Bilgi Yayınevi
(2. Basım: Haziran 2019)
Her ne kadar "2. Basım" dediysek de bu Bilgi Yayınevi'nden çıkışı itibarıyla, yoksa 1900 yılında yazılan bu roman kaç yayınevi tarafından çıkarılmış ( hatta şimdilerde başka yayınevleri de baskı yapıyor) kaç baskı yapmıştır bilemeyiz. Ancak şunu söyleyeyim bu romandan 1970'lerin Yeşilçam'ı kırpa kırpa bayağı ekmek yemiş diyebilirim.
Bu roman edebiyat tarihimizde yazılmış ilk psikolojik roman diye tanımanıyor. Şimdi bu lafı harcı alem bir tanımlama gibi algılayabilirsiniz ama o dönemin Avrupa'sında da psikoloji yeni bir bilim dalı halinde ve bu açıdan bakarsak Osmanlı döneminde bunu algılamak önemli olsa gerek. Yeşilçam melodramları ve ucuz genç kız romanları ne kadar ırzına geçmiş olsa da "Eylül " romanı bir mihenk taşı. Psikolojik yanı neredeyse Stefan Zweig'a yoldaşlık bile eder.
Romanımız ilk olarak 1900 yılında Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmış. Yayınlanmış derken, aslı tefrika edilmiş. Yani dergi haftada bir çıkıyorsa her sayıda bölüm bölüm yayınlanmış. Bu tefrika olayı gazetelerde de olurdu ve her gün romandan bir bölüm yayınlanırdı. İşte 1900 yılında tefrikaya edilmeye başlanan Eylül, yazarına büyük bir şöhret, edebiyatımıza da psikolojik romanın ilk başarılı örneğini olma özelliğini kazandırmış.
Romanın dili eski Türkçe (Osmanlıca) olduğu için günümüz Türkçesine uyarlanmış. Bu konuda Bilgi Yayınevi'ne güvenilebilir ama romanı İş Bankası Yayınları da çıkartmış, bu işi itinalı yapıyorlar tavsiye ederim. Kitabın tanıtım yazısında, "Roman, konusunu döneminde oldukça revaçta olan yasak aşktan alır." diyor ama sadece o döneme değil, günümüzde de revaçta, bizim çocukluğumuzdaki Yeşilçam melodramları, daha sonrasında siyah beyaz televizyonda "Aşkı Memnu" ve şimdilerde de "Kızılcık Şerbeti" vesaire gibi dizilerde bu konu bol bol iş yapıyor. Ancak "Eylül" romanı bu tip reyting kaygılı, entrika soslu örneklerden çok farklı. Aşk yasak da olsa masumiyet ve tabi edebi bir dille anlatılıyor. Bu aşkın çevresinde dönemin İstanbul'u ve yaşantısı yüksek sınıfın ortamından sunuluyor. Osmanlı'ın son döneminde modernizm hayata girmiş, öyle ki bugünkü halimizden daha modern. Yaşanan aşka (tabi bir hayli platonik) kimi zaman piyanoda çalınan bir klasik müzik yapıtı eşlik ediyor kimi zaman da dönemin İstanbul'unun doğa ve cafcaflı ortamlarında (ki genellikle Pera - Beyoğlu) geziniyorsunuz.
Yazıyı kitabın tanıtımından bir bölümle bitirelim:
"... Fakat Eylül’de yaşanan aşk masumiyet ve yüceliğine gölge düşürülmeden korunmak istenir. Böylece bakışların konuştuğu, müziğin eşlik ettiği, neredeyse sessiz bir ilişki başlar. Öte yandan karakterler mutluluğu, sevgiyi, toplumsal bağları sorguladıkları; ihtiraslar, çelişkiler, yükseliş ve düşüşlerle dolu oldukça sesli bir iç dünya içindedirler. Mehmet Rauf bu dünyayı İstanbul’un muhteşem güzellikteki Boğaz köyleriyle, müzikle, mevsim geçişleriyle ilmek ilmek örerken duygu betimlemeleri ve tahlilleriyle de unutulmaz bir eser yaratır."
Ne diyelim, meraklısına iyi okumalar ama reyting, entrika , zart zurt peşinde koşan dizilerden daha iyi bir roman olduğunu da üzerine basarak söyleyebilirim.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder