Bu yazarın ismini duyardım ama hiç umursamazdım. Eh hani itiraf edeyim, biraz da kıl olurdum. Çok satış yapan bir yazar diye hiç umursamadım, bunca zamandır. Geçen hafta bu kitabına şöyle bir göz atayım derken ayağım takılmış gibi kitabın içine düşüverdim.
Italo Calvino, adından da anlaşılacağı gibi İtalyan bir yazar ama 1923 yılında Küba'da doğmuş. Ailesi niçin oraya gitmiş bilinmez ama o iki yaşındayken tekrar İtalya'ya göçmüşler. Göçmüşler göçmesine ama bizim İtalo İkinci Dünya Savaşı'nın ortasına düşüvermiş. İtalya'nın faşizm döneminde genç Calvino, direniş hareketine katılmış. İlk öyküsünü 1947 yılında yayımlayan yazar, yanısıra hayatını gazetecilikle kazanmış.
Yazının başında da dediğim gibi Calvino ile ilgili bilgilerim üç gün yani 72 saatlik bir zaman dilimine dayanıyor ve elimdeki tek bilgi kaynağı da bu kitap. Ama daha önceden bu adamı niye okumamışım diye kendime kızmadan da edemedim.
"Marcovaldo ya da Kentte Mevsimler" bir öykü kitabı. Kitap yirmi öyküden oluşuyor ama her öykü bir zaman diliminde devam ettiği gibi kahramanları da hep aynı... yani kitabı yirmi öyküden oluşan bir roman gibi de düşünebilirsiniz. Kahramanımız Marcovaldo vasıfsız bir işçi ve ailesiyle birlikte yoksul bir hayat yaşıyor. Kentin ortasında zorluklarla dolu keşmekeş hayatında bir takım çözümler arıyor. Kimi zaman otobüse bindiği durağın kenarında filizlenen mantarları kimi zaman hastanede gördüğü bir tavşanı kobay olduğunu bilmeden ziyafete döndürmeye çalışıyor. Bu fakir yaşamına çözüm bulmakla kalmıyor, şehrin içinde doğa yaşamını aramasının da macerası oluyor, çoğu kez. Bir bakıyorsunuz otoyolun ortasında bir orman keşfederken, bir sigorta doktorunun önerdiği kum banyosunu bir inşaat alanındaki kumların üzerinde yapmaya kalkıyor. Bir seferinde de kahramanımız bir sinema çıkışı yanlış bir durakta inince kendini bir anda Bombay'a giden bir otobüste buluyor. Bazı zamanda otoyoldaki ormanda ağaç kesmeye başlarken kendisini büyük reklam panolarının üzerinde buluveriyor.
Kentin içinde bir doğa arayışındaki kahramanlarımız, beş kez yinelenen mevsimsel dönüşüm içinde her gelen mevsimle yeniden umutlanıyorlar. Mizahi bir anlatımla sunulan öykülerde Marcovaldo'nun hiç karamsarlığa düşmeden çıkış yolları araması ve keşiflere yönelmesini gülerek ama yaşadığımız hayatı da sorgulayarak okuyoruz.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder