22 Mayıs 2023 Pazartesi

Barış Manço'nun "Nick The Chopper" plağı ülkemizde de çıktığında


1976 yılında Avrupa çıkan ve tümüyle İngilizce olan Barış Manço albümü, bir yıl sonra ülkemizde de yeni bir kapakla çıkmıştı. O günlerde ilkokula giden iki çocuğun bu plağı dinleme öyküsü...



Geçen yazımda ortaokuldayken her öğle tatilinde plakçıya gidip Deep Purple'ın yeni çıkan "Burn" albümünü aralıklarla dinlemeye çalıştığımı anlatmıştım. Tabi bu uzun aralıklarla oluyordu. Plakçıdaki abi beni çay götür getir işlerinde çırak olarak da kullanıyordu. Ve o zevkine göre ya da müşteriye göre plaklar çalıyordu. İşte ben de o Gönül Akkor, Mina, Dalida, Ferdi Tayfur arasında "Abi, şu albümden bir parça çalsana." deyip aralıklarla Deep Purple'ın "Burn" albümünü dinliyordum. Bu her zamanda mümkün olmuyordu ve "Boşver o çok gürültülü, ben sana Kan ve Gül'ü çalayım." diyordu... o zaman plakçı abinin dükkanın önünden geçen bir kıza yazıldığını anlıyordum. Bu arada o plakçı abi benim "gürültülü" müzik zevkime niye tahammül ediyordu diye yıllar sonra çok düşünmüştüm. Benim o zamanlar Hey dergisinde gördüğüm ve hemen ona sorduğum bu uzun saçlı, "gürültülü" müzik yapan grupları benden öğreniyordu. Yani hem öğle tatili çırağı hem de kobaydım. 


Her neyse bu yazıyı yayınlamamdan sonra sevgili dostum Selçuk Özkan beni arayıp, "Abi benim de senin yazıdaki gibi anım var." deyip, anlattı. Bu arada Selçuk Özkan da kim derseniz... Benim tanıdığım ayaklı rock ansiklopedisidir. Sadece onunla kalsa iyi 1970'li yılların Türk Hafif Müziği bilirkişisidir. Bu konuda çok anım vardır onunla ilgili bir ara fırsat olduğunda yazarım. Şimdi Selçuk'un anısına geçelim.

Bizim Selçuk "Paşalı"dır. Hangi paşa bu derseniz; Kocamustafapaşa. Yani İstanbul'un güzide semtlerinden biri olan Kocamustafapaşa semtinde doğup, büyümüş ve yaşamıştır.  Orada Emin Ali Yaşin İlkokulu'nda okuduğu zamanlarda geçiyor öykü. O tarihlerde yani 1977'de Barış Manço'nun "Nick The Chopper" Long Play'i (yapa eski kısaltmasıyla LP) ülkemizde de çıkmış. Evet bu plak bir yıl önce ilk olarak Avrupa'da yayınlanmıştı ve ardından bizde de çıkmıştı. Bütünüyle İngilizce sözlerle olan bu albüm, Manço'nun yurtdışı kariyer hedeflediği bir çalışmaydı. Kayıtları Belçika'da yapılan bu albümün haberlerini Hey dergisinden her hafta takip ederdik. Bizim Selçuk da o haberleri benden daha küçükken takip etmiş ve albüm bizde de çıkınca mahallesindeki plakçıda almış soluğu. 


Şimdi Kocamustafapaşa'da Kadın süs eşyaları satan bir mağazanın olduğu yerde bulunan plakçıya arkadaşı Tunç Aktekin ile giden Selçuk, plakçıdan bu albümü çalmasını istemiş. Plakçı da bu isteği yerine getirmiş. Ertesi gün öğle tatilinde bizim ikili gene o plakçıda soluğu alıyorlar. Bu bir ay boyunca sürüyor. Bizimkiler her gün  öğlen dükkanın önündeki kaldırıma oturuyor ve plakçı onlar istemeden plağı baştan sona çalıyor. Bir ay boyunca sürüyor ve plakçı bugün çalamam demiyor ve baştan sona albümü çalıyor.   

Bunu duyunca hemen Selçuk'a "Yahu bu harika bir anı, o plakçının ismi neydi, dükkanın fotografı var mı?" gibi akla ziyan, nafile sorular sordum.  O da bana haklı olarak kızdı ve "Abi o zaman cep telefonumu vardı, fotografını nerden bulayım. Belge istiyorsan o plakçının önünde hergün plak dinlemeye gittiğim ilkokul arkadaşımın ismi Tunç Aktekin'di ve o da Serdar Ortaç'la sınıf arkadaşıydı." Muhabbeti orada kestim Serdar Oraç'tan konumuz bir anda Asu Maralman'a oradan da Alman Krautrock gruplarına gidebilirdi. 

Selçuk, tam anlamıyla plak tutkumun alevlendiricisi, rock turtkunu güzel bir dostumdur. Onun çok güzel anıları anektodları vardır. Bu güzel anısı beni 1977'ye ve unutamadığım Barış Manço "Nick The Chopper" yıllarına götürdü.

Aptulika

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...