30 Aralık 2021 Perşembe

Bu Yılın Olayı: Orhan Kahyaoğlu'nun Müzik Yazarlığıyla Buluşmaktı.



Cazkolik, caz dergiciliğini internet ortamına taşıyan ve bu alanda da yayını uzun yıllara yaymış olan bir site. Uzun bir zaman süresince devamlı takip ettiğim Cazkolik her yıl sonunda da "Yılın En İyileri"ni belirliyor. Bu sonuçları da ülkemizdeki müzik yazarları ve radyo programcılarının seçimleriyle belirliyor. Bu konuda her yıl benden de seçim isterler. Ben de her yıl kategorilere ayırarak sıralama şeklinde en iyi bulduklarımı yazardım. Bu sene sadece bir örneğe yer verdim ve şu sözcüklerle kaleme döktüm. İlk önce orada yazdıklarımı sizlere aktarayım:

"Her yılın sonunda Cazkolik için yılın en iyilerini belirlemeyi çok ciddiye alıyorum ve açıkçası çok da önemsiyorum. Ancak bu yıl için rock, caz ve blues üzerine seçtiğim albümler olmayacak. Bu yılın en iyisi için tek bir isme yer vereceğim ama bu ne albüm olacak ne de bir müzisyen; bu konuda tek seçimim bir kitap ve müzik yazarı olacak.  Bana göre 2021 yılının en iyi çalışması usta müzik yazarı Orhan Kahyaoğlu’nun bu yıl yaz başında piyasaya çıkan "Duru Derin Çıplak" adlı kitabıdır. Tunuslu caz müzisyeni, udi Anouar Brahem üzerine kaleme alınmış bu kitap hasretini çektiğim müzik yazarlığının keyfi ile beni tekrar buluşturduğu gibi Anauar Brahem’in müziğine de adım atmamı sağladı.

-  Orhan Kahyaoğlu (Kitap) "Duru Derin Çıplak, Anouar Brahem Müziği" (Yort Kitap)"

Cazkolik'in "Yılın En İyileri" anketinde tek bir isme yer verirken bir müzisyene değil, bir kitaba ve onun ışığında bir müzik yazarına yer verdim. Bu yılın en muhteşem yanı Orhan Kahyaoğlu'nun müzik yazarlığı ile tekrar karşılaşmamdı. İlerki yazılarda Orhan Kahyaoğlu ve kitabı hakkında daha geniş yazılara  yer vereceğim ama, öncelikle belirteyim ki, bu yılın olayı bana göre Orhan Kahyaoğlu ve onun özlenesi müzik yazarlığı ile tekrar buluşmaam oldu.  

Aptulika


Cazkolik'in yılın en iyilerini belirlediği ankete 16 müzik yazarı katıldı ve bu seçimleri aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz: 

Cazkolik Best of 2021 Yayında: Caz yazarları, radyo programcıları ve eleştirmenler yılın en iyi albümlerini seçti


https://cazkolik.com/icerik/cazkolik-best-of-2021-yayinda-caz-yazarlari,-radyo-programcilari-ve-elestirmenler-yilin-en-iyi-albumlerini-secti# 



29 Aralık 2021 Çarşamba

Janine Jansen ve Camille Saint - Saens... Ya da Ne Alaka ?



 Son dönem  müzik dinleme alışkanlıklarımız da değişti, artık CD gibi elle tutulur materyallerle dinlemiyoruz müziği. Hoş, yazıya girerken "son dönem" dedim ama bu neredeyse üç, dört yıldır böyle. Neredeyse "mp3" ve indirme işleri bile geride kaldı hani. Ben de para olunca plak alıyorum ama genelde "spotify" denilen mezradan dinliyorum. Eskiler zaten bir şekilde elimin altında mevcut ama yeni çıkanları hep oradan dinliyorum. İtiraf etmem gerekirse rock adına çıkan yeni çalışmaları şöyle bir gelişi güzel dinleyip unutuveriyorum. Etrafıma baktığımda da herkeste  bu şekilde oluyor , biraz dinliyor geçiyoruz hani. 

Bazı zamanlar ilk kez duyduğum bir ismi kafama not ediyorum ve tümüyle dnleyeyim diyorum ama ertesi günü bir bakıyorum ki unutup gitmişim. Tabiki bunlar hep rock dışı çalışmalar oluyor. Mesela Metin ve Kemal Kahraman kardeşlerin "Dewrano" şarkısını bir televizyon canlı yayınında duydum ve çok sevdim, ardından da bütün çalışmalarını baştan sona dinleyeyim diye not düştümse de nafile. 

