3 Ocak 2017 Salı

Müzik Yazarı Murat Beşer


 Müzik yazarlığı denilince aklıma bir çok isim gelir ama bunların çoğu en azından 30 yıl öncesine dayanır. Mutlaka daha sonrası da bir çok isim çıkmıştır ama benim için eskiler ayrıcalıklıydı. O eskilerin konser ya da bir albüm üzerine yazıları mutlaka bir izlenimi ve dinlemeyi barındırırdı. Sadece ciddi müzik dergilerinin değil pop dergilerinde de bu incelik ve eleştirmen hassasiyeti bulunurdu. Söz konusu bir plak ise yazının mutlaka dinlenerek ortaya çıktığı anlaşılırdı. Yabancı dergilerden çeviri anektodların sunulduğu yazılar değil, yazıyı okuyan o albümü dinlemese bile yoğun bir izlenimi ya da dinleyeceği zaman alacağı hazza yardımcı içeriği alırdı. Gitmedğimiz konserler onların yazılarıyla hayalimizde canlanırdı. O müzik yazarlarının yazıları dinlemediğimiz plaklar hakkında fikir verir ve edindiğimizde de dinlememize katkıları olurdu. Sonradan teknoloji ilerleyince bazı şeylere kolay ulaşıldı ama o geçmişin ufuk açan müzik yazarları yok oldu yerini ahkam kesen, çeviri anektodlarla geyik çeviren yazılar aldı.  Daha sonraları ise iş iyice çığrından çıkarak şirketlerin gönderdiği tanıtım bülteninden kes yapıştır yazılarına dönüverdi.
O gençliğimin hatta çocukluğum müzik yazarlarını hala özlerim ve de önemserim. Bu duyguyu günümüze taşıyan ender isimlerden biri de Murat Beşer’dir. 
Murat benim çok eski arkadaşım. Bu nedenle arkadaşımı övdüğüm sanılabilir. Bu yargılarımın subjektif olabileceği düşünülebilir. Doğrudur ancak onunla arkadaş olduğum için yukarda bahsettiğim hassasiyetlere bizzat şahit olmuşumdur. Diyelim bir albüm hakkında yazacaksa, mutlaka dinlemiştir. Onun yazıları arasında şirketlerden gönderilen infoların kırıntısını bulamazsınız. Müzik yazarlığını bu derece ciddiye alan, takıntılı bir titizlik ve neredeyse askeri bir disiplin ile yapan biri. Bir konser gece geç vakit bitmiştir, sabah o 7’de kalkar konser izlenimini kaleme alır. Ertesi günü okuduğunuzda aynı konserde bulunmanıza rağmen kaçırdığınız bir sürü noktayı bulursunuz. Onunla bir kaç konserde karşılaştığımda elinde bir not defteri ve kalem bulunur. O konseri izlerken, elinde büyüteçiyle sanki Sherlock Holmes gibidir. Holmes’tan tek farkı yanında Doktor Watson’u yoktur.

Bir konser anımızı da buradan anlatayım. Eric Clapton’un Steve Winwood’la birlikte geldiği İstanbul, Kuruçeşme Arena konseriydi. Murat, o dönem Milliyet gazetesine müzik yazıları yazıyordu ve o konseri de gazete için izlemeye gelmişti. Davetliler kapısından birlikte girmiştik. Milliyet’in Milliyet olduğu zamanlardı ve o gazetenin yazarına da konserin sponsor ve organizatörleri üzerine titreyerek davranıyorlardı. Kapıda karşılayan kişi onu V.I.P’deki özel yerine aldı. Fakat bizdeki V.I.P’ler sahneyi görmek ve duymaktan öte içindeki şöhretler ve ikramları için önemliydi. Murat burayı görünce konseri iyi duyamayacağını, sahneye hakim olamayacağını söyleyerek, sahne önüne geçmek istediğini belirtti. Karşılayan görevli ise Murat’ın bu isteğini VIP’deki konumu beğenmemek olarak algıladı ve daha iyi bir yer bulmak için çabaladı. Murat bunları devamlı geri çevirerek sahne önünden izlemek istediğini inatla belirtti. O isteği yerine getirildi ama görevlinin suratındaki şaşkınlığı hala unutamayacaktım.
Bir ara Cumhuriyet gazetesinde de birlikte çalıştık. İlhan Selçuk döneminin Cumhuriyet gazetesinde o yazıyor, ben de yazılara çizgilerimle eşlik ediyordum. Her hafta gerçekleşen bu süreç benim için unutulmazlar arasındaydı. Sanırım bir, iki yıl sürdü bu sonra o Milliyet’e geçti ve bu birliktelik son buldu. (Murat şimdi gene Cumhuriyet’te yazılarına devam ediyor.)

2015’in sonunda Murat’la tekrar böylesi bir çalışma içine girdik ama bu seferki gazetede değil, çıkaracağı bir kitap içindi. 2016 yılı onun yazdığı yüzlerce portreyi çizmekle sürdü. Açıkcası inanılmaz bir keyif aldım. Sadece çizmek değil, Murat’ın yazılarını daha yayınlanmadan okumanın keyfi de vardı bunda. Şimdilerde o kitap “Yoldan Çıkmış Simalar” adıyla yayımlanmış durumda. Ancak bir tiyo vereyim adamda bu kitap dışında daha neredeyse beş, altı kitaplık malzeme var. Onları da okumanın ve çizmenin keyfine vardım. İletişim Yayınları tarafından basılan “Yoldan Çıkmış Simalar’ı okuyanların inanılmaz bir keyif aldıklarını biliyorum. Okumayanlar ve hala duymamış olanlara da buradan inatla tavsiye ederim. Bir dönemin anıları, insanları orada var.
APTULİKA


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...