2 Temmuz 2019 Salı

PLAK MECMUASI yeni sayısı çıktı! Vol.3


Plak Mecmuası'nın yeni sayısını tanıtmak için yazmaya başladığımda iki bölüm halinde yaparım demiştim ama gelin görün ki iki yetmedi üç oldu.  Evet... Plak Mecmuası Volume 3

Plak Mecmuası yeni sayısında Serra Yentürk'ün "Deklanşörden LP'ye Mapplethorpe İmzası"  yazısı plak kapakları arasında güzel bir gezinti yapmanızı sağlıyor. 

Caz müziğinin en büyük isimlerinden birini söyleyin dersek bir çok isim sayarsınız ama caz müzikte deneyler yapan hatta müziğin kurallarını bile değiştiren kimdir dersek vereceğiniz cevap, kesinlikle Miles Davis olacaktır. Müzikte devrimciliği ve deneyciliğinin yanında Davis'in plak kapaklarında yer alan kadınlar da dikkat çekicidir. Bu konu sadece benim kafama takılmamış, Kaan Tona da Plak Mecmuası'nda " Kim Bu Kadınlar?" diyerek "Miles Davis Kapaklarındaki Kadınlar"ı yazmış. 

Derginin önceki sayılarında harika AC/DC  yazısıyla gördüğümüz Gökhan Budak, bu sayıda gene beni can damarımdan vurdu diyebilirim. Gökhan, bu sayıda Kate Bush'u yazmış. Bugün çoğu insan bu ismi bilmez ama bu güzel yazıyı okuduktan sonra yana yakıla arayacaksınız. Dinlemeye başladığınızda da o sese tutulacaksınız. Kate Bush'u bilen eski kuşak dinleyici için akla bir pop yıldızı gelir ama ardında müthiş bir rock ve caz birikimi vardır. İşte bu yazıda Gökhan, "Bir Art - Rock Kraliçesi: Kate Bush"u anlatmış. 

45'likler üzerine yapılan seçkilerde ya da gecelerde mutlaka "Ya Seninle Ya Sensiz" çalınır. Şarkıyı okuyan kişinin ismi akla gelmez ama melodisi ve o güçlü yorumu oluşturan ses hafızamıza işlenmiştir. 1978 yılında yapılan bu plak yıllara meydan okuyarak, 40 yıl sonra bile önemini koruyor. Tiyatrocu ve müzisyen Işıl Yücesoy, 1975 yılında yaptığı ilk 45'lik plağıyla müzik dünyasına adım atmıştı ve 2017 yılında yeniden dönüş yaparak "Zamansız" albümünü yapmıştı. İşte böyle güçlü bir sese Plak Mecmuası ilgisiz kalamazdı ve bu sayısında Burak Sümer, sanatçıya ulaşarak harika bir röportaj yapmış. 

Seksenli yılların ülkemizdeki popüler müziğin en güzel şeyi : Erol Evgin, Çiğdem Talu ve Melih Kibar birlikteliğidir. Kibar'ın besteleri, Çiğdem Talu'nun şarkı sözleriyle birleşince Erol Evgin'in unutulmaz plakları ortaya çıkacaktı. Bugüne kadar başka bir örneği görülemeyen bu işbirliği ticari olarak büyük başarıyı getirdiği gibi bunu niteliği yüksek bir anlayışta ve müzikal çıtayı yükseltici özellikleriyle yapmalarıyla da fena halde ayrıcalıklıydı. "Ticari başarı" dedim bir önceki cümlede ama bu üçlünün bir araya gelmesi bu amaçtan kaynaklanmıyordu. Onlar hem dost olarak hem de sanatsal olarak yapmak istediklerini gerçekleştirmek için elele vermişlerdi ve sonuç o başarıyı da getirdi. Hoş onlardan sonra daha hesaplı işbirlikleri yapıldı ama ulaşılmak istenen ticari başarı gerçekleşse de kısa sürdü, müzikal düzey ise hiç bir zaman yakalanamadı. O yüzden Çiğdem Talu'nun sözler, Melih Kibar'ın bestesiyle, Erol Evgin'den dinliyoruz" denilen o harika üçlüyü yıllar geçse de kimse unutamıyor ve özlüyoruz.  Çünkü o güzel üçlü birleşimin gizi samimiyetti. "İşte Öyle Bir Şey", "İçimdeki Çığlık", "Aldım Başımı Gidiyorum" ve daha nicesi o güzel yılların unutulmazları. Plak Mecmuası bu sayısında Çiğdem Talu şarkı sözleri ve o üçlünün güzel çalışmalarının izini sürmüş. Çiğdem Talu'nun kızı Zeynep Talu ve Barbaros, Talu şarkılarını anlatmış.  

Seksenli yıllarda futbolumuzda Yugoslav futbolcular modası vardı. Prekazi, Sekerbegoviç şimdi hatırladıklarım. Ama tabi onlar ülkemizde top koşturmazdan önce, 1970'li yılları Avrupa kupalarını siyah beyaz televizyonumuzda izlerken iki Yugoslav takımı ilgi dünyama girmişti: Partizan ve Kızıl Yıldız. Bunlar sanki o günlerin siyasi duvar yazıları gibiydi ve o sözcükler sakıncalıydı ama TRT'de Avrupa kupaları maçlarında serbest olurdu ve o doksan dakikalık sürede yasaklar ( yani o dönemki yasalarda yer alan 141 ve 142 - özü bir sosyal sınıfın diğer bir  sınıfa tahakkümünü amaçlayan parti kurulması yasağı - biraz daha açarsak sınıf partileri yani komünist parti) kalkardı. O TRT spikeri "Kızıl Yıldız sol açıktan ilerliyor." ya da "Partizan atağa kalktı." gibi yasadışı söylemleri futbol sayesinde söyleyebilirdi. Peki şimdi buraya neden geldim derseniz tabii ki Plak Mecmuası'nın son sayısından dolayı. Dergide Sportif plaklar konu edilmiş ve ilk konuğu da Yugoslavya'nın meşhur futbol takımı Partizan'ın plağı. Hem de sevgili editörümüz Onur'a bizzat Prekazi tarafından imzalanmış haliyle. Partizan taraftarlarının şarkısı Kovaç'ın bestesiyle ve şarkıcı Saşa Aleks'in yorumuyla plağa alınmış. İşte bu plak dergide güzel bir yazı haline gelmiş.  

Plak Mecmuası'nda olanları artık çok kısa devam edeceğim zira klavye de ben de yazmaktan yorulduk. Kadıköy'deki Küçük Plak Dükkanı ile Plakçı Sohbetleri, Dördüncü bölümüyle Beyazperdede Dönen Plaklar, Bugay Akyüz'den John Coltrane Plakları Seçkisiyle ve  Murat Ertel ile yapılan röportaj bu ayki Plak Mecmuası'nda. Oh be en nihayet bitirdim ama siz dergiyi aldığınızda yaz boyu elinizden düşüremeyeceksiniz, çünkü döne döne okunuyor. Bu keyfi kaçırmayın.
Aptulika

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...