19 Mayıs 2023 Cuma

"Mirror in the Sky" ya da YES'in yeri başka.



 Yes'in yeni albümünü bu sabah dinlemeye başladım, o da kafamı vererek değil, işe güce takılarak hatta bir yandan haberleri dinleyerek ve şimdi yedinci parça yani double albümün ikinci bölümünün açılışında yer alan "Unknown Place"in Steve Howe gitarının tınısıyla başlamasıyla yazmaya karar verdim. Elbette bu riskli bir davranıştı, daha sonradan dikkatli dinleyince  albüm hakkında kanılarım değişebilirdi. Ama daha sonra yazmayabilirim, unuturum diye hemen yazmaya karar verdim.

Öncelikle diyeceğim şudur: Öyle çok popüler olmayan ama bilenlerin hiç de azımsanmayacak kadar olduğu progresif rock grupları daha iyi albümler yapabiliyor, işte Yes de bunların en başında geliyor. Mesela Pink Floyd için bu çok zor, çünkü çok tanınıyor ve herkesin beklentisi ayrı ayrı olabiliyor. Bu da grup üzerinde bir baskıya dönüşüyor. (Bunu dedim diye Pink Floyd kötü albümler yapıyor dediğim anlaşılmasın.) İkinci bir konu da progresif rock gruplarının anlatımına sosyal konular girince o da ayrı bir yüke dönüveriyor. Oysa Yes şarkı sözü anlatımında hiç de eksik olmayan derinliğini müzikal alt yapısıyla yıllar içinde bütünlükle koruyor. Her bir elemanının müzikal titizliği bütüne eşit olarak yansıyabiliyor. 

Grup daha geçen yıl davulcusu Alan White'ın ölümüyle bir kan kaybı yaşamıştı. Kısa bir sürede gruba katılan Amerikalı davulcu Jay Schellen, şaşırtıcı bir şekilde oturmuş, öyle ki albümü dinlerken onun bateri tınısı sizi alıp götürebiliyor. 

Yes'in aştığı sadece emektar bir davulcuyu kaybetmenin ardında yerini doldurabilecek elemanı bulmak olmadı, grup  pandemi (Covid 19) döneminde de müzikten uzak kalma durumunu da artıya çevirebildiler. Bu durumu onlar fırsata çevirdiler. İlerlemiş yaşlarına rağmen uzaktan kayıt yapma yoluyla ayrı ayrı mekanlarda müzik yapmayı sürdürdüler. İşte "Mirror To The Sky" bunun en iyi örneği olarak karşımızda. 

Yes'in son albümünün bir başka güzelliği de artık çok fazla önem verilmeyen albüm kapağının değerliliğini koruması. Yes plaklarının alameti farikası olan Roger Dean'ın elinden çıkmış bu kapak gene çok güzel. Şimdi aklıma geçen yıl çıkan Heart grubundan Ann Wilson'un solo albümünde kapağı