25 Şubat 2021 Perşembe

Dione Taylor ile "Spirits In The Water" albümüyle tanışmak.


Dione Taylor yeni albümünün adı Tennessee'deki Tanasi Nehri'nden (Singing River) gelen bir efsaneden alınmış. Efsaneye göre, bu nehirin kenarında  yaşayan bir kadın şarkı söyleyerek insanları nehrin tehlikelerinden koruyormuş.   



Dione Taylor 

 "Spirits In The Water "

Matay Records

(2020)

 Dione Taylor'un albümünü tamamen kapağına fit olarak dinlemeye başladım. Artık müzik işi elde tutulur bir materyalle  olmayıp, dijital paylaşım ile gerçekleştiğinden albüm kapağı neredeyse kırtasiyeden çıkış alırcasına yapıldığı için kapağın falan pek önemi kalmadı haliyle. Bu nedenle Dione Taylor'un bu kapağını görünce merakım depreşiverdi. Duruş olarak 1970'lerin funk albümlerini andırdığı gibi yüzdeki ifadeyle de 1980'lerin soul  ve R&B şarkıcılarını anımsatıyordu. Artık ne çıkarsa bahtıma dedim ve dinledim. Açıkcası albümün ismiyle ilgili yukarda yazdığım o efsaneyi albümü dinledikten sonra öğrenecektim. Nehri ve tehlikelerini bilmem ama Dione Taylor'ın sesinin o efsanedeki koruyucu ve iyileştirici etkiye sahip olduğunu söyleyebilirim. 

Ben Dione Taylor'ı ilk defa bu albümle duydum ama sanatçı 2004'ten bu yana 5 albüm yapmış. Müziğe 4 yaşında org ile adım atan Taylor'ın babası bir papaz ve 10 yaşında da kilisenin orgcusu olmuş. "Spirit In The Water" albümündeki gospel ağırlığınında nedenini böylece daha iyi anlamış oluyoruz. Ancak albüme tamamen bir gospel albümü dememiz doğru olmaz... zira Taylor lise yıllarından sonra ses üzerine iki burs kazanarak Regine Üniversitesi'nde klasik müzik ve opera eğitimi alacaktı. Bununla da yetinmeyen sanatçı üniversitenin caz programına kaydolarak 2003 yılında onur derecesiyle mezun olmuş. Albümü dinlediğimde  Taylor'ın sesinin caza da meylediyor olmasının sebebini anlayacaktım. 

Bu arada Dione Taylor'ın hayat hikayesini anlattım ama nereli olduğunu söylemeyi unuttum. Caz, blues ve soul'a bu denli uygun bu vokalistin ABD'li olduğunu sansam da Kanadalı olduğunu öğrenecektim. Müzikte akademik kariyerinden sonra Taylor, caz öğrencilerine yönelik uluslararası bir yarışma olan "Yeni Nesil Caz" programında 6 öğrenciden biri olarak seçilerek ABD'ye gitmiş. 2004 yılında çıkan ilk albümünden sonra da başarıdan başarıya koşmuş. 

On şarkıdan oluşan "Spirits In The Water" albümünde biri dışında bütün şarkıların söz ve müziği Taylor'a ait. Ses ustalığı ve yorum gücüyle Dione Taylor bu albümün tek hakimi olsa da ikinci kahramanın da gitarist Joel Schwartz olduğunu söylemeliyim. Aynı zamanda prodüktör kafası da taşıyan Schwartz, albümdeki pop, blues, klasik köklerdeki blues, soul gibi çok renkli tarzları yek vücud hale getiren bir etkide sunulmasını sağlıyor. 

Albümün açılış parçası "Water", Joel Schwartz'ın gitar işlemeleriyle muhteşem bir yorum elde edilmesini sağlıyor. Ardından gelen "Workin '", gospel etkisini güçlendiren geri vokalleriyle birlikte akan Taylor vokali ve gitarın enerjiyi elinde tutan değişimleriyle rotayı sağlamlaştırıyor.  Bu iki blues izinden gelen parçanın ardından üçüncü sırayı alan "Where I Belong" ile pop etkili bir yoruma giriyoruz ama burada da gitarın bir anahtar görevi görmesine şahit oluyoruz.  

Siyahi kadın hakları savunucusu ve kölelik karşıtı eylemleriyle tanınan Sojurner Truth'a adanan "Down The Line"da Taylor'un protest bir şarkıda yorumcu gücünü görerek şapka çıkarıyoruz. Parçanın müzikal atmosferine giren banjo, gitar ve keman üçlemesi de yoruma anlamlı bir ruh katıyor. birbirine karışıyor. Hüzünlü "One More Shot" parçasında dobro seçimi ile enstrüman tercihindeki akılcılık devam ediyor. Ritmin vitesi ele aldığı "Spirit"te banjo hakimiyeti alırken davulun kamçı etkili baget sesi dikkat çekiyor. Gospel etkili parçada banjo ile muhteşem bir düelloya giren elektro slayt gitar nefeslerimizi kesiyor. Bu şarkıyı bir yerlere not edin dedikten sonra "How Many Times" ile aynı ritm duygusu devam ediyor. Büyük bir soul vokal lezzeti yanısıra gelen funk gitar... bence bu parçayı da bir yerlere not etseniz iyi olur derim, zira zor zamanlarda ihtiyaç olabilir.

Tam havaya girmiş ritm içinde giderken birden gelen "Darkness" ile duruluyor ve kendimizi delta etkili bir ortamda buluyoruz.  Bir blues klasiği olan "Ain't Gonna Let Nobody Turn Me Around"dan sonra finalde "Running" ile noktayı koyuyoruz ama açıkcası hiç bitmesin istiyoruz. 

Dione Taylor gibi güçlü bir sesle karşılaşmak beni çok mutlu etti. Bundan sonra önceki albümlerinin de peşine düşeceğim. 

Aptulika




Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...