"Silahlar ve tüfekler, gerçekten benim hakkım mı..." sözleriyle başlayan albümün açılışını yapan şarkı ile Haziran ayında ilk kez tanışmıştık John Mellencamp'ın yeni albümü "Orpheus Descending" çıkmadan önce.
Etkileyici videosu ile "Hey God"ın ardından ikinci single olan "The Eyes of Portland ile merakımız daha da arttı ama Mellencamp bizi daha fazla bekletmedi ve albümü yayınladı.
Albümü dinlediğimde bir şeyler yazmak istedim ama bu sadece müzik olarak yapılacak bir analiz olamazdı bu, zira albümde her şarkı sözleriyle de önemliydi ve bunu görmezden gelmek haksızlık değil, kelimenin tam anlamıyla hödüklük olurdu.
Bu seferki yazı bir albüm analizinden çok şarkı sözü analizi olacak. Ancak albümdeki şarkı. sözlerini tümüyle yazmam imkansız zira her biri oldukça uzun. Böyle bir işe kalkışmış olsam, bir değil bir hafta sürecek yazılar olurdu. O nedenle şarkı sözlerinden ufak ufak alıntılar yapacağım ama siz bu sözlerin tümünü bulursanız okuyun derim, açıkcası boş yok ve her bir dize anlamlı.
"Silahlar ve tüfekler, gerçekten benim hakkım mı..." : Hey God
Bir siren gibi, bir çığlık gibi başlayan "Hey God" için fazla söz söylemeye gerek yok hani zaten o video klibi izlenmesi bile yeterli. Şair Mellencamp'ın dediği gibi "Biz bu silahlarla dolu dünyayı hakettik mi?"
Seni Takip Eden Gölge : The Eyes Of Portland
İkinci parça "The Eyes of Portland" dünyanın her yerinde kapitalizmin sonucu olarak yaşamımıza giren "evsizler"... kim zaman onları daha cakalı oluyor diye İngilizce vurgusuyla "homeless" diye seslendiririz. Eh böyle olunca hem daha bir havalı hem de bizlerden uzak olur. Bir yandan "efsane"leştirir görmezden geliriz, oysa hepimizin çok yakınındadır o "evsiz" olma hali... Ama efsane haline getirip bizden ırak olmasını sağlarız ama nafile o hal bir gölge gibi bizim ardımızdadır.
Efsane yap ... mit haline getir ve korkularını ötele. Bu kaçış ne yazık ki evsiz olma halinin müsebbibi olan kapitalizmi gizlemekten ibaret bir korku... adeta kuyruğunu kovalayan kedi gibi o gölgeyi ötelemek çabasındayız. İşte Mellencamp , "The Eyes of Portland" isimli parçasında bakın neler diyor:
"Bir gün Portland'ın gözünden baktığım gibi
Ne çok evsiz vardı, hepsi çaresiz,
Gün boyu köşelerde uyumuşlar
...
Gidecek yeri ve yapacak hiçbir şeyi olmayan..."
Ardından can alıcı soruyu soruyor John Mellencamp,
"Bütün bu evsizler, nereden geliyorlar?"
ve ardından ,
"Hiçbir şeyin yapılmadığı bu bolluk diyarında
Koşamayacak durumda olanlara yardım etmek için
Gözyaşların ve duaların evsizlere yardım etmez"
diye devam ederek asıl noktaya dikkatimizi çekiyor.
"Sevdikleri nerede, kimsenin umurunda mı?
Hiçliğin ortasında kaybolmak ve yalnız kalmak
...
Düşmüşler ve unutulmuşlar diz çökmüşler
Bu özgürlük diyarında burada lağımlarda yaşıyorlar
Evsizler ya da homeless...Bu arada bu tanımı İngilizce haliyle yaptığımızda biraz daha havalı oluyor ve bizden uzak bir tehlike üzerine sosyolojik tartışmalar ve analizler yapıyoruz. Belki de onlara eskisi gibi "Parkta yatan", "sokakta kalmış" desek biraz daha yakınlaşacağız ve içimiz burkulacak.
ABD'de katı liberal politikacılar, "homeless" kavramına bir sorun değil insanların "tercih"i diye de bakabiliyorlar. Yani "fırsatlar ülkesi"nde bazı insanlar bu fırsatları tepip, evsiz yaşamayı tercih ediyor. Kapitalizmde yalan bitmez, hatta o makine yalan mazotuyla çalışıyor.
Mellencamp "The Eyes of Portland" parçasını İrlanda folku ritminde açarken bizi bu huzursuz konuyu düşünmeye zorluyor... ama ağlayıp, dua ederek değil, sistemin kendisini sorgulayarak. Parçanın arasındaki gitarın bir ambulans sesi gibi tınlaması harika bir etki yaratmış.
Sözde Özgür : The So - Called Free
Melodisi ile sizi ilk anda çarpan bu parçada Troye Kinnett'in org ile yaptığı katkı dikkate değer. Yazının burasında bir ara verip, bir anektodu vurgulamak isterim... Mellencamp şarkı sözlerini çok uzun tutuyor ama hiç birinde boşa olan bir şey yok. Şarkı sözlerindeki tepkisellik, karşı duran tavır onu destansı bir çağdaş asi konumuna sokuyor. Ama bu destansılık, hamaset, kahramanlık içermiyor; o sade hatta bezgin sesiyle bir hikaye anlatıcısı konumunda.
"Long Island'a gittim
bir elmas alyansa bakmak için
Camekanda göz alıcı parlıyorlardı
Ama benim için hiçbir anlamı yoktu"
sözleriyle başlayan "The So - Called Free" şarkısında iki aşık insanın yeni bir aile kurmaya adım atarken,
"Alyans Ve içimde gördüğün
tehlikeyi fark ettin
Böylece ikimiz de farklı bir yoldan eve gittik"
Ve "Merhaba" ve "Hoşçakal" dedik
Sözde özgürler diyarına
Şimdi biraz bozuk paran var
Çantanda şıngırdayarak
sen bana aksi yaşlı moruk derdin
ama işleri daha da kötüleştiren şey
sen de benim kadar deliydin
Benim kadar deliydin
İki canavar çırılçıplak uzanmış....
...."
"Sözde hürler diyarında" aşkın da iki kişinin özgür kararından ibaret olmayıp, onu saran tüketimi, yalanı bütün bok püsürüyle sistemin yalanı dolanıyla yok etmesi anlatılıyor. Çünkü,
"Tehlikesinin farkındayım
Sadece köşedeki bir bastona yaslanıyorum
Sözdeler diyarında özgür
Sözde özgür denilen ülkede"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder