan belgesel film konser ve arşivlik görüntülerden oluşuyor. 


Grubun hayatta kalan iki elemanı olan Robby Krieger ( gitar), John Densmore (davul)'un yer aldığı, Los Angeles'ta 2016 yılında Fonda Theater'da verilen konserin görüntüleri de yer alacak. 


Ray Manzarek'in anısına yapılan bu konserde Foo Fighters'dan Taylor Hawkins, Stone Temple Pilots'tan Robert Deleo ve blues rock gitarının ustası Warren Haynes gibi konuklar da sahneye çıkmıştı. 




10 Aralık 2019 Salı

Roxette'in vokalisti Marie Fredriksson hayatını kaybetti



İsveçli pop - rock grubu Roxette'in vokalisti ve gitaristi Marie Fredriksson 61 yaşında yaşamını yitirdi.  

9 Aralık 2019, Pazartesi günü  ölen Marie Fredriksson 17 yıldır kanserle mücadele ediyordu.   
 2002'de beyin tümörü teşhisi konulan sanatçı tedavisi görmüştü. 

Marie Fredriksson, İsveçli pop rock şarkıcısı Per Gessle ile 1986'da Roxette grubunu kurmuştu.  Roxette grubu, The Look, Joyride ve It Must Have Been Love gibi hit şarkılarıyla bir döneme damgasını vuracaktı.

7 Aralık 2019 Cumartesi

Aerosmith 2020 Turnesi



Aerosmith , 2020'de yapacağı İngiltere ve Avrupa konser turnesini duyurdu.

 13 Haziran'da İtalya'nın Milano kentinde başladı ve 27 Temmuz'da Mönchengladbach'da (Almanya) sona erecek.

Aerosmith ayrıca İngiltere'de iki arena konseri de yapacakmış.  Bunlar Londra'daki O2 ve Manchester'daki Manchester Arena konserleri olacak.

 Aerosmith biletleri 13 Aralık İngiltere saat 9: 00'da satışa sunuluyor  

Aerosmith İngiltere / Avrupa turu

Haziran

13 Milano iDays Festivali, İtalya
16 Zürih Hallenstadion, İsviçre
21 Dessel Graspop  , Belçika
24 Prag O2 Arena, Çek Cumhuriyeti
30 Paris Accorhotels Arena, Fransa

Temmuz

03 Madrid Wanda Stadyumu, İspanya
06 Lizbon Altice Arena, Portekiz
09 Viyana Stadthalle, Avusturya
12 Krakow Tauron Arena, Polonya
15 Londra O2, İngiltere
18 Manchester Arena, İngiltere
21 Broen Pladsen   Danimarka
24 Budapeşte Puskas Stadyumu, Macaristan
27 Mönchengladbach Sparkassenpark, Almanya

6 Aralık 2019 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 125


Şule Gürbüz
 "Kambur"
İletişim 
(1. Baskı :1992)

Şule Gürbüz, 1974 doğumlu bir yazar. Cambridge Üniversitesi’nde Felsefe ve İstanbul Üniversitesi’nde Sanat Tarihi eğitimi almış. Yazdığı dokuz kitaptan biri olan "Zamanın Farkında" ile 2012’de Oğuz Atay Öykü Ödülü'nü kazanmış.

"Kambur", Şule Gürbüz'ün ilk romanı ve 18 yaşındayken yazmış. Kitabı ilk kez alıp okumaya başladığımda her şey beklentilerimin tersine gelişmeye başlayacaktı. Öncelikle bir olay akışı, kurgu bulamadığımı farkettim. İlk başta kahraman olarak bir kambur adam vardı ama bu kamburluğun fiziksel bir durum olup olmadığı hakkında kuşkulara bile kapılabiliyorsunuz. Bir anlamda fiziksel olarak bir kamburluk sözkonusuysa da zamanla bunun önem taşımadığını, toplumun dışına atılmanın getirdiği bir kamburluk olduğunu anlıyorsunuz... En azından ben öyle yorumladım diyebilirim. 

 Kitapta alışıldık bir olay örgüsü yok ama dil ve sözcük oyunları ön plana alınarak, felsefi ve eleştirel bir yaklaşım sunuluyor. Bu yerine getirilerken de humor, ironi ve kara mizah yaklaşımı ziyadesiyle sert bir şekilde sunuluyor. 

 "Kambur" bana ilk anda bir romandan çok aforizmalardan oluşan bir kitap gibi geldi. Tabi kitabı bitirdiğiniz zaman bu yargınız yerini ciddi roman hazzına bırakıyor. 

"Kambur" romanı ilk olarak aklıma Patrick Süskind'in "Kontrbas"ve Gogol'un da "Bir Delinin Hatıra Defteri" romanlarını getirdi. Bu eserleri tiyatro oyunu olarak izlemiş ve çok zevk almıştım ama kitabı etkili olsa da tiyatro oyunu olarak keyfi daha bir başkaydı. Bu nedenle "Kambur" kitabını okurken kendimi tek kişilik bir tiyatro oyununu izlermişim gibi düşündüm. Öyle ki çoğu zaman sahne dekorunu bile hayalimde tasarladım. Kim bilir belki de tiyatroya uyarlanmıştır ama eğer böyle bir şey yapılmadıysa tiyatro uyarlaması çok güzel olabilir. Yazının yukardaki bölümünde romanın kahramanı için "kambur bir adam" demiştim ama okurken kahramanı hep bir kadın olarak düşündüm. Dolayısıyla da tiyatro uyarlamasında da tek başına bir kadın oyuncu olabilir. Bilemiyorum düşünen varsa ben izlemek için can atarım. 

