"Toplu Öyküler"
Çeviren: Burcu Erdoğan
Everest Yayınları
(1. Baskı: 2019)
İki hafta önce "Kâtip Bartleby" isimli uzun öyküsünün kitabıyla yer vermiştim, Herman Melville'e. Hatta sadece yazmakla kalmamış, bir de portresini çizmiştim. Okumaya doyamadığım ve çok sevdiğim bu yazarın öykülerinden oluşan yeni yayınlanmış bir kitabı da bulunca hemen alıp okumadan edemedim. Everest Yayınları
(1. Baskı: 2019)
Kitabın çevirmen hanesindeki isme baktığımda bir arkadaşımla karşılaştım. Aslında eskiden beri süren bir alışkanlığım vardır. Hiç bir tanıdığıma kıyak geçemem. Bu bugün için çağdışı kalmış bir tavır ama bir türlü yok edemiyorum. Burcu Erdoğan da arkadaşım olduğu için birileri, "vay arkadaşı ya iltimas yapıyor" diyecekler diye endişelenebiliyorum. Oysa millet tanıdığının dışında kimseye yer vermez ama biz hala eski kafada kaldık... ya neyse. Herman Melville'ın çevirisinde Burcu'yu başarılı bulduğumu da söylemeliyim. Öncelikle yazarın mizahi tavrı ve ironik yaklaşımı çok iyi Türkçeye aktarılmış. Çeviri işi yapanlara hele ki edebiyat çevirisi yapanlara bu diyarda pek ehemmiyet verilmiyor olsa da ( bunu en bariz yayınevlerinin verdiği teliflerde ve de ikinci baskı için para vermekten kaçınmalarıyla da anlayabiliriz.) aslında yaptıkları iş fazlasıyla zor ve uzmanlık isteyen bir alandır. Öncelikle çevirdiği yazarı çok iyi tanıması gerekir. Yani bir koca dünyayı sırtına alır bize bir tüy hafifliğinde sunarlar. Kimi zaman sadece bir kelime için didik araştırır, kendilerini helak ederler. Yani sizin anlayacağınız yaptıkları iş zordur ama buna karşın bizim diyarda kıymetleri hiç ama hiç bilinmez.
Herman Melville'in "Toplu Öyküleri"nde beni ilk allak bullak eden "Fukara Tatlısı ve Zenginin Artıkları" oldu. Sınıfsal farklılıkları, Marx'ın cilt cilt kitaplarını özetlercesine sunmuş. Gene aynı yaklaşımla yazdığı "Bekar Erkeler Cenneti ve Bekar Kızlar Cehennemi" mizahi dozuyla zirve yapıyor.
"Çan Kulesi" öyküsünde ise okurken gözünüzde o sahneleri bir tablo gibi canlandırıyorsunuz. Öykünün finalinde ince bir ayrıntının peşine düşen mimarın acı sonunu buluyorsunuz.
"Benito Cereno"da kölelik yargılanırken, "Elma Ağacı" öyküsünde Edgar Alan Poe tadını buluyorsunuz. Ancak benim en sevdiğim öykü "Ben ve Bacam" oldu. Şu an bile dönüp dönüp tekrar okumak istiyorum.
Herman Melville dünyası ile tanışmak için "Toplu Hikayeler" iyi bir fırsat, diyerek yazımı sonlandırayım.
Aptulika
bluesperisan@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder