1 Mayıs 2020 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 144


MÜZİĞİN GÖZLERDE YANKILANMASI

Kazuo Ishiguro
 "Noktürnler"
Çeviri: Zeynep Erkut
Yapı Kredi Yayınları
 (İlk Baskı: 2015)


Japon asıllı İngiliz yazar “Kazuo Ishiguro”, her eserinde bizi başka bir dünyaya götürüyor. “Gömülü Dev” bilinmeyen bir zamanda, olmayan bir yerde geçen bir aşk öyküsü, “Beni Asla Bırakma”, büyük ihtimal gelecekte geçen sevgi dolu ve ürkütücü bir hikâye, “Günlerin Getirdiği” İkinci Dünya Savaşı’nı da içeren, sınıflar arası bir macera. “Noktürnler” ise yazarın ilk öykü denemesi. “Avunamayanlar”da başladığı müzikli dünya tariflerine bu kitabında beş öykü ile devam ediyor.

İlk öykü, “Aşk Sarkıcısı” Venedik’te bir sokak müzisyeninin, çocukluğunda Annesinin plaklarından hatırladığı şarkıcı karşılaşması ile başlıyor. Bu olgun şarkıcı, Tony Gardner yani “Aşk Şarkıcısı”, müzisyenimizden 27 yıllık eşine yapacağı serenat için yardım ister. Venedik’e yakışır bir şekilde gondolda yapılan bu serenatın sonu “Aşk Şarkıcısı” dışında herkes için sürpriz olacaktır. Bu öyküyü okurken, kafanızda “Django Reinhardt”, “Joe Pass”, “Julie Andrews”, “Frank Sinatra” gibi isimlerin şarkılarını duyabilirsiniz.

İkinci öykü, “Come Rain or Come Shine”, üniversitede yakın arkadaş olan üç kişinin, onları bir araya getiren ve yollarını ayıran müzikler eşliğinde ilişkilerini sorgulamasını anlatıyor. Ray, arkadaşları Emily ve Charles’ın ilişkilerini Emily’nin ağzında dinlerken, bir taraftan nasıl büyüdüklerini, hayatlarında önem verdiği şeylerin nasıl farklılaştığını gözlemler. Sohbet devam ederken, arka planda, “Ray Charles”, “Sarah Vaughan” ve “Chet Baker” şarkılarıyla konuşmanın bir parçası olurlar.

Üçüncü öykü, “Malvern Hills”, Londra’da birlikte çaldığı gruplara kendi bestelerini kabul ettiremediği için hayal kırıklığına uğrayan bir gitaristin, kırsalda İsviçreli bir çiftle tanışıp, İsviçre halk müziği hakkında meraklanması ve geleceğine dair hem umutlu hem de karamsar planlar yapmasını anlatıyor. Kulağımızda, soğuk İsviçre’nin akordeonlu, kemanlı halk müziği parçaları, ya da benim gibi rock müzik dinleyicisi iseniz, “Galaad”, “Gotthard”, “The Shiver” gibi isimler de size eşlik edebilir.

Dördüncü öykü, “Noktürn” tam bir Ishiguro öyküsü. Hem çok gerçek hem gerçek üstü, Kafkaesk göndermeler, Boris Vianvari soyut boyutlar, öyküyü okurken, hem sizi gerçek dünyaya mıhlıyor, hem de psychedelic bir manzaranın içinde süzülmenize sebep oluyor. Çok yetenekli bir saksafoncu olan “Steve”in tek bir sorunu vardır, Steve “çirkin”dir. Karısı, Steve’in estetik ameliyatını karşılamaya söz veren bir adamla evlenerek büyük bir fedakârlık yapar. Ameliyat olduğu hastanede Steve “Aşk Şarkıcısı” Tony Gardner’ın eşi “Lindy Gardner” ile tanışır. İkili sargıların arkasında yaptıkları sohbetlerde hem görünüşlerini hem de hayata bakış açılarını sorgularlar.

Son öykü, “Çellistler”, çellocu Tibor’un başından geçen bir olayı, kemancı, basçı, akordeoncu, saksafoncu, çellocu müzisyenlerden oluşan grubun saksafoncusunun sözleriyle anlatıyor. Tibor, ona nasıl daha iyi bir müzisyen olacağını öğreteceğini taahhüt eden “Eloise”den ders almaya başlar. Bu derslerin tek bir kuralı vardır, Eloise çelloya asla el sürmeyecektir. 

2017 yılında Nobel ödülü kazanan Ishiguro, bence çağımızın en dikkate değer yazarlarından biri. İddiasız, samimi, hem gerçek üstü hem de yaşamın tam ortasında yazdığı romanların her biri başka bir dünyaya açılan kapılar. Noktürnlerdeki öyküler de bizi, müziğin birleştiriciliği ve müzisyenlerin yalnızlığını aynı anda anlatıyor. Umarım siz de keyifle okursunuz.



Meral Akman

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...