Geçtiğimiz Pazar günü rock gitaristi CAHİT KUKUL'un 70. yaşgününü kutladık.
Hardal, Erkin Koray ve Yeraltı Dörtlüsü, Siyah Gölgeler, Meteor gruplarında gitarist olarak yer alan Cahit Kukul, 1966'dan bu yana gitarı, vokali ve besteleriyle unutulmaz çalışmalara imza attı. 70 yaşına adım atan Cahit Kukul yeni bestelerini ve albüm projelerini de duyurdu.
İyiki doğdun Cahit Abi !
Nice yıllara büyük usta!
Bir etkinlik ya da konser olur, çok çok özeldir ve bu izlenimlerimi paylaşmak isterim. Bu paylaşma isteğine ek olarak bir de yılların mesleki hassasiyetine göre bu bir haberdir ve olduktan sonra en çabuk şekilde okuyucuya ulaştırılmalıdır. Eğer bir konserse bu sabahına izlenim yazınızı bitirmeli ertesi günün gazetesinde yer alacak şekilde yayına hazır duruma getirmelisiniz. Doğru olanı budur ama ben hiç bir zaman bunu başaramamışımdır. Bu nedenle gazetede çalışırken de konser izlenim yazısı yazmaktan hep uzak durdum.
ROCK'N ROLL'LA DOLU BİR HAFTA
Bu hafta sonu tamamen rock'n roll ile doluydu. Bir konser izledikten bir gün sonra da Türk Rock tarihinden bir ustamızın adına yapılan bir etkinliğe katıldım. Bunlardan ilki Manowar'ın Küçük Çiftlik Parkı'ndaki "Veda Turnesi konseriydi ki benim için en keyif veren yanı konserin yapıldığı yerdi. Küçük Çiftlik Parkı'nda konser izlemeyi hep sevmişimdir. Hem ulaşımda yürüme keyfiyle gidip gelmek hoştur, eh biraz da doğduğum, büyüdüğüm ilçenin sınırlarında ( Benim kastım Beşiktaş ama galiba Şişli sınırına da biraz geçmiş oluyoruz.) olması benim için önemlidir. Ayrıca hatıralarımızda yeri olan İnönü Stadı'nın yanında olması da ziyadesiyle güzeldir. Konser nasıl geçti derseniz... Manowar'ı bu ikinci izleyişim. Birincisi ilk geldikleri Yedikule konseriydi ki benim için tam anlamıyla hayal kırıklığıydı. Pek çok kişinin hatıralarında o konserin ayrı bir önemi vardır, bilirim. Bu yüzden onları kırmak istemem ama bana göre konser değil, tam anlamıyla bir tiyatro ya da başka bir deyimle şov vardı. Olur mu? Tabi ki olur ama ben pek tercih etmem. Bu seferki izlediğim ikinci Manowar konserinde ise artık, fazla bir beklentim de yoktu ama oraya gittim, eski dostları gördüm. (Konserle ilgili yazıları Geronimo Yalnızkartal ve Cenk Akyol ayrı ayrı hazırlıyorlar. Her iki yazıda ayrı bakış açılarıyla olacak. Biri olumlu, biri de olumsuz yani eleştirel yanıyla olacak. Artık onlardan konseri okursunuz.)
Güzel bir konserin ya da etkinliğin ertesinde hemen yazamama sebebim uyuşukluk ya da tembellikten kaynaklanmıyor. O anları bir gün sonra da yaşatmayı sürdürüyorum. Bu kimi zaman bir günü de aşabiliyor hani. Nasıl anlatmak gerekir ama galiba o anları daha sonrası da yaşamaya devam ediyorum.
TÜRK ROCK TARİHİNİN KİLOMETRE TAŞI
(Tabii benim tarihimin de)
Konserden bir gün sonra yani Pazar günü muhteşem bir buluşma olacaktı. Kadıköy'e geçtim ve saat 13.30'da Eskici Gizli Bahçe'ye gittim. Orada Türk Rock tarihinin kilometre taşlarından Cahit Kukul ile buluşacaktık, çünkü usta 70 yaşına giriyordu. Cahit Kukul denildi mi benim için akan sular durur. 1970'li yılların sonunda TRT'de çıkan bir topluluk aklımı fena halde başımdan alacaktı. Grubun ismi Hardal'dı ve çalan parçaları ise "Zor"du. Parçayı ve o günkü TV görüntüsünü aşağıda bulabilirsiniz.
