Bugün Rus klasik müzik bestecisi Nikolai Rimsky Korsakov'un 106. ölüm yıldönümü. 21 Haziran 1908'de ölen Korsakov bir çok rock müzisyenini de etkilemişti. Ülkemizde de Barış Manço, 1970'te Mozart'ın "Küçük Bir Gece Müziği"ni "Derule" plağının ikinci yüzünde enstrümantal olarak yorumladığı ilk denemesinden sonra 1979 ve 80 yıllarında Korsakov'un "Şehrazat"ını rock müziğe uyarlayacaktı. Korsakov'un ölüm yıldönümünde 34 yıl önceki bir konser anısına yer vereyim dedim.
Barış Manço ve Kurtalan
Ekspres’in 34 yılönceki
Suadiye Atlantik Sineması konseri
Barış Manço ve Kurtalan Ekspres bundan 34 yıl önce 8
ve 9 Kasım 1980’de Emek ve Suadiye Atlantik Sineması’nda tarihi iki konser
vermişti. Klasik müzikçilerden oluşan bir orkestranın da yer aldığı bu konserde
Rimsky Korsakov’un “Sehrazat”ı yorumlanmıştı.
Barış Manço ve Kurtalan Ekspres’in 1980 yılının Kasım’ında
Emek ve Suadiye Atlantik Sineması verdiği 2 konser oldukça önem taşır. Klasik orkestranın da yer aldığı bu tarihi konserin
Suadiye Atlantik Sineması’nda 9 Kasım 1980’de verilenini de izlemiş biri olarak
o anları not düşelim dedim. Keşke o konserlerin kayıtları ya da fotografları
bugüne kalmış olsaydı.
Ülkemizde 70’li yıllarda ismi tam telaffuz edilmese de rock
hafif batı müziği kulvarında Erkin Koray, Cem Karaca ve Barış Manço gibi grup
müziği yapan isimlerce gerçekleşen ayrıcalıklı sunum ile kendini belli
ediyordu. Onlar hem gruplarıyla vardılar hem de kendi besteleriyle. (Günün
yabancı şarkılarına Türkçe söz yazma taarruzu içinde bu farklılık bile
baslıbaşına önemliydi.) Onların yaptıkları müzikler her ne kadar “rock” diye
telaffuz edilmese de dünyadaki rock gruplarını takip ettikleri ortadaydı ve
bunu Türkiye’ye adapte etmeye çalışmakla kalmamış başarmışlardı da. 70’lerin
ikinci yarısında da çıtayı daha da yükseltmek için adımlarda atılacaktı.
Çıtayı yükseltmek
Birçok insana göre 70’lerin ikinci yarısında Cem Karaca
oldukça siyasi bir söyleme girerken, Erkin Koray ise arabeske döndü görüşleri
sunulabilir. İlk anda bunlar doğru tespitler gibi gelebilir. Cem Karaca “1
Mayıs” marşını plak olarak çıkartacak kadar militan bir görüntü sergilemişti.
Ancak ardından gelen “Safinaz” albümü müzikal olarak çıtayı yükseltici ve
dünyadaki rock örneklerine yakınlaşan çalışmalardan biriydi. Karaca bu uzun
çalarının bir yüzünü tamamen bir parçaya
ayırıyordu ki bu Batı’daki progresif art rock tarzına yaklaşan bir işti. Erkin
Koray, “Elektronik Türküler” albümüyle yeni arayışlar içindeydi. Barış Manço
ise “Yeni Bir Gün Doğdu” albümünde birbirine bağlı 4 bölümlü bir parça ile
konsept bir rock çalışmasını deniyordu.
Bütün bunlar dünyadaki rock örnekleriyle birlikte yürümek
için bir başlangıç gibiydi. İlerde de bu arayışlar basamak basamak yükselecekti
ki bir anda 12 Eylül günleri geldi ve bu deneyimler bir sonuca ulaşamadı. Cem
Karaca vatandaşlıktan çıkarılmıştı. Politik nedenle olmasa da bazı müzisyenler
de iş yapabilme olanaklarını yitirdikleri için ya müziği bırakacak ya da kulvar
değiştirecekti. Politik bir duruşu keskin bir şekilde öne çıkmayan ve 7’den
77’ye insanların beğenisini kazanmayı hedefleyen Barış Manço ise yola tek devam
eden gibiydi. 70’lerin ikinci yarısında “Nick The Chopper” ile başlayan
yurtdışına çıkış ve dünya rock sahnesine adım atma isteği Barış Manço ve
Kurtalan Ekspres’de sürmeye devam ediyordu. “Nick The Chopper” albümü Avrupa’da
çıkmıştı ama sözlerin Türkçe mantığında İngilizce’ye adapte edilmesi daha ilk
baştan şansın yitmesine sebep olmuştu. Daha sonraki zaman diliminde bu çabadan
vazgeçmeyen Barış Manço, ülkede yaptığı plaklarla hem bu denemelerini hem de
çok kişiya ulaşma gayretini bir arada yürüterek 80’lere kadar geldi. 12 Eylül
sonrası da bu tasarılarına devam edebilen Barış Manço, 80 sonbaharında Rus klasik
müzik bestecisi Rimsky Korsakov’un “Şehrazat”ını rock’a adapte edeceğini
duyurmuştu. Grubu Kurtalan Ekspres’le birlikte Emek ve Suadiye Atlantik
Sinemalarında vereceği konserler de bu yüzden merakla beklenir olmuştu.
Yeni klavyeci ve yeni EMS Synthesizer
Manço’nun Kurtalan Ekspres’e en yeni teknolojiyi getirmesi
meşhurdu. Moog, synthesizer gibi yeni tuşlu çalgıları onun plaklarında görmemiz
alışıldık bir hadiseydi. Bu konser için de yeni aldığı EMS synthesizer de
kullanılacaktı. Grubun kadrosuna ayın başında Nejat Tekdal (keyboard)
katılmıştı. Tekdal’ı ilk kez Kurtalan Ekspres kadrosunda dinleyeceğimiz
konserin bir başka sürprizi de klasik müzikçilerden oluşan bir orkestranın
konuk olacağıydı.
İlk konser 8 Kasım tarihinde Beyoğlu Emek Sineması’nda
verilecekti. Asya yakasındaki dinleyici içinde Suadiye Atlantik Sineması’nda
bir gün sonrası ikinci bir konser verilecekti. Ben büyük bir merakla 9 Kasım
tarihindeki konsere gitmiştim. Suadiye Atlantik Sineması’na girdiğimde konserin
heyacanı daha da artıyordu.
“Eğri Büğrü” ile başlayan konserin ilk yarısı “Aynalı
Kemer”, “Gesi Bağları” gibi bilindik Barış Manço repertuarıyla geçti. Kendi
adıma daha çok “Şehrazat” ve yeni syhthesizer ile çalınacak enstrümantalleri
bekliyordum. İlk yarıda “Çoban Yıldızı” bu konuda biraz beklentimi karşılamıştı
ama asıl sürprizler ikinci yarıda olacaktı.
Konserin ikinci yarısı
Konserin ikinci yarısında “İşte Hendek İşte Deve”nin Arapça
versiyonu yer aldı. Sansasyonel olan bu sürprize Barış Manço’nun bir dostundan
aylarca Arapça dersleri aldığını açıklaması da eklenecekti.
32 kanallı ses düzeniyle çıkılan konserde Barış Manço’nun
Cumhuriyet’in 100. yılına adadığı “2023”ün devamı niteliğindeki “2025” ilk kez
çalınacaktı. Klavyeli çalgılarda Nejat Tekdal gerçekten etkiliydi. Barış Manço
da zaman zaman moog, org ve synthsizerın başına geçerek estrümantal parçaları
yorumluyordu.
34 yıl önceki konserin en büyük sürprizine Rimsky
Korsakov’un eserinden adapte edilen “Şehrazat”a sıra gelmişti. Aslında
“Şehrazat” 60’ların sonunda Barış Manço’nun “Suzanne” adıyla yaptığı İngilizce
parçada da kulanılmış ve Kaygısızlar, Moğollar gruplarıyla verdiği konserlerde
de çalınmıştı. Ancak şimdi ki kısa bir ezgiden çok kapsamlı bir yorumla ve de
klasik müzikçilerle sunulacaktı. Barış Manço’nun tanıtımıyla İstanbul Devlet
Senfoni Orkestrası’ndan müzisyenler sahneye davet edildi. Kemanda Kemal Yeşil,
fagotta Rafet Kızıl, viyolenselde Ali İhsan Kızılçay ve obuada da Celal Akatlar
sahnedeki yerlerini almışlardı. İngilizce sözlerle ve muhteşem bir canlı
yorumla sunulan “Şehrazat”ı hala unutamam. Daha sonra yapılan plak kaydında
oradaki yorumlanan tadı bulamayacaktım.
Konserde Kurtalan Ekspres’te gitarları Fehiman Uğurdemir ile
Bahadır Akkuzu çalarken, basgitarda Ahmet Güvenç, perküsyonda Celal Güven,
davulda Caner Bora ve klavyede de Nejat Tekdal yer alıyordu. O konserde
Kurtalan Ekspres kadrosunda saksofon ve flütüyle Serdar Ertürk de yer alıyordu.
1980’de verilen o konserden ülkemizde rock’ta birşeyler
yapılabileceği adına umutlar artarak çıkmıştık. Ancak daha sonrasında “7’den
77’ye” tavrı hayallerin üzerine bir bulut gibi inecekti.
APTÜLİKA
bluesperisan@gmail.com
1982 yılında TRT çekimi Şehrazat klibi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder