Teksas ...Tommiks diyerek tanımladığımız çizgi romanlar çocukluğumuzdan bu yana tutkumuzdur. Adeta 7'den 77'ye kadar süren bir tutku.
Geçen hafta İtalya'ya giden bir arkadaşım, bana oradan bir hediye olarak Tex'in İtalyanca çizgi romanını almış. Aşağı yukarı bir haftadır o kitap masamda duruyor, her gün sayfalarını karıştırıyorum. Neredeyse yeniden çocuk gibi oldum.
Şimdi kalkıp biri,
"Adam niye bilmediğin bir dilde yani İtalyanca olan bir kitaba her gün bakıyorsun?"
diye sorabilir.
Evet İtalyanca bilmediğim bir dil ama bu çizgi romanların aslı İtalyanca. Yani bunlar "Spagetti Western" denilen tarzın örneklerinden. Biz bu kitapları çocukluğumuzda okurken büyüklerimiz, "Bunlar Amerikan emperyalizminin ürünleri" derlerdi. Sonra yıllar geçti ve öğrendik ki, bunları İtalyanlar çiziyor ve yazıyormuş. Tıpkı o merakla izlediğimiz (İyi Kötü Çirkin, Bir kaç dolar içn vb.) kovboy filmleri gibi.
Bana İtalya'dan gelen bu hediye aklıma eskiden kalma bir anıyı da getirdi. 1970'li yıllarda bu kitaplar ülkemizde basılacağı zaman İtalyanca bilen biri bunları çeviriyor. Onun ardından da "baloncu" dediğimiz yazısı güzel kaligraflar rapido ile bu konuşma balonlarını yazıyorlardı. Benim çalıştığım Gırgır ve Hıbır dergilerinde Rıza Külegeç bu işin ustalarındandı. Leman dergisinde bu işi yapan Şevki Sayışman babadan bu işin ehliydi. Şimdilerin usta seslerinden ve türkülerimizi çağdaş bir yorumla sunan Şükriye Tutkun da bu görevi Pişmiş Kelle dergisinde yapanlardandı. Bu arada biz çizerler kendi yaptığımız karikatür ya da çizgi romanlarımızın konuşma balolarını ne yazık ki onlar kadar güzel yazamayız. Yazdığımız zaman da bu fark edilir... eh biraz da amatör işi kalır (ne yapalım ki böyle) Yani bu "baloncu" denilen kişiler işin erbabıdır ve yerleri öyle kolay kolay dolmaz.
İşte bizim çocukluğumuzda yani 1970'li yıllarda Tommiks Teksas dediğimiz bu çizgi romanları basan yayınevlerinin iki esas çalışanından biri de mutlaka bu baloncular olurmuş. Haftada bir ya da ayda bir çıkan bu çizgi romanların orijinali gelir ve yayınevinde İtalyanca bilen çevirmen Türkçeye çevirir, ardından da o balonlara Türkçesini baloncu dediğimiz usta rapido ile yazarmış. O da bitirince matbaaya gider ve daha sonrasında da bayiye bizim almamız için gidermiş.
Baloncu ve çevirmen... Onların ikisinden biri olmazsa bizdeki o çizgi romanlar basılamazmış. İşte o günlerden birinde gene o çizgi romanın orijinali İtalya'dan geliyor ama yayınevi yönetimi ile çevirmen arasında bir anlaşmazlık çıkıyor ve çevirmen kapıyı çarpıp çıkıyor. İşi özü işi bırakıyor. Ama çizgi romanın ertesi günü baloncunun yazması için çevrilmesi gerekiyor. Yeniden İtalyanca bilen bir çevirmen bulmaya da vakit yok. İşte o anda yayınevi sahibi kitabı alıp, baloncunun masasına gidiyor, "Bu kitabı yarına kadar çevir ve sonra da balonları yaz." diyor. Baloncu şaşkın, zira tek kelime İtalyanca bilmiyor. Bu durumu yayınevi sahibine anlatmaya çalışsa da aldığı cevap, "Uydur işte" oluyor. Yapacak bir şey yok, matbaaya yetişmezse işsiz kalacak. İşte bizim baloncu kitabı resimlere bakarak öyküyü yeniden yazmış ve sonra da balonlarını yazmış. Yani tek kelime İtalyanca bilmediği bir çizgi romanı uydurarak yeniden yazmış. İşte o baloncu dediğimiz ustalar böylesine mahir insanlardı.
APTULİKA
25 Ağustos 2022
saat: 23.50
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder