Chicago’nun batı yakasında bir kulüp
işleten, Polonya göçmeni Leonard ve Phil Chess kardeşlerin işlerini batırması
müzik tarihinin en büyük ivmesinin gerçekleşmesine neden olacaktı. Kardeşler
yeni bir iş kurmak için kafayı yorarken, akıllarına ABD’de kimsenin önem
vermediği siyah müzisyenlerin plaklarını basan bir şirket kurmak gelir. Tarih
40’ların sonudur ve Amerika’da ırk ayrımı had safhadadır. İki kardeş, varoş
bölgelerinde ucuz bir yer tutarak işe
başlarlar. Ardından da siyah müzisyenleri toplarlar. Kimisi elinde gitarıyla iş
arayan biri (Beyazların girdiği mekanlarda müzik yapma imkanı yoktur.) kimisi
de köydeki derme, çatma kulübesindeki verandada gitarını çalıp, öyküler anlatan
kızgın bir sestir.
Böylece siyahların alıcısı olduğu
plakları çıkartırlar.
Siyahların müziğini siyahlara satmak
için kurdukları plak şirketinin plakları Avrupalı beyazların gözdesi olmuştu.
ABD ise burnundan kıl aldırmıyordu ama orada yapılan siyah müziğinin beyaz
halini Elvis Presley’e yaptırmaya başlamışlardı bile.
İki göçmen Avrupalı kardeşin kurduğu
Chess plak şirketi, Chicago Blues tarzının Modern Blues evriminin
gerçekleşmesini sağlamışlardı. Kimler yoktu ki bu devrimin gerçekleştiği plak
şirketinde: “Hoochie Coochie Man” parçaşı ile anılan Muddy Waters, çorak
ormanlardaki yabani bir kurt gürlemesi sesiyle Howlin’ Wolf, soygunculuktan
içerde yatmış bir sabıkalı geçmişinden “Rock’n Roll” mucidine dönüşen Chuck
Berry ve daha niceleri buradan çıkmıştı. Chess Records’ta dev yapılı, bir
kontrbasçı da vardı. Willie Dixon isimli bu adam da bugün klasikleşmis nice
blues yapıtının çıkmasına vesile olan kişiydi.
O yıllardan bugüne kalan isimler git
gide azalıyor. O yılların sarı sayfalarından günümüze kalan Koko Taylor ve Etta
James’ı de yakın dönemde yitirmiştik. Bir tarihin başlangıcı olan Chess Records
döneminden yaşayan efsanelerden biri armonikacı
James Cotton, diğeri de Buddy Guy. “Chicago Blues” tarzının bu iki ismi
bugün 70’li yaşlarının sonlarında ve her ikisi de albüm yapmayla devam ediyor.
Ha bu arada o Chess Records döneminin rock’n roll mucidi Chuck Berry’I de
unutmayalım. Zira onu örnek alanlar bile artık emekli olurken Berry ise 90’ına
iki kala hala yola devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder