1980'li yılların başı ve hayatımıza taşınabilir, portatif müzik seti girmişti. O plak döneminin devasa kolonlarıyla taşınmaz, bir köşede duran amfi ve pikapları yoktu artık. Şimdi kasetçalar, radyo bir arada amfisi ve hoparlörleri sağ ve sola sabitlenmiş bir bütün halinde bir müzik seti. Yer kaplamaz, istediğin yere taşı ve koy... hele bir de ekolayzeri varsa ortam bir nevi disko atmosferine bürünürdü. Tabi o yıllarda devasa kolonları ve sadece radyo değil, kaset, pikap bir arada büyük, taşınmaz (sabit duran) müzik setleri de vardı ama onlar biraz tuzlu oluyordu tabiki.
İşin özü o zamanlarda hayatımıza ufaktan kaset girmeye başlamıştı bile. Kısa bir süre sonrası da walkmen denilen şeyle müziği dışarda kulaklıkla, kasetten dinleyecektik. Böylece kaset, plağın yerini alıyordu. Ancak plak gene vardı ama pahalı geliyordu oysa kaset daha ekonomikti... bir de silip, üzerine yeni kayıt yapabiliyordun.
O dönemde müzik mağazalarına gene plakçı deniliyordu ama kaset de vitrinleri, tezgahları süslemeye başlamıştı. O 1970'lerin ön ve arka yüze iki parçadan oluşan 45'lik plakları (bugünkü single dediğimiz şeyin plak hali) ülkemizde artık basılmıyordu. T.S.M, Türk Hafif Batı Müziği, Arabesk gibi türlerin , onların da çok satışlı olanlarının LP denilen uzunçalarları basılıyordu. Onun dışında yeni çıkanlar ise hep kaset olmaya başlamıştı. Yabancı Rock gruplarının albümleri de plak yerine kaset olarak çıkıyordu. Mesela o dönem yeni çıkan Iron Maiden albümleri kaset olarak çıkmıştı. Hatta o kasetin üzerinde grubunun isminin "İran Maden" diye yazdığı bile söylenir. Hatta Iron Maiden'in ikili konser albümünü biz o yıllarda tek bölümünü kaset olarak dinleyebilmiştik. Yani bizdeki müzik şirketi kafasına göre kasete sığsın diye diğer plağı yok sayabiliyordu. Hoş haklarını yemeyelim eski rock gruplarının satışı yüksek olanlarının Türk baskısı plakları çıkıyordu ama bunlarda da bir özensizlik hakimdi. Mesela "The Wall" filminin sinemalarımızda gösterimiyle ülkemizde de hatırı sayılır bir ilgi sağlayan Pink Floyd'un "The Wall" albümü yerli baskı plak olarak çıkmıştı ama orijinalinde iki kapaklı olan bu plak, yerli baskıda tek kapağın içine yerleştirilmiş iki plak olarak yayınlanmıştı.
Yabancı gruplar ya kaset olarak basılıyor ya da özensiz plak baskılarıyla karşımıza çıkıyordu. Hoş her grubun yeni çalışmaları da basılmıyordu, bu yüzden yurt dışından birine ısmarlamanız gerekiyordu. O gelen plaklardan yapılan çekme kasetlerle o grubu dinleyebiliyordunuz. Dolayısıyla plak gene esastı ve 90'ların ilk yarısına kadar da önemli olarak kalıp, kasetle kardeş kardeş yaşayacaktı.
İşte 80'lerin ikinci yarısına kadar kaset almaya gitseydiniz de o dükkanlara plakçı derdiniz, çünkü plaktan çekilen kaset kayıtları da alırdınız. Neyse uzatmayayım... 1980'lerde Türk gruplarının görkemli konserleri olsa da yasal kasetleri pek çıkmamıştı. Sanırım ilk olarak Whisky'nin "Babaanne" albümünü yasal kaset olarak piyasada bulduk, sonrasında da Devil grubunun "Atom Devri Kızları" kaseti gelecekti.
1980'lerin son yarısına geldiğimizde ise Gülhane ve Harbiye Açık Hava konserleriyle yeni rock grupları ortaya çıkacaktı. İşte o dönemde kendime bir oyun bulmuştum. Diyelim Kramp konserinde sahneye önce çıkan Kronik grubunu ilk defa görüyorum ve seviyorum. Hemen ertesi gün olur olmaz plakçı dükkanına girip, "Kronik grubunun yeni kaseti sizde var mı?" diye sorardım. Bir başka konserde gördüğüm ve sevdiğim yeni gruplarla bu oyun devam ediyordu. Hatta bu soruyu, "Metafor'un yeni kaseti size geldi mi?" diye sordunuz mu daha etkileyici oluyordu. Bazı plakçılar, "Bizde pek yabancı kaset yok." diyordu ama bazıları da "Haftaya İMÇ'den yeni mal alacağım mutlaka getiririm." diyerek not alıyordu. Aklımız sıra bu oyunla yabancı grup sandıkları bu Türk gruplarını ararken, bir ilgi oluşacak ve İMÇ'deki plak şirketleri bizim Türk rock gruplarına kaset anlaşması yapmak için geleceklerdi. Yani adamlar uyanıp, "Has...r oradan!" diye dükkandan kovana kadar bu oyunu sürdürdük.
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder