8 Şubat 2020 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 134


Vala Nureddin
 "Bu Dünyadan Nazım Geçti"
Kırmızı Kedi Yayınevi
 (1. Baskı: 2018)

Nazım Hikmet, sadece Türkiye için değil, dünya için de önemli bir şair olduğuna dair kanaatlerim vardır. Bu sebeple Vala Nureddin'in bu anı kitabının ismi tam yerine oturuyor diyebilirim. Türk dilini en güzel şekilde kullanarak şiirler yazan Nazım Hikmet'le aynı ülkede doğup büyümek ise talihlerin en güzeli. Neden mi? Neden olacak onun şiirlerini çevirisiz kendi dilimizden okuyoruz da ondan. 

 Nazım Hikmet'le ilk tanışmam 14 yaşında olmuştu. Onun şiirleri benim için zaman ne kadar geçerse geçsin, hiç bir zaman değerinden bir kum tanesi kadar bile bir şey yitirmemiştir. Nazım Hikmet'le ilgili ilk okuduğum kitap da Zekeriya Sertel'in yazdığı "Mavi Gözlü Dev" isimli anı, inceleme ve bir nevi biyografiydi. O kitabı okuduktan sonra da Nazım Hikmet'in Kuvayı Milliye Destanı, Jokont'la Si- ya- u şiir kitaplarını aldım ve devamı geldi. 

Bence Nazım Hikmet'le ilgili en önemli kitaplardan biri bu diğeri de benim ilk okuduğum Zekeriya Sertel'in "Mavi Gözlü Dev"i. Her ikisi de hem şairi hem de yaşadığı dönemi anlamamız için çok önemlidir. Ben Zekeriya Sertel'in kitabıyla kendime bir Nazım Hikmet evreni açmıştım. ( Bu arada o kitapta Nazım Hikmet'in şiirleri de tanımak isteyenler için çok güzel sunulmuştur. Bu aralar yeni basımı var mıdır? Bilemiyorum ama eğer ki yoksa çok büyük bir kayıptır.) Sertel'in kitabını okuduğum zamanlarda bir başka Nazım Hikmet araştırmasının da Vala Nurettin tarafından yazılmış olduğunu öğrenecektim. Üstelik bu araştırmanın şairle ilgili anıları da barındırması ayrıca önemliydi. Böyle olmasına rağmen bu kitabı ancak geçen hafta okuyabildim. 

 Vala Nureddin ile Nâzım Hikmet’in dostluğu neredeyse çocukluk yıllarından başlıyor ve sırf bu yüzden bile kitap önemli bir kaynak haline geliyor. 1 Ocak 1921 tarihinde Vala Nureddin ve Nazım Hikmet yanlarında Yusuf Ziya Ortaç ile Faruk Nafiz Çamlıbel olmak üzere Milli Mücadele'ye katılmak için "Yeni Dünya" isimli bir vapurla İnebolu'ya oradan da Ankara'ya geçeceklerdi. Vala Nureddin ve Nazım Hikmet, İnebolu'da Kuvayi Milliye'den gelecek izni beklerlerken , Almanya'dan gelen "Türk Spartakistler" ile tanışacak ve böylece hayatları boyunca taşıyacakları sosyalist dünya görüşünün ilk bilgilerini alacaklardı. Daha sonra iki arkadaş Bolu'ya öğretmen olarak tayin edilirler. "Bu Dünyadan Nazım Geçti" kitabı bu anılarla birlikte ikilinin Batum'a oradan da Sovyetler Birliği'ne geçisiyle sürüyor. Sonra Türkiye'ye dönüş, Nazım Hikmet'in hapislikleri ve ölümüne dek sürüyor.

Kitabı 1965  yılında yayınlayan  Vâlâ Nureddin, Nâzım’ın tüm yönleriyle ve derinlemesine portresini çiziyor. Yazar,
“Ben, birinci el olarak edebiyat tarihine vesikalar bırakmak arzusuyla ancak gözlerimle gördüklerimi, kulaklarımla işittiklerimi gerçeklere sadık kalarak yazıyorum. Nâzım’ın kişiliğinde evvelce de belirttiğim gibi hem siyaset hem şairlik vardır. Bunlar birbirlerinden pek ayrılmazsa da bu kitapta elbette ki şairlik niteliğini özellikle belirtip siyaset yeteneğini gölgede bıraktım.
İncelemeyi şairlik açısından yürüttüm. (…) Benim bu kitabımda, yaşadığım devirdeki gizli ve açık, sosyalist ve komünist faaliyetleri konu dışı bırakılmıştır. Ya da Nâzım’ın şair kişiliğini belirtmek için gerektiği kadarı ele alınmıştır.” sözleriyle kitabında yapmak istediğini anlatmış. 

564 sayfalık kitap sizi korkutmasın, öyle bir dalıyorsunuz ki, kimi zaman bir roman gibi olayların içinde süzülüp gidiyorsunuz.  Ziya Gökalp'in bir kitabında Nazım Hikmet'i öven yazılar yazması ama Gökalp'in ölümünden sonra yeni baskılarda bu bölümün çıkarılması... Nazım'ın ün kazandığı yıllarda Peyami Safa ve Necip Fazıl'ın yarenlik etmek için kulaktan dolma, yalan yanlış bilgilerle solcu olmaya kalkmaları ama Nazım'a yarenlikle yeteri derecede ün sağlayamadıklarını anlayan bu yazarlar başka akımların başbuğu olayı daha karlı saymaları... Rusya'da sosyalist rejimde para kullanılmıyor diye paralarını Türkiye'den çıkmadan bitirmeleri... Rusya'da parasızlıktan havyar yemek zorunda kalmaları... Nazım Hikmet hapisanede açlık grevine başlayınca annesi kapı kapı dolaşarak imza kampanyası yapar. En ilerici geçinen yazarlar bile çekinip imza vermezken, Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet destek vermek için Ankara'ya gidip üç günlük açlık grevine başlamaları... Kitaptan sizler için vereceğim ufak anektodlar. 

Nazım Hikmet'in şiirlerinden ufak kırpıntıları, slogan gibi paylaşmak yerine şiirlerini okumak ve onun düşünce evrenini anlamak belki zor gibi gelebilir ama inanın bana çok daha keyifli. 

Aptulika





Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...