15 Mart 2022 Salı

Bu soğuk havalarda John Mayall ile güneş parladı.


"Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" özdeyişini bile şaşkına döndüren bu günlerde, ne yazık ki "kapıdan" bile bakamadık gelen bahara. Bu soğuklarda John Mayall'ın yeni albümü "The Sun is Shining Down" biraz olsa da güneşi parlattı içimizde. 



 İster "Beyaz Blues" isterseniz "İngiliz Blues" ya da daha havalı duran haliyle "British Blues" deyin... her ne derseniz deyin akla gelecek tek isim John Mayall'dır. Bugün 88 yaşında olan Mayall, çok zaman öncesinden "British Blues'un Büyükbabası" ünvanını çoktan haketmişti. Onun 60 yıllık müzik yaşamında Mick Taylor'dan Peter Green'e ve oradan Eric Clapton'a kadar bir çok rock ve blues ustası onun rahle-i tedrisatından geçecekti. 

90'a iki kala böyle bir ustanın yeni albümü saygı sebebiyle önemsenir diyeceğim ama hala heyecanlandırıyor dersem hiç ama hiç abartmış olmam hani. Bundan üç yıl önce çıkan "Nobody Told Me" albümünün şaşkınlığını üzerimden daha atamamışken şimdi de "The Sun is Shining Down" isimli yeni albümüyle bu asırlık çınara şapka çıkartıyorum. 

John Mayall hem grubu Bluesbreakers'taki dev gitaristlerle hem de duruşuyla zaten bir okul, şimdi bu yeni albümde katılan konukları doktora çalışmasından geçiyor gibi. Son yılların genç ve müthiş yeteneği Marcus King'in konukluğu da böylesi bir şey hani. Müzikal kariyerine 16 yaşlarında başlayan Marcus King, Mayall'ın albümünde "Can't Take No More"da konuk oluyor. Gene Amerikalı ama bu sefer kadın bir gitarist olan Carolyn Wonderland ise finalde albüme adını veren parçada eşlik ediyor. Her iki isim de ustanın karşısında kendi kişiliklerini en hassas şekilde gitar tınılarına yansıtarak doktora tezlerini veriyorlar. Özellikle Wonderland'ın gitar tınıları  "The Sun is Shining Down"da harika bir etkiye sahip olurken, soyadı gibi bizi de "Harikalar Diyarı"na götürüyor. 

Albümün konuk listesinde eski baba isimler de yerini alıyor. Bunların başında da Chicago Blues'un ikonik ismi Melvin Taylor yerini alıyor. "Hungry and Ready"de Mayall'ın armonikasıyla harika bir vals yapan usta gitarist, "Driving Whell"de tane tane dökülen cümleleriyle nefaseti bol bir etki yaratıyor. Bu yeni valste ise John Mayall'ın orgu ile nefesliler güzel bir zemin oluşturuyor. 

Konuklar arasında Melvin Taylor gibi ünlü bir diğer isim de Mike Campbell. Tom Petty'nin Heartbreakers grubundan tanıdığımız gitarist, "Chills and Thrills"te çığlıksı etkili seslerin helezonunda akıp gidiyor. Buddy Miller'in konuk olduğu "I'm As Good As Gone"da ise gelen konuğun kalın tonlardaki ( horozvari) gitarıyla Mayall'ın vokali de kendisini keskin tonlarda yükseklere çıkartıyor. "One Special Lady"de ise ukelele ile katılan Jake Shimabukuro, bizleri blues ile Havai etkisine alıveriyor. 

Bob Dylan'ın grubundan tanıdığımız Scarlet Rivera kemanıyla "Got to Find a Better Way" ve "Deep Blue Sea" parçalarında katılarak nefis açılımlar sağlıyor. 

Kırk üç dakikalık bu müzik ziyafetinde daimi eleman Greg Rzab ve davulcu Jay Davenport'un etkisini de yok saymayız hani. Tabii ki Mayall'ın vokalinin yanısıra Hammond B3, piyano, Wurlitzer elektrikli piyano ve armonikasının keyfini de saymadan edemeyiz. Bu güzelim albümde Ron Dziubla (saksafon), Mike Pender (trompet), Richard A. Rosenberg (trombon) gibi isimler ise nefesli enstrümanların harika etkisini sunuyorlar. 

"Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" özdeyişini bile şaşkına döndüren bu günlerde, ne yazık ki "kapıdan" bile bakamadık gelen bahara. Bu soğuklarda John Mayall'ın yeni albümü "The Sun is Shining Down" biraz olsa da güneşi parlattı içimizde. 

APTULİKA




Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...