Aptulika

5 Aralık 2019 Perşembe

Seksenlerin güç birliği !


Mötley Crüe, Def Leppard, Poison ve Joan Jett & The Blackhearts, 2020 yazında destansı bir ABD stadyum turuna çıkmaya hazırlanıyor. 

Önümüzdeki yılın Temmuz ayında başlayacak turne Eylül ayına kadar sürecek 22 stadyum konseriyle ABD'ini dolaşacak. 


4 Aralık 2019 Çarşamba

Bu güzel insanları saygıyla anıyoruz.






Dr. Skull, 90'lı yıllarda çıkardığı üç albümle efsane mertebesine erişmişti. İşte o yıllarda döneme uygun olarak yalnızca kaset formatında yayınlanan ve zaman içinde kült olan Dr. skull'a ait Wory Zover, Rools 4 Fools ve Hershey Yolunda isimli bu üç albüm geçtiğimiz yıl hem CD, Hem de LP olarak yeniden mixlenerek Hammer Müzik tarafından yayınlanmıştı.
Uzun çok uzun bir aradan sonra 2019'un başında yeniden yayınlanan bu albümler, aynı zamanda İstanbul ve Ankara'da Dr, Razor eşliğinde verilen olağanüstü iki konserle taçlandırılmıştı.
Bu üç albümün yıllar sonra yayınlanan CD ve LP formatlarının en önemli özelliği ise kusursuz ve çok güzel olan kapak tasarımlarıydı.
Dış yüzde orijinal görsellerine yer verilen açılır kapanır kapakların içinde ise muhteşem çizimleriyle Aptülkadir Elçioğlu'nun damgası vardı.
Aşağıda "Wory Zover” plağının içindeki grafikte Dr. Skull sahnedeyken onları izleyen bu dünyayı terketmiş ve rock'n'roll'u bir yaşam biçimi olarak kabul eden Apaçi Ayhan, Yavuz Çetin, Nezih Baba gibi nice güzel insan yer alıyordu.
Bu güzel insanları saygıyla anıyoruz.

3 Aralık 2019 Salı

Brain May ayağından ameliyat oldu.


Queen grubunun emektar gitaristi Brain May, kısa bir süre önce bacağından ameliyat olduğunu sosyal medya hesabından açıkladı. 
72 yaşındaki gitarist, aşil tendonundan bir süredir acı çektiğini ve bu yüzden yapılan ameliyatın başarıyla tamamlandığını mesajında belirtti. 
Brain May, Queen +Adam Lambert'in Kore, Japonya, Yeni Zelanda ve Avusturalya'da Rhapsody Turnesi'ne 18 Ocak tarihinden sonra devam edebilecekmiş. 

1 Aralık 2019 Pazar

4 YILLIK “ARA”NIN ARDINDAN, “Rock Efsaneleri” GERİ DÖNDÜ...!


Bir zamanlar sakladığım ama şimdi bir türlü bulamadığım bir karikatür vardır. Cumhuriyet gazetesinin iç sayfalarında yer alan bant karikatürler bölümünde yer alan Kemal Gökhan'ın "Ağaç Yaşken Eğilir" isimli köşesinde yayınlanmıştı. Tarihini de çok iyi hatırlarım, zira yavaş yavaş profesyonelliğe geçtiğim ve Gırgır dergisine girdiğim tarih olan 1987 yılıydı.
O zaman gazeteden kesip, sakladığım karikatürü şimdilerde bulamadığım için her nasıl olacaksa, bir şekilde anlatacağım. Kemal Gökhan'ın kahramanı evinde koltuğa uzanmış ve pikaptan müzik dinliyor. Çalan plak ise Jethro Tull grubunundur ve "Songs From The Wood" şarkısı nota ve yazı ile karikatürün içinde süzülüyor. Çizimde duvarda bir de Ian Anderson'un flüt çalarkenki posteri yer almaktadır. Karikatürün altında da Jethro Tull ile özdeşleşen Bora Çetin'e not yer almaktadır.
Çizimin güzelliğinden ilkönce karikatürist olarak Kemal Gökhan'ı kıskanarak, "Bu karikatürü ben çizmeliydim." diyecektim. Ardından da aynı kıskançlığı Bora Çetin için duyacaktım. Zira o yıllarda Jethro Tull grubunun plaklarını yeni yeni biriktirmeye başlamıştım... oysa Bora Çetin'de tekmili birden plakları mevcuttu...eh hani "Türkiye'nin Jethro Tull şubesi" gibi bir şeydi. 
Sonraları Bora ile tanıştık ve ardından da yaptığı radyo programlarının tutkunu olacaktım. Ancak onun "Rock Efsaneleri" adıyla yaptığı program, dört yıl önce yayından kaldırılmıştı. Bu hafta sonu aldığım güzel bir haberle Bora Çetin'in "Rock Efsaneleri" programının 2020'de yeniden başlayacağını öğrendim. 


Evet,
Mucize sonunda gerçekleşti ve “Rock Efsaneleri”, TRT RADYO3’e geri dönüyor.

05 Ocak 2020, Pazar, saat 17:05’de, TRT RADYO3’de.....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...