1982 yılında üniversiteye yeni başladığım zamanlarda, İzzet Öz'ün "Teleskop" programında bu parçayı duyduğumda heyecanım öylesine artmıştı ki anlatamam. Hala o günkü kalp atışlarımı hatırlarım.... Bugün hatta şu an paylaşırken bile aynı kalp atışları devamdır gidiyor. Bu TV görüntüsündeki yelekli ve bıyıklı gitaristi daha sonraları da Erkin Koray konserlerinde görecektim. Bu dev ismin adı Cahit Kukul'du ve sonrasında da tanıştık. 30 yıl önce tanıştık ve o gün bugündür, benim hayranlığımı sağolsun o abi kardeş haline taşıdı.
DEV ÇINARIN GÖLGESİNDE
21 Temmuz 2019, Pazar günü orada 70 yıllık dev çınarın gölgesinde olmak için koşar adım gidiyordum. Eskici'ye vardığımda ilk olarak Sinan Doyan'la karşılaştım. Kilometrelerce yolu aşıp, Ordu'dan gelen Sinan Doyan'la sarıldık, konuştuk. O da benim gibi erken gelmişti. Koyu sohbet esnasında bir baktık ki kapıdan Cahit Abi girdi yanında eşi ve kızı Özlem. Yalansız o 37 yıl önceki kalp atışları bende yeniden nüksetti. Oturduk hemen tasarılarından konuşmaya başladık. Edgar Alan Poe'nın şiiri "Annabel Lee"yi bestelemiş, onu anlattı. Bir süre sonra kalabalıklaşmaya başladık. 25 kişi olmuştuk ve bu bir anlamda rock tarihimizin bir kesitiydi. O sıra farkettim ki biz bir aile imisiz... Cahit Abi de bunu hatırlamamıza ön ayak olan kişi.
Herkes bir aradaydı ve tabi herkes birbiriyle konuşmaya hasret gidermeye başlamıştı. Ben muhabbetlerin tek bir saniyesi bile Cahit Abi'siz olmaması için Murat (Beşer)'a, "Aga sen bir ön ayak ol, moderatör mü ne diyorlar o hesap, Cahit Abi'ye sor muhabbet açılsın." dedim. Murat hemen olaya el koydu. Masalar ip gibi dizildi ve en başa Kızılderili reisi misali Cahit Kukul oturdu.
Orada bulunanların torunlarına değil torunların çocuklarına anlatacağı tarihi buluşma derin bir sohbete de şahit olacaktı.
RAMİ'DE BAŞLAYAN "TANTANA"
Hepinizin ilk rock bar denildiğinde aklınıza Kemancı gelir ama Kemancı’nın temelleri Tantana’da atılmış.
Tantana da ne ? derseniz. 1970'lerin içinde İstanbul'un Rami semtinde kurulmuş bir rock cafe. Orada rock severler bir araya geliyor ve rock plakları çalınıyormuş. Cahit Abi işte o günleri anlatan "Tantana" isimli bir parça da bestelemiş. Onun kayıtlarını sürdürüyormuş.
Eh yeni parça ve kayıt denilince hemen akla geleni Murat dillendirdi tabi ki,
"Cahit Abi, biraz çıkacak olan yeni kayıtlardan bahseder misin?"
"Yeni kayıtlar işte, 'Marduk Geliyor!' dedik. Marduk, bildiğiniz gibi Marduk gezegeninden gelen bir savaşçı. Bu bir savaşçı ama iyilerin savaşçısı. Uzay gemisinin adı da 'Marduk'. Ve binlerce savaşçı geliyor, dünyadaki iyilerle bir olup, kötülerle savaşmak için ve tabi duyarsız insanları uyandırmak için. Böyle bir şarkı, diğer şarkı da Anna Belle. Edgar Allan Poe’nun bir şiiri bildiğiniz gibi. Onu da besteledim. Biraz senfonik oldu, uzunca da bir şiir."
Cahit Abi, bu şarkılar hangi formatlarda çıkacak.
"Önce CD olarak düşünüyorum. Bir de internet ortamında. Daha sonra bütün şarkıları çıkartıp yayınladıktan sonrasında da amaç onları bir best of olarak toplamak."
Bir de Hardal albümü plak olarak basılacakmış.
"Evet tabi, onun anlaşmasını yaptık. Eylül’de satışa çıkacak. Kod müzikten çıkacak. Önce tek albüm yani "Nasıl Ne Zaman” yayınlanacak. Plak kapağı da yeni bir dizaynla çıkacak. Öyle konuşuldu. 1000 tane plak, 500 CD çıkacak. "
Konuşma böyle sürerken aklımıza geleni orada ilk seslendiren, "Peki neden farklı kapak abi?" diye sorarak Cem Arık olacaktı.
Cahit Abi, "Öyle istediler, yapımcı olarak. " dediyse de Cem Arık, "Orijinali olsa daha iyi olmaz mıydı?" diyerek bu kapak değişikliğinden pek hoşlanmadığını belli edecekti.
Tabi hepimiz Hardal'ın yeniden çıkacak plağının orijinal kapaklı olmasını isterdik ama fazla üstelemedik. Biraz düşündüğümde o 40 yıl önce çıkan plağın belli sayıda basılan hali daha tarihi değerde kalır, bu da yeni kapakla "yeniden sürüm" olarak günümüz dinleyicisiyle buluşur. Bence bu da güzel.
Cahit Abi'yi yormayalım diye Murat, "Cahit Abi’ye sorusu olan varsa sorsun. Yoksa serbest bırakalım." dedi ama usta rock gitaristi ağır sağlık problemlerini yeni atlatmasına rağmen, " Tantana’yı anlatıyorduk. Ona devam edelim." diyecekti. Ve tabi sonrasında da
Rami’de 66. Tümen Sineması konserlerine doğru sohbet akıp gidecekti.
Neler yoktu ki o anılarda 1966 yılının lambalı amfilerinden Siyah Gölgeler, Erkin Koray ve Yeraltı Dörtlüsü ve tabii Hardal günlerinden anılar bir bir dökülecekti.
Bu Pazar günü özeldi ve onu güzel hale getiren Cahit Kukul'du. İyi doğdun Cahit Abi.
APTULİKA
O güne özel bir fotoğrafta çektirecektik tabiki. Tam kadro
Soldan sağa
Oturanlar ön sıra: İlker Kavruk, , Cem Arık
arka sıra: Güven Erkin Erkal, CAHİT KUKUL, Sinan Doyan, Nejat Tekdal,
Ayaktakiler: Halim Gima Özlüper, Barış Göker, Sabih Cangil, Serdar Çokuslu, İzi Eli, Gür Akad, Cenk Akyol, Ünal Vanli, Cahit Abi'nin eşi, Cahit Abinin kızı Özlem Kukul, Murat Beşer, Vecdi Yücalan, Aptulika, Burak Sarıkaya, Sabahattin Taşdöğen, Serkan Özgül.
Cahit Abi 70 yaşında da bizi bir araya getirdi. Vecdi'den ödünç alayım ve "Rock'n Roll Böle Bişi".
1 yorum:
Bu toplantı için yola çıkmadan önce Sinan Doyan'la telefonlaşmıştık. Birbirimize yakın sayılır yerlerdeydik. O Ordu, ben Samsun'da... "Galiba yetişemeyeceğim. Selam söyle herkese" dedim. Neyse ki bir gün önce yola çıkıp yarı yolda konaklayınca ortasında yetiştim. Kaçmaması gereken bir konser kadar güzel ve özel bir buluşma oldu. Arada bir yapalım be.
Yorum Gönder