Yıl 1991 yani bundan 30 yıl önce etraf distorsiyonlu gitarlarla inlerken, dipten ve derinden bir ses çıkacaktı. Sözler dikkat çekiciydi ama dönemin özgün müziği ile uzaktan yakından bir alakası yoktu. Folk ya da akustik takılıyor desen o da değildi. Cayır cayır gitarların kapladığı rock alemimizde damıtılmış duygularımız gibiydi. O dönem koyu ve demli çayımıza atılmış bir kesme şekerdi ve o tadı damağımızdan hiç eksik etmedik.
Evet Kesmeşeker grubunun ilk albümünü yapmasından bu yana tam 30 yıl geçmiş. Bu arada Kesmeşeker, rock serüvenimizde sessiz sakin takılır gibi sanılmasın, o rock'n roll'un olması gereken her halini kendi gibi olarak verdi. Şu son cümlemde bile başlarken çoğul, bitirirken tekil olarak yazdım... Gelin işin doğrusunu söyleyeyim. Benim bildiğim kadarıyla Kesmeşeker demek Cenk Taner demektir. Onu kimi zaman solo olarak da gördük ama ister istemez Kesmeşeker olarak dinledik. Bu nedenle yazıma özne olarak Cenk Taner diye devam edeceğim.
Yazının başlığına "Rock'ın 'İkinci Yeni'si : Kesmeşeker" dedim. "İkinci Yeni" Türk şiirinde bir akım ve çok sevdiğimiz şairleri vardır. Kesmeşeker için, "Türk Rock'ına şiir hassasiyetini getiren grup" demenin daha doğru olacağını düşünüyorum. Öyle ki yıllar içinde parçaları dinlerken kartonette yazan şarkı sözlerini de bir şiir olarak okumuşumdur.
Kesmeşeker, otuzuncu yılını dört şarkıdan oluşan bir mini albüm (EP) ile anlamlandırdı. "30" ismiyle çıkan bu çalışma Kesmeşeker'in 11. albümü oluyor. Albümde "Ada" isminde yeni bir parça yer alırken, diğer üç parça grubun otuz yıllık geçmişinden seçilmiş. “Tut Beni Düşmeden”, “Ağla Ağla” ve “Ya Aşkım Ol Ya Dostum Ol” gibi Kesmeşeker klasikleri bu özel albümde öyle farklı bir düzenlemeyle yorumlanmış ki, sanki ilk defa dinliyormuş gibi oluyorsunuz.
Kayıtları geçen yılın yaz aylarında yapılan albüm canlı olarak kaydedilmiş. Albümde ilk dikkatimi çeken piyano katılımı oldu diyebilirim. Vokal ve akustik gitarda Cenk Taner, bas gitarda Demirhan Baylan ve davulda Gökhan Özcan'dan oluşan akustik rock trio'ya eklemlenen Özgür Ulusoy'un piyanosu müziğe derinlik kazandırırken, otuz yıla yakışan bir müzikal heybet vermiş. Açıkcası bu ekiple aynı anlayışta bir uzun albümü de gönlüm çekmedi değil hani.
Şimdi otuz yıl oldu ama bence kesmez... zira rock müziğimizde bir şiir dokunuşuna fena halde ihtiyacımız var. Cenk Taner iyi ki varsın dostum ve Kesmeşeker'in otuz artı yıllarında da buluşmak dileğiyle deyip 30. yılı bir çizimle kutlayayım dedim.
Aptulika - 20. Şubat. 2021 - 22.40
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder