Çeviri: Ergin Altay
Can Yayınları
(1. Basım: Nisan 2021)
Mihail Bulgakov'un ilk olarak "Köpek Kalbi" romanını okumuştum. Açıkcası çok sevmiş ve keyif almıştım. Ardından "Genç Bir Doktorun Anıları" ile bu usta ve gözlemci mizah yönü kuvvetli yazara hayranlığım daha da artmıştı. Bulgakov'un en gözde eseri "Usta ve Margarita"yı henüz okumadım ama bu arada elime geçen "Hayatımızın Bir Günü" kitabını görünce, madem öyle tatlıyı sona bırakalım diyerek hemen atlayıverecektim.
Mihail Bulgakov'un "Hayatımızın Bir Günü" eseri ne roman ne de öykü...yazarın Sovyet Devrimi sonrası Rusya üzerine yazılarından oluşan bir anlatı kitabı. Devrimin ilk yıllarındaki izlenimleri, o dönem gazete ve dergilerde yayınlanmış. İşte bu yazılar da bu kitapta toplanmış. Stalin döneminde baskıya uğrayan yazar sosyalist dönemi, Sovyetler Birliği deneyiminden yola çıkarak kıyasıya eleştiriyor. Bu kimi zaman bir modernizm eleştirisine de varıyor ama bütün bunları mizahın penceresinden yapıyor.
Bu yazılarda günlük hayatın, o dönemin haberlerinin ve politik uygulamalarının anlatıları olsa da bir çoğu öykü denilebilecek bir tarzda sunulmuş. Yazarın ironi gücünün yüksekliği yazıları daha da değerli hale getiriyor.
1891 Kiev doğumlu yazar Bulgakov, daha ilk yazdığı 1925 tarihli romanı "Beyaz Muhafız" ile sistemin hışmına uğrayacaktı. Sovyet resmi çevrelerinin bu romana tepki göstermelerini nedeni de bir hayli ilginçti: "Komünist bir kahramana yer vermemesi"... Hala sosyalist dünya görüşünde olan biri olarak Sovyet deneyimindeki sosyalizmin yanlış ve doğru uygulamalarını didiklemekten yanayım. Bu yüzden Mihail Bulgakov'un kitabını önemli buluyorum ve notlar alarak okudum.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder