27 Kasım 2020 Cuma

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 152



Stephen Crane
 "Sokak Kızı Maggie
(Bir New York Hikayesi)"
Uzun Öykü (Novella)
İş Bankası Kültür Yayınları
Çeviri Nilgün Miler
 (2020)

"Sokakta hayat vardır", "Arka sokaklar", "Varoşlar", "Underground" ve daha niceleri... Hepsinin sonuna bir de ünlem kattınız mı... oldukça havalı olur hani. Son otuz yılımızda bu tanımlar üzerine bir de "alt kültür" kreması sürülerek cezbedici hale getirilerek sunuldu durdu. Herkes kameralarının objektifini oraya dikti ama kimse oralarda yer almadan kaymağını yemeye tercih etti. Tabi bu konulara el atıp çok güzel işler çıkartanlar da oldu ama genele baktığımda hep bu şekilde örneklerden gına gelmiştir. Yoksul, ezilen kesimden gelip oraları anlatanların sınıf bilincini es geçmeleri... O kesimden gelmeyenlerin de maceralı gelmesi sebebiyle el attıkları ama sınıfsal bakışı es geçtikleri için çıkan sonuç  hep bu şekilde olumsuz yargılar taşımama sebep olmuştur. O kesimden gelenler oraları anlatırken sınıf atlamayı hedeflerken, dışardan bakanlardan da rahat yaşamlarına şükretmiş ve sonuçta sınıfsal bakışı es geçilmiş bir "Arka Mahalle Macerası"na döndürülmüştür. 
Bu dediklerim tabiki bizde yazılan edebiyat ürünlerinin tümü için bir yargı değildir ama popüler kültür alanında son otuz yılda  bu tip yaklaşımlar ortalığı fena halde toz dumana katmıştır. Sınıfsal bakışı eksik yaklaşımlarla neredeyse her şey bir reklam metin yazarı kafasına dönmüştür. 

Şimdilerde elime geçen bu kitabın ismini görünce aklıma gene bunlar gelmişti. Hele ki alt başlıktaki "Bir New York Hikayesi" alt başlığını da görünce kıllanmamış da değildim hani. Ancak yukarda bahsettiğim yaklaşımların dışında sokak ya da "arka mahalle"ye nasıl bakılır derseniz, Stephen Crane ismini bir yerlere not etmenizi salık veririm. 

Stephen Crane, 1871 ile 1900 arasında yaşamış ABD'li bir yazar. Gerçekçi anlatımıyla çağdaş Amerikan natüralizminin öncülerinden biri. "Sokak Kızı Maggie" yazarın 21 yaşında yazdığı ilk romanı. Aslında buna roman yerine uzun öykü (novella) dememiz daha uygun olur ama yüz sayfayı aşmayan bu eseri okurken kap kalın bir roman okumuş gibi hissediyorsunuz. Bunun yanısıra anlatımdaki sahneler kafanızda öyle canlanıyor ki sanki bir sinema filmi izlediğiniz bile sanıyorsunuz. Bunun başlıca sebeplerinden biri de Crane'in yazım dilinin resim sanatındaki empresyonizme (izlenimcilik) yakın bir işlevi taşıması. Crane anlatıcağı konuya kamerasını koymuş ve gerçeği tüm çıplaklığı ile sunmuş. Bunu yaparken ne bir güzelleme yapan süsleyici ne de bir ahlakçı gibi davranmış. Öyküyü izlemeniz için yalın bir şekilde ortaya koymuş ve kitabın isminin alt başlığına uyacak bir şekilde "Bir New York Öyküsü" ( yada kesiti diyelim) ortaya çıkmış. New York’un soygunlara, cinayetlere, fuhuşa sahne olan, göçmenlerle yoksulların yaşadığı kesimlerini bir izlenimci ressamın tuvali alıp, sunması gibi karşımıza çıkıyor. Burada Crane'in gazete muhabirliği yapması sebebiyle bu çevreyi iyi de tanıdığını söylemeliyiz. Bu nedenle Sokak Kızı Maggie’de kendi gözlemlerinden faydalanmış. Ama yukarda yazdığım yaklaşımda da belirttiğim gibi o çevreyi bir "sefalet güzellemesi" ya da ahlaki yargılama ile değil tamamen izlenimci bir kesitle yansıtmış. 
Kitapta İrlandalı göçmen bir ailenin üç çocuğundan biri olan, alkolik ebeveyn şiddetinin ve zorlu sokak şartlarının gölgesinde savunmasız kalan Maggie ile birlikte büyük şehrin kenarda köşede kalmış insanlarının gündelik hayatını ve alışkanlıklarını anlatan Crane, bize dönemin New York’undan bir kesit sunar.

Amerikan edebiyatında öncü bir görev üstlenen Stephen Crane, bu yapıtıyla sinemadaki anlatıma kadar etkili olmuştur. Buna karşın Crane bu ilk eserini 1893’te bastıracak yayınevi de bulamamış. Anlatımın sert olmasından dolayı yayıncılar yayınlamaya pek yanaşmamışlar. Yazar da Johnston Smith adıyla kendi olanaklarıyla çıkartmak zorunda kalmış. 

 Aptulika
 

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...