Bu yeni müzik dinleme serüveninde ilginç bazı alışkanlıklarım olmaya başladı. Yeni keşifler için dinlediğimde uzun süreli dinleyişe girdiğim isimler hep klasik müzik yorumcularında olmaya başladı. Spotify'de çocukluk yıllarımın radyo programlarından hafızama yerleşmiş olan orkestra şefi Eugene Ormandy ve kemancı David Oistrakh isimlerini bulmamla başladı her şey. O zamanların TRT sunucularının sunumuyla bu ustaları dinler gibiydim sanki. Onların albümlerini öyle biraz dinleyip geçmiyor, baştan sona dinliyordum. Sonra bu isimlere yenileri katılıverdi. Bunlardan biri Brigitte Engerer isimli bir piyanistti ve dinlediğim albümü Çaykovski yorumlarından oluşmaktaydı. Plağın kapağına da baktığımda sanki 1960'lar ve 70'lerden kalma bir hippi kız gibiydi, Brigitte abla. Geçen iki haftadır da sürekli onu dinledim. Bu haftanın başında ise Janine Jansen isimli kemancı ile karşılaşacaktım. Royal Filarmonik Orkestra ile kaydettiği bu albüm büyük ihtimalle ilk çalışmalarındandı. Albüm Çaykovski'nin "Kuğu Gölü" balesinden bir bölümle başlıyor ve ardından Aram Khachaturian'ın "Masquerade" isimli gene bir bale süitiyle devam ediyordu. Albümde farklı bestecilerin çalışmalarından örneklere yer verilmişti, hatta  "Schindler'in Listesi" filminin müziğinin yorumu da  yer almaktaydı. İlk iki yorumu dinledikten sonra ardı ardına iki Camille Saint - Saens bestesi geliyordu ve onları dinledikten sonra diğerlerini dinleyemedim bile. "Havanaise, Op.83" ve "Rondo Capriccioso, Op. 28" isimli iki eseri dinledikten sonra, Janine Jansen'in kemanının bütün besteciler arasında en çok Camille Saint - Saens'in eserine yakıştığı hissine kapıldım. Hani, "Bu kavgada denmez" diye bir laf var ya, benimki de o hesap... Yılların rock dinleyicisi olan ben ilk defa dinlediğim bi klasik kemancının yorumu üzerine ( hem de hakim olmadığım bir alanda- klasik müzikte) kalkıp ahkam kesiyordum. Bu yazıyı okuyan klasik müzik dinleyicisi varsa, bana kesin kıçıyla gülüyordur. Evet kabul ediyorum, bu konuda yorum yapmak hatta onunla da kalmayıp, ahkam kesmek ve yargı koymak haddim değil ama bütün albüm içinde bu iki yorumu bir hafta içinde neredeyse her gün dönüp dönüp dinliyordum. 

Janine Jansen'in bu ilk dinlediğim albümünden sonra çıkanlara da baktığımda baştan sona Camille Saint Saens'ın bestelerine ayrılmış bir albüm bulacağımı sansam da nafileydi. Bu iki eserin dışında başka bir Camille Saint - Saens yorumlamamıştı, Janine Jansen. Bunu da görünce, artık bilgisizliğimi. anlayıp yerime oturacağıma, içimden bir ses inadına "bu kızın kemanı Camille Saint - Saens yorumu için ideal" diyordu. 

Benim için müzik dinlemenin büyülü yanı "keşif" yapmaktır. Rock ve türevlerinde o duygu beni her daim çekmişti. Dinlediğim her yeni grup ile sanki yeni bir kıta keşfetmişim duygusunu yaşamışımdır. Artık müzik hayatımızda öyle rutinleşti ki bu duyguyu yaşamak için farklı tarzlara bulaşıyor olabilirim kim bilir. 

Aptulika


27 Aralık 2021 Pazartesi

Tekrar Merhaba... ya da... O KAĞIT BEYAZ KALMAYACAK!



Sözümona "Gündelik" yazacaktık, ama gelin görün ki bundan önceki yazıyı 18 Eylül'de yazmışım. Ayıptır ve yazıktır, üstüne üstlük bir de tarih atmakla yetinmeyip, saati bile düşmüşüm. Durun bir dakika bununla kalsa iyi hani, bir de yazının başlığına sayı verip, sıfır sıfır bilmem kaç deyip not düşmüşüm, aklım sıra bin küsur yazı yazacağım sanki. Olmadı işte gene uzun bir ara verdim.

Uzun bir ara verdim vermesine ama sanmayın ki Gündelik yazıları olmadı... kafamın içinde bir tomar yazı oldu ama buraya dökemedim.  

İşin özü uzun bir ara verdim. Bundan önce de değişik zamanlarda yazı yazmaya ara vermiştim ama bu sefer ki en uzunu oldu. Bu çoğu zaman bir küskünlük olsa da asıl neden bu blog işlerinde insan kendini bir kutunun içine sıkışmış gibi hissediyor. Kitap, dergi ya da gazete gibi basılı alanlarda yazıp, çizdiğinde bir yerlerde kalıyormuş gibi gelir ama bu kutunun içinde tıkılmışlık hissini çoğu kez atamıyorum. Elbette blog'da da birileri ürettiklerinizi takip ediyor ama insanlar ulaşamadığı hissini çoğu zaman aşamıyorum ve hemen küsüp ara veriyorum Hani örnekleme doğru olur mu? bilemem ama sanki bir ıssız adada sizi bulmaları için şişeye bir not yazıp, ağzını mantarla kapayıp, denize atmanız gibi geliyor, ister istemez. 

Bunları yazmamdan kasıt, bir karamsarlık duygusu ya da teknolojiden umut kesmişlik değil. Sadece bu blog işlerinde uzun süredir içinden çıkamadığım bir kaç sorun var. Her neyse onları da bir ara sizlerle paylaşırım ama şimdi o konuya bir virgül koyalım ve bıraktığımız yerden devam edelim.

Tekrar Merhaba!

Bu geçen üç aylık sürede hiç bir şey yazıp, çizmedim mi... Tam tersine öyle çok yazı yazdım ve öyle çok çizdim ki... Bir ara onları da paylaşırım. 

Sözün özü beni bomboş duran, bembeyaz kağıtlar rahatsız eder ve derhal onları, karalarsam (ya da boyarsam) rahat ederim. İşte o kağıt beyaz kalmayacak!

Aptulika


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...