24 Nisan 2020 Cuma

Koronavirüs Günlerinde Hatırladıklarım ve Keşifler 44


Al Kooper'a sıkı bir muhabbet duysam da nasıl olmuşsa bu grubu kaçırmışım. Ama neyse ki Korona Günleri'nde keşfetmek nasipmiş.  Blues ve rock'ın harika bir birleşimini sunan The Blues Project, "Projections" albümünde rock'n roll, saykodelik katılımlı ve 70'lerin pop tadını da hissettiren bir tadı bizlere sunuyor. 


Langırt faça, Atlantik'ten fıçı bira




The Blues Project
"Projections"
 (1966)
Verve / Folkways

Bu grupla ilk kez tanıştım ama grubun klavyecisi Al Kooper çok keyif aldığım ve dinlemekten vazgeçemediğim biridir. Hele ki onun Mike Bloomfield'la birlikte yaptığı bir albüm vardır ki, vazgeçilmezimdir. Ancak Kooper'ın bu grubuyla tanışmam bu korona günleri evciliğinde olacaktı. Sonuçta keşifleri severim, bu da çok güzel oldu hani. 

Bob Dylan'ın ikon başyapıtı " Highway 61 Revisited" albümünde çalan Al Kooper, o dönemin tanınan ve aranılan bir müzisyeniydi.  Ancak o plak kayıtlarında prodüksiyonda bulunmak ve aranılan bir stüdyo müzisyeni olmakla yetinemiyordu; farklı, kendine ait ve kafasındaki müziği yapmak istiyordu. İşte tam bu sırada, 1965'te gitarist Danny Kalb'ın kurduğu The Blues Project'e katılacaktı. Bu  dönemin saykodelik yapısını hissettiren bir blues rock grubuydu. Blues standartlarını canlı çalıp, doğaçlamalarla işlemek onları mutlu ediyordu. Zaten ilk albümleri GreenwhichVillage'daki Cafe Au Go Go'da yapılan bir konser kaydı olarak çıkacaktı. Bunun ardından da burada bahis konusu yapacağımız "Projections" isimli albümlerini yapacaklardı. 

Prodüktörlüğünü Tom Wilson'un yaptığı "Projections' albümünde The Blues Project kadrosuna şöyle bir bakarsak, 
Danny Kalb - gitar , vokal
Al Kooper - keyboards, vokal
Steve Katz - gitar , armonika , vokal ( "Flute Thing" de bas gitar)
Andy Kulberg - bas , flüt
Roy Blumenfield - (davul)
kadroda yer alıyordu. 

Bu zevkli albümün çıkışından sonra Al Kooper gruptan ayrılarak Blood, Sweat And Tears'a katılacaktı. Tabi bu grup da harikaydı ama The Blues Project için açıkcası talihsizlik olmuş demeden de edemiyorum. Grubun daha sonraki albümlerini de bir ara dinlemeye çalışacağım, bakalım Kooper olmadan nasıllarmış diye. 

Şimdi de albümdeki parçalara şöyle bir göz atalım ve haddimizi aşmaksızın not düşüp, bir iki kelam edelim...

"I Can't Keep From Crying Sometimes" : Albümün açılış parçası ve iyi bir davet etkisi yapmış diyebilirim. Kooper'ın bu parçası saykodelik ve gospel birleşiminde enerjik bir çalışma. 

"Steve's Song" : Andy Kulberg'in flütü ve Kooper'ın klavyesiyle harika bir barok motifle yapılan introdan sonra başlayan parça gitarist Steve Katz tarafından yazılmış.  

"Two Trains Running" : Muddy Watrers'a saygı niteliğindeki bu parça 11 dakikayı aşan süresiyle albümün en uzun çalışması. Bu parçanın konser yorumlarında doğaçlamalarla daha da uzayacağını düşününce insan, o yıllarda orada olmadığına yanıyor. Bu harika blues yorum albümden en çok dinlediğim ve doyamadığım parçası. Bu çalışmada da hissedildiği gibi Ten Years After tadında bir yaklaşımları var. 

"Wake Up Me, Shake Me : O dönemde grubun konserlerini kapatırken çaldığı geleneksel bir şarkıymış. 

"Flute Thing" : Caz yapılı bir Kooper çalışması ama parçanın kahramanı flütçü Kulberg. Parçada Kulberg'le birlikte Kooper, Kalb ve davulcu Roy Blumenfield'in soloları birbirinin ardısıra geliyor. 

"Caress Me Baby":  Yedi dakika 19 saniye ile albümün "Two Trains Running" den sonraki ikinci uzun parçası ve en az onun kadar etkileyici bir blues yorumu. 

Albümün kapağında The Blues Project elemanları beşi bir yerde dizilip poz vermişler ve Jim Marshall'da fotoğraf makinesiyle bu anı sabitlemiş. O yıllarda çok önemsenen bir görsel olamayabilir ama aradan 54 yıl geçmiş ve şimdi önemi büyüyor... zira Marshall o anı ve tabi 60'lı yılları sabitlemiş ve bugüne izini taşımış. Bu görüntü Amerika'da ama sanki o yılların Beyoğlu'nda da olabilirdi. Sınırları aşan ve o dönemi yansıtan bit fotoğraf. Aklıma Suavi Karaibrahimgil'in " Sene 1965" şarkısı geliverdi ve başlığa, "Langırt faça, Atlantik'ten fıçı bira" demek geldi ve tabi dedim de.

Blues ve rock'ın harika bir birleşimini sunan The Blues Project, "Projections" albümünde rock'n roll, saykodelik katılımlı ve 70'lerin pop tadını da hissettiren bir tadı bizlere sunuyor. Sizi bilmem ama ben bir haftadır onları dinlemekten burada takılı kaldım ve yeni albüm yazamadım. Yani The Blues Project aklınızda olsun derim. 

Aptulika
Koronavirüs Günleri





Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...