2 Ocak 2020 Perşembe

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 128


Vecdi Çıracıoğlu
 "Sarıkasnak"
İletişim Yayınları
 (2. Baskı: 2018)

Kitabın kapağına ve de ismine eşlik eden alt başlığına baktığımda hemen aklıma, "şu kitabı ben değil de Geronimo Yalnızkartal tanıtsaydı keşke..." demeden edemiyorum. Kesinlikle okumaya kitabın sayfalarını açarak değil, bizzat kapak resmine cumburlop atlayarak başlardı. Yılın her mevsiminde İstanbul'un kıyısı bulunan her yerinden denize girip yüzmeyi kafasına koyan Geronimo dostum; Vecdi Çıracıoğlu'nun "Denize Dair Hikayat" isimli üçlemesinin ilk kitabı "Sarıkasnak"ı elime aldığımda aklıma ister istemez geldi hani.  
Madem yazıya bir dostla başladık, bir başka dostla devam edelim. Vecdi Çıracıoğlu benim 32 yılı net, ortak tarih ve mekanlarıyla kesin kırk yıllık bir arkadaşım. 1987 yıllarının Rumeli Hisar'ında Ali Baba Çay Bahçesi'nin ardından gece hafif kararmaya başladığında denizin kenarına dizilip ellerde "Güzel Marmara", "Ihlara" ile mehtaba karşı sohbetler. İşte o zamanlarda başlayan dostluk ama ondan öncesi eski Galata Köprüaltı da katarsanız varın siz düşünün artık. Bu kadar eski dostluğa rağmen Vecdi'nin kitaplarından birini olsun okumamış olmak gibi bir büyük ayıbım da vardır hani. Eh hani o otuz yıl önceki kadar da sık karşılaşamıyorduk ve neredeyse çeyrek asırdır görüşmemiştik belki de bu yüzden kitaplarıyla da buluşmamış olabilirdim. Ekim'de açtığım "Cem Karaca'dan Zappa'ya" sergimde bir anda karşımda Vecdi'yi görünce çok sevinecektim. O gün bol sohbet ettik tabi eski günler ve köprüaltı, Hisar, Boğaz da geçti içinden. Yani hep denizin kenarındaydık. Bir iki gün sonra da tekmili birden kitaplarını getirerek hediye etti. İşte o gün bugündür de hem okuyor hem de yüzüyorum. 

Roman Vecdi Çıracıoğlu'nun "Denize Dair Hikayat" üçlemesinin 2006'da çıkan ilk kitabı. Bunu 2010 yılında "Ruhisar" ve ardından da "Oltacı" isimli roman 2017 yılında yayınlanarak üçleme tamam lanmış. 
Hoyratdeniz kıyısında Dünyanıngözü'nde bir dalgıç. Tek gözü Çanakkale Savaşı'nda gitmiş ve bu yüzden ismi Camgöz Reis olmuş. Cumhuriyet'in onuncu yıl kutlamalarının arifesinde deniz insanlarının hikayesi anlatılıyor.
Baba mesleği dalgıçlığı yapan Camgöz Reis ve dalarken kafasına geçirdiği kocaman başlık ve onun bir aparatı olan sarıkasnak. Yaşamın zorlukları, denizin altında da yapayalnız sürüyor. Babası dalarken boğularak can vermiş ve belki de o da bir daha canlı çıkmayacak. Denize dair ve bir o kadar da deniz kokan "Sarıkasnak"ta Vecdi'nin kalemi masalsı ve epik bir anlatımla başlayıp, sert gerçekçilikten, duygusal tonlara kadar akarak gidiyor. Hıdrellez, 23 Nisan kutlamaları atmosferindeki şenlikli hava yazıda groteks halk kültürü ile buluşarak, elinde davulu üstü başı çaputlu köyün delisi bir kadın imgesiyle sunulmuş. 
1933 yılı dünyasında kapitalizm büyük bir bunalıma girmiş. Ekonomik krizler ve yıkımlar sürüyor ve 2. Dünya Savaşı'na az bir zaman kalmış. Bu sırada Genç Türkiye Cumhuriyeti ilerleme çabasında. İşte bu çerçeve içinde Dünyanıngözü isimli ufak bir kasabada tekdüzelik içinde bir yaşamda deniz insanlarının yaşantısı. Camgöz dalgıç başlığının üzerindeki sarıkasnağı bir yerden kiralayacak paranın derdine düşmüş. Denizden ölüsü çıkıyor Camgöz'ün ama bedeni şişmiş bir halde ve dalgıç başlığı çıkarılamıyor ve öylece gömülüyor. Bu arada sarıkasnağı kiraya veren adam sermayenin derdinde, diğer balıkçılar da sarıkasnağın... 

  
Aptulika

bluesperisan@gmail.com

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...