19 Nisan 2020 Pazar

Koronavirüs Günlerinde Hatırladıklarım ve Keşifler 42


Hiç yoksa yarım asıra yakın bir zaman olmuş Carole King'in "Tapesty" Long Play'ini gördüğüm andan bu yana. Plağını falan almışlığım olmadı, zaten ben o sıralar 8 yaşında falandım. Ama o yıllarda Hey dergisinin listelerinde birinci sırada yer alan resmini görmüştüm sadece. Belki de ilk kez baştan sona, bir kaç kez dinleyeceğim bu korona günlerinde, o kapağındaki ablanın aklıma kazındığı plağı. 



Kampüsteki Mona Lisa




Carole King
"Tapesty"
 (1971)
A&M

Bu kapak yarım asırlık unutulmazlarımdandır. Sekiz yaşında falanım ve Hey dergisinin plak listelerinin ilk üçünde her hafta resmini görerek başlamış serüven. Ne Carole King dinlemişim ne de bu plağı almışlığım olmuş ama her görüşümde bir anlam ifade etmiş etkilemiştir. Daha önceki yazılarımdan birinde John Philips'in aynı tarihlerde karşılaştığım ve buna benzer bir etki yaratan albüm kapağından bahsetmiştim. Ancak bu ikisi arasında büyük bir fark vardı. John Philips'in albüm kapağı bende bir "baba rock plağı" etkisi uyandırmıştı. Oysa Carole King'in böyle bir imaj verdiği de yoktu. 
Rönesans, nasıl ki bir aydınlanma ise onu size nasıl ki Leonardo'nun "Mona Lisa" tablosu bir trafik işareti gibi bir şeyleri ima ederse; Bu kapak da benim için 1960 aydınlanması test yayını ve 70'lerdeki uzatmaların oynandığı, 80 kaosuna son çıkışın "Mona Lisa"sı gibidir (Ha bu yargı genele hitap etmez, benim kendi tarihimi bağlar. Ne yani dövecek misiniz?). Bir de, "be adam o yılların ne simgeleri var, bula bula bunu mu buldun?" derseniz, o zaman ben de size, "Yahu kardeşim, koskoca Rönesans'ın onca güzel yapıtı arasında bula bula Mona Lisa'yı bulan ben miyim!" derim. Her halde konu kapanmıştır. Devam edelim. 
Bu arada yazı amacından sapıyor ve biraz "Görme Biçimleri"ne dönüyor ama özlemişim işte. Ah kafam işte, geçen yıl canım dostum Geronimo, "Abi, senin şu you tube kanalını yapalım" dediğinde, "dur tam oturtalım öyle" demiştim. Akılsız başım işte, onu zamanında dinleseydim, şimdi Görme Biçimleri'ni evden yapıyor olacaktım. Söz, bu korona günleri bir geçsin hemen başlayacağım. Yahu ne yapıyorum, yazıyı uzatıyorum, hem sadece bir kapak üzerinden hem de daha başlayamadım bile.
Şunu da belirtmeliyim ki, bu yazıyı gece vakti yazıyorum ve bir yandan da Carole King'in bu albümünü dinliyorum. Yani güzel bir çalışmaymış ki, keyiflenip, böylesi gevezeleştim. 
Kapak görseli ister çizim ya da illüstrasyon, isterse fotoğraf olsun içeriği de yansıtması gerekir. 50 yılda kafama yer eden bu kapak, birgün oturup tamı tamına dinlemediğim albümün yansıması. Biri olmazsa bir diğeri eksik kalırmış gibi. 
Çocukluğumda neydi peki bu albüm kapağını kafama işleyen? Bir üniversite kampüsünün yurdundaki odasında bir kız pencere önünde bize bakıyor. aynı anda yastığın üzerinde kedisi önde olmasına rağmen daha belirsiz ama bakışı belirli olarak bize bakıyor. Kedi sorgulayıcı ama kız ( o dönemde bana göre abla) daha umursamaz ve bir o kadar da alaycı. Fotoğraf çekilirken abartılı bir dekorasyon vesaire düşünülmemiş. Pencereden gün ışığı giriyor ve sıradan bir yaşamı simgeleyen özensiz kot pantolon, çıplak ayak (hatta gözümüze sokuluyorcasına), makyazsız bir surat, hemen üzere bulunup giyilmiş kazak ve eşlik eden kuaför eli değmemiş saçlar.  Evet bu kadar sade bir anlatım ama şimdi tekrar karşılaştığımda aklıma Flaman ressam Jan Van Eyck'ın "Arnolfini'nin Evlenmesi" tablosu geliyor. Bu resimde Arnolfini ve gelin hanım resmedilirken, arkalarındaki duvarda asılı duran ufak aynadan onların baktıkları yanı görürüz. Evli çift karşılarındaki açık kapıdan gelen konukları karşılar, biz resimdeki aynadan belli belirsiz görürüz. Burada aynadaki yansıma odanın öteki yanını gösterir, bu bir anlamda resmedilen çiftin gözlerinden görünendir. Resme biz baktığımız için Arnolfini'nin karşıladığı konuk belki de biz oluyoruz. İşte böylesi bir yansıma. 

Jan Van Eyck'ın "Arnolfini'nin Evlenmesi" tablosu ve oradaki ayna yansıması benim aklıma hep Carole King'in "Tapesty" plağının kapağını getirecekti. Resimdeki çiftin karşısında sanki Carole pencere kenarına oturmuş onlarla laflıyor. Kim bilir belki de Arnolfini bey, "Hanım kızım bu sefil giysilerle buraya girip oturmaya utanmıyor musunuz?".  Carole ve kedisi ise odanın diğer yanından umursamaz umursamaz bakarlar. 
Bu benim aklımı alan yarım asırlık albüm kapağını Amerikalı fotoğrafçı Jim Mc Crary çekmiş. Sanatçı Carole King'in bu albümünden başka The Carpeters'ın " Ticket To Ride" ve Joe Cocker'ın "Mad Dogs And Englishmen" kapaklarını da çekmiş. 

Yazıya Carole King'in 1971 tarihli "Tapesty" albümünü yazmak için başladım ama kapağa takıldım ve olayı Görme Biçimleri'ne döndürdüm. Giriş bölümünde de dediğim gibi bu albümle bağım yarım asırlık olsa da o günden bugüne bir yerde duyduysam kulağıma "I Feel The Earth More" parçası yer etmiştir ama bir kere olsun oturup albümü dinlememişimdir. Şimdi bu korona vaziyetlerinde ilk kez dinliyorum. Açıkcası da limonata tadında sardı da diyebilirim.

"Tapesty", Carole King'in ikinci albümü olup, 25 milyonluk bir satış yaparak o dönem bir rekor kırmış. 1972'de Grammy ödüllerinde 4 dalda seçilmiş. Billboard (haftalık) listelerinde 15 hafta hiç inmeksizin birinci sırada kalan albüm 313 hafta da listelerde kalmış. Tabi bu bir rekor diyeceksiniz ama değil çünkü Pink Floyd, "The Dark Side Of Moon" albümüyle 724 hafta listede kaldığı için rekora sahip olacak ve Carole King'i ikinci en uzun süre kalan yapacaktı. 


Aptulika
Koronavirüs Günleri










Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...