Luther Allison ismi ile Rock FM'de program yaptığım yıllarda tanışmıştım. Bu tanışmadan sonra böylesi önemli bir isimle niye bu kadar geç tanıştığım için de açıkcası çok hayıflandım. Bu gecikmeli tanışmaya rağmen son 15 yıl içinde de yaptığı bütün çalışmaları didik araştırdım ve dinledim. Her bir albümünü dinlediğimde de yepyeni keşiflere ulaşmakla kalmadım, Luther Allison isminin rock ve blues gitarında ne denli önemli ve öncü bir isim olduğunu görecektim. Bu kavrayıştan sonra neredeyse kendime bir büyük misyon yükleyip, "Hey millet, bakın böyle önemli bir isim var, bunu tanıyın artık" diye yeri göğü inletmek isteyecektim. Ama ne yapalım ki, bilinen isimlerin ötesine bir meraka sahip olmayan müzik alemimizde Luther Allison ismi ne acıdır ki pek bilinmez ve hak ettiği ilgiyi pek görmez ( ama neyse ki bu dünyada pek geçerli değil).
Luther Allison |
Blues rock gitarına neredeyse hard rock tadı verebilen Luther Allison isminden sonra bir başka Allison ile daha tanışacaktım... Bu isim Bernard Allison'du ve bu büyük ustanın en küçük oğluydu. O da babasından gelen mirasın takipçisi bir gitaristti. Bu mirası sadakatle alan Bernard, babasının yaptıklarını aynen kullanmak yerine bu görkemli binaya yeni tuğlalar koyuyor ve en önemlisi de kendi kişiliğini oluşturmayı da ihmal etmiyordu. Luther her ne kadar hard rock gitar tarzına hakimken Bernard tavrını funk ve soul ile koyuyordu. Büyük mirası yüklenen oğulların kaçınılmaz kaderi olan baba gölgesinin aksine Bernard kendi gibi olarak farkını koyuyordu.
Luther ve Bernard Allison |
Bu girişi yapmama neden olan bu haftalarda çıkan Bernard Allison'un "Luther's Blues" albümü oldu. 20 parçadan oluşan bu ikili albümde Bernard, babasının şarkılarını bir araya toplamış. Usta gitarist babasının çok öne çıkan parçalarına yer verdiği gibi gözden kaçan çalışmalarına da yer vermeyi ihmal etmemiş.
Bernard çok küçük yaşlarda babasıyla aynı sahneye çıkmasına rağmen, ondan aldığı öğüt, "nasıl hissediyorsan öyle çal" olacaktı. Bu sadece bir öğüt olarak da kalmadı baba Luther ona müzik konusunda her olanağı verse de okuluna devam etmesini inatla teşvik etti. Böylece kendi kendine yolunu çizen Bernard Allison kendi dinleyicisini oluşturacak ve yaratıcılık, yorum adına kendine has çağdaş fikirler getirebilecekti.
"Nasıl hissediyorsan öyle çal" lafı basit ve kolay anlaşılabilir bir öğüt gibi gelebilir. Buna rağmen bu öğütün ardında gizli bir yan vardır, o da bir şey hissedebilmek için kendin gibi olmalısın. İşte bir büyük blues devi olan Luther'den gelen öğüt Bernard da bu sayede yerini buluyor. Ünlü babaların gölgesinde kalan çocuklardan biri olmuyor Bernard Allison ve babasını taklit etmeden babasının eserlerini yorumlayarak harika bir iş yapıyor. Bu albümden sonra Luther Allison albümlerini dinlerseniz, dediklerimi daha net anlayacaksınız.
Bu arada hem Luther hem de oğul Bernard için iyi bir gitarist dedim ama her iki ismin vokalistliği de bir ekol ve kilometre taşıdır.
Bu albümü dinlemek ve ardından Luther Allison blues'ına adım atmak karşınızda yeni ufuklar açacak bir keşiftir... buna değer doğrusu.
Aptulika
Bernard Allison
Luther Allison
1996 yılında baba oğul buluşmasından
Bernard Allison'dan Luther'in Blues'ı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder