16 Kasım 2020 Pazartesi

Her şey bitti derken... Yeniden AC/DC !

Geçtiğimiz Cuma günü AC/DC’nin yeni albümü “Power Up” çıktı. O gün albümü dinleyerek bir yazı kaleme almıştım. Aynı yazıda albümle ilgili detay bilgileri veremediğimi düşünerek, bir sonraki yazıya bırakacağımı söylemiştim. Ancak yeni bir yazı hazırlamak yerine BBC internet sitesinde AC/DC’nin albüm haberi aşamaları, grup elemanlarıyla yapılan röportajlarla çok güzel sunulmuştu. Bu nedenle yeni bir yazı yazmak yerine o yazıdan alıntılara yer vereceğim.

Aptulika



6 yıl sonra ve her şey bitti derken...

1973 yılında kurulan dünya Rock müziği sahnesinin efsane gruplarından AC/DC, 6 yılın ardından yeni albümle geri döndü. "Power Up" adlı albümde 12 şarkı yer alıyor.

Dört yıl önce 88 konserlik Rock Or Bust turnesini Philadelphia'daki Wells Fargo Center'da verdikleri konserle tamamlamıştı. Ancak bu turnenin bitişiyle birlikte grubun müzik hayatına devam etmesi konusunda kara bulutlar hakimdi. 

Daha “Rock Or Bust” turnesi devam ederken, grubun vokalisti Brian Johnson rahatsızlanacak ve turneyi bırakmak zorunda kalacaktı. Aslında “turneyi bırakma” lafı bile oldukça iyimser kalmaktaydı, zira efsanevi vokalist neredeyse müziği bırakma durumundaydı. Turnedeki konserlerinden birinde sesleri duyamadığını fark eden vokalisti  muayene eden doktorlar ona  turneyi bırakmasını söyleyeceklerdi. Zira doktorlar, turneyi bırakmaması durumunda işitme kaybı riskiyle karşılaşıp bütünüyle sağır kalacağını söylüyorlardı. Bu sebeple Brain Johnson turnenin kalan 23 konserinde yerini Axl Rose'a bırakacaktı. Bu sadece 23 konserlik bir ara değildi ve Johnson’un müzik hayatını da noktaladığına dair acı bir haberdi. 



AC/DC’nin etrafını saran kara bulutlar sadece bununla kalmayacaktı. Grubun kuruluşunda yer alan Angus’un abisi Malcolm Young ise daha çok önceden müzik hayatını ister istemez noktalamak zorunda kalmıştı. Demans rahatsızlığına yakalanan gitarist, bir süre sonra da hayata veda edecekti.  Efsane rock grubunun etrafını saran kara bulutlar bu kadarla kalıyor muydu? Ne gezer... bir de buna davulcu Phil Rudd'un hapise girmesi tuz biber ekecekti. Rudd ölümle tehdit suçlamasıyla Yeni Zelanda'da ev hapsine alınacaktı. 

Bu yüzden grubun kurucu üyesi Angus Young, turnenin son konserinin yapıldığı Wells Fargo Center'da finale oturan "For Those About to Rock (We Salute You)" şarkısının son akorunu bastığında AC/DC'nin konserlerinin de, kayıtlarının da artık bittiğini düşündü.

Belki bundan sonrası için plak şirketi bir toplama albüm önerebilirdi ama Young, "Başka bir albüm yapamayacağız." diye düşündü.

Florida, Sarasota'daki evinde, Johnson zorunlu bir emeklilikle yüzleştiğinde aynı derecede umutsuz hissediyordu.

Johnson o günlerine dair, "Orası oldukça yalnız bir yerdi. 37 yıldır birlikte olduğunuz iş arkadaşlarınızdan oluşan aileniz aniden gitti ve yapacak hiçbir şeyiniz kalmadı" diye anlatıyor.

"Birkaç ay boyunca kafamı bir şişe viskiye gömdüm. Epey işe yaradı!"

Ancak son dört yılda Young grubu yavaş yavaş ve titiz bir şekilde bir araya getirdi. Johnson bile, işitme duyusunu geri kazanacak öncü ve gizli çalışmalar yaparak gruba geri dönebildi.

Sonuç mu? 

6 yıl sonra yayımlanan grubun zamana karşı test edilmiş, onaylanmış formülünden ne sapan ne de onu incelten 17'nci stüdyo albümü: Power Up.



Young albüm hakkında, "Her zaman çaldığımız gibi çaldık. Yolumuzdan da sapmadık” diyor:

"Belki inatçı olduğumuz içindir ama The Stones'u dinlemek istediğimde The Stones'un caz grubu olmaya çalışmasına ihtiyacım yok. En iyi yaptığımız şeye sadık kaldık. Her zaman gücümüzün zayıflığımız olmadığını gördük."

 

'ŞARKILAR ARŞİVLERDEN ÇIKTI'

Albüm, 2017'de geçirdiği ağır demansın ardından yaşamını yitiren Malcolm Young'a adandı ve 1975'te yayımlanan ilk albümleri High Voltage'da bu yana her AC/DC parçasında olduğu gibi, her parçada ortak şarkı sözü yazarı olarak belirtildi.

Albüm kayıtları için Angus Young, kardeşi ile 2008'deki Black Ice albümü hazırlıklarında oluşturdukları arşive geri döndü.

2000 yılında yayımladıkları Stiff Upper Lip albümü ile Black Ice arasında uzunca ara verdiklerini ifade eden Young arşivlerini, "Bu sebeple Malcolm ile birlikte AC/DC için şarkı fikirleri üzerinde birlikte çalıştığımız uzun yıllarımız oldu" sözleriyle anlatıyor.

O kadar çok şarkı yazmışlardı ki Black Ice'a girecek parçaları seçmeye sıra geldiğinde bir CD'yi dahi tamamlayamamışlardı.

Bu demolara geri döndüğünde Young, kendi deyimiyle "oldukça iyi, sağlam bir şarkı koleksiyonu" keşfetti. Bazıları tamamlanmıştı, bazılarının ise detaylandırılması gerekiyordu.

Fakat Young tamamlanmış "güçlü bir şarkı yığınına" sahip olduğunda, başka bir sorunla karşı karşıya kaldı: Solisti bir kenara, bir grubu bile yoktu.

Johnson AC/DC'ye, vokalist Bon Scott'ın 1980'de alkol zehirlenmesi sonucu ölümünün ardından katılmıştı.


Johson'ın grupla kaydettiği ilk albümü (Scott'a ithaf edildi) Back In Black müzik tarihin en çok satan albümlerinden biri oldu ve dünya çapında 50 milyondan fazla sattı.

Ancak ne var ki Johnson, Rock Or Bust turunun ortasında işitme güçlüğü çekmeye başladı.

Johnson o günleri şu sözlerle anlatıyor:

"Kulaklarım 45-50 dakikadan sonra gidiyordu. Gitarları duyamıyordum. Bir şarkıcı için korkunç bir durum."

Çoğu hayran bu durumu fark etmedi bile. Kas hafızası sayesinde konserleri tamamladığını ifade eden Johnson, sonlara doğru bunun acayip zorlaştığını aktarıyor.

Johson'ın turneden ayrılmasından da öte grup turneyi bitirebilirdi. Ancak Young, turneyi iptal etmenin "pek çok yasal şeyi" içereceğini söylüyor. Ki neredeyse 90 kişiden oluşan bir tur ekibinin işten çıkarılmasından bahsetmeye bile gerek yok.

Ardından, damdan düşercesine Guns N 'Roses'un yıldızı Axl Rose aradı ve görev alabileceğini söyledi.

 'AXL ROSE'A MİNNETTARIZ'

Kalan 23 konserde mikrofonun başına geçen Rose için konuşan Young, "Gerçekten minnettar olduk çünkü en iyi performansını sergiledi ve bu konserleri bitirmemize yardımcı oldu" diyor.



Ancak Rose asla grubun kalıcı bir üyesi olmayacaktı. Ve turne bittiğinde de basçı Cliff Williams, "korkunç baş dönmesinden" muzdarip olduğu gerekçesiyle emekli olma niyetini açıkladı.

Johnson, ekibin diğer üyelerinin haberi olmadan, işitme sorunlarını çözmeye yardımcı olabileceğini söyleyen ses uzmanı Stephen Ambrose ile görüşmüştü. Günümüzde turne sanatçıları tarafından yaygın olarak kullanılan kablosuz kulak içi monitörleri icat eden Ambrose, Johnson'ın kulak zarına daha fazla zarar vermeden performans göstermesine izin verecek yeni bir kulaklık türü icat ettiğini iddia etti. Üç yıllık denemelerin ardından Johnson, teknolojinin kendisine tekrar turneye çıkmasına izin verebileceğini söylüyor. Sahip olduğu teknolojinin açıklanmaması için bir anlaşma imzaladığını aktaran Johnson küçük bir ipucu veriyor: "Bunun protez bir kulak zarı olduğunu söylersem, gerçeğe yakın bir yere varırsınız."Johnson, bu teknolojik yenilik sayesinde gruba dönebilse de onları gerçekten bir araya getiren kişinin Malcolm olduğunu söylüyor:

"Malcolm artık aramızda olmasa da, hayatta çok güçlü bir karakterdi. Ve hâlâ pes etmedi. Spiritüalist falan değiliz, ama o orada."

Grup ilk olarak 2017'de Malcolm'un Avustralya'daki cenazesinde yeniden bir araya geldi. Johnson, "Hepimiz orada otururken konuşulmamış bir bağ vardı, güven vardı. Ve bunun kıvılcım yaratmış olabileceğini düşünüyorum" diyor.

Bu aşamada, hakkındaki uyuşturucu bulundurma ve bir çalışanı ölümle tehdit etmek suçlamalarını kabul etmesinin ardından Rudd, hukuki sorunlarını geride bırakmıştı. Bu, Rudd'un metamfetamin etkisinde olduğu bir döneme denk düşüyor. Ancak Young, davulcunun bugün "iyi durumda olduğunu ve birçok problemini çözdüğünü" söylüyor. .

2015 yılında Rudd ile turneye çıkmayı reddeden grup, onu tekrar aralarına almış oldu. Grup yeniden bir araya geldiğinde, Williams ise emeklilik günlerinden emekli olmaya pek ikna olmadı.

AC/DC, prodüktör Brendan O'Brien ile 2018 yazında Vancouver'da yeniden bir araya geldi.


Johnson, yeniden stüdyoya girme sürecini "Tüm bu çabaların sonunda hiçbir şey çıkmazsa diye yaptıklarımızı gizlice yapmak istedik" diye anlatıyor:

"Ama tabii ki birisi gelip, biz stüdyonun dışındaki yangın merdivenlerinde sigara içerken sinsice fotoğrafımızı çekti. "

MALCOLM OLMADAN İLK ALBÜM

Kaydettikleri üçüncü şarkı, havalı riff'leriyle ve kaburga sallayan davullarıyla geri dönüş single'ları olacak olan "Shot In The Dark"tı.

En önemlisi, Johnson'ın vokalleri tam gaz yola çıkmıştı.

Young hayret ederek, "Başka zamanlarda basmadığı her notayı basıyordu" diyor.

Ancak grup, bunun Malcolm olmadan yaptıkları ilk albüm olduğunun farkındaydı.

Johnson, "Onu her yerde hissettik" diyor:

"Angus, kardeş oldukları için herkesten daha fazla hissetti. Sırf şarkı için Malcolm'den geçer not alabilmek için 'Şarkıyı tamamlamadan önce Malcolm ile kafamda bir konuşma yapıyorum' dedi."

Malcolm'un kayıtlarından bazılarını albüme dahil etmek kolay olabilirdi. Ama Angus bunun ona saygısızlık olacağını düşünüyordu:

"Bunlar onun gerçek gitarı mı olacaktı? Bunu bilinçli olarak yapmamayı seçtim. Malcolm nevi şahsına münhasır bir kişiydi. Kayıtlardan parçalar kesmeye başlamak istemedim.

"Bugünlerde bunu yapacak araçların olduğunu biliyorum, ama Malcolm bence bu durumdan hoşlanmazdı. Sağlam bir yaklaşım olmasını isterdi. Kardeşi olarak, onun kayıtlarından parçalar kullansaydım garip hissederdim."

Şarkı sözleriyle albüm hayranlarının beklediği kelime oyunlarına sahip. Ama mesela "Through the Mists of Time" isimli parçada düşünmek için de bir yer var.


Şarkı için "genç ve aptal olduğumuz mutlu rock and roll zamanlarına bir övgü" olduğunu söyleyen Johnson, şarkıda şöyle diyor: "Karanlık gölgeleri görün / Duvarlarda / Resimleri görün / Bazıları asılı, bazıları düşüyor."

Ve şöyle ekliyor: "Şarkı her çaldığında zihnimde Malcolm'u görüyorum."

'KORONAVİRÜS BİTTİĞİNDE COŞKUMUZ MUHTEŞEM OLACAK'

Stüdyoda şarkıyı kaydetmek de elbette bir şey ama kaydettiğiniz o şarkıyı canlı canlı konserde çalmak apayrı bir şey. AC/DC'nin albüm tamamlandıktan sonra turneye çıkıp çıkamayacağı bir soruydu. Cevabını bu yılın başında Hollanda'da aldılar.

Grup, resmi olarak "Shot In The Dark" şarkısına bir video klip çekmek için oradaydı. Ancak Angus Young'ın başka fikirleri de vardı. Yapılıp yapılamayacağını görmek için tam bir prova hazırlanmasını önerdi. Johnson, kendine özgü Geordie aksanında "Bize bir cankurtaran halatı atıyordu" diyor. Olup biteni Johnson şu sözlerle anlatıyor:

"Grup, 'Sakin sakin mi başlayalım, ne yapalım?' diye sordu. Ben ise 'Hayır Angus. Savaş başlasın istiyorum ... Back In Black'e ne dersiniz?' diye sordum. Çalıp, söyleyebileceğiniz en zor şey... Ve biz bunun üstesinden geldik. Sonra Shook To Thrill'i de kotardık. Sonrasında da 15 gün boyunca hiç durmadık. Benim için çok büyük bir gündü. Her şeyi duyabiliyordum ve sadece 'Aman Tanrım' dedim. Bu bir mucizeydi."

Kısa bir süre sonra koronavirüs salgını patlak verdi ve turneye çıkma hayali kısa süre içerisinde rafa kaldırdı. Grup yine de yola çıkıp çıkamayacaklarından emin değil.

Johnson, "Dürüst olmak gerekirse, biri 'başlıyoruz' dediğinde hissettiğim duyguyu hayal ediyorum. Bunun nasıl olacağını sadece hayal edebiliyorum" diye konuşuyor.

"Umarım formda ve sağlıklı kalabilirim. Umarım insanlar, kendilerini güvende hissederler ve tekrar bir araya gelebilirler. Koronavirüs gittiğinde coşkumuz fantastik olacak. Bu olduğunda orada olmak istiyorum."

BBC Türkçe







Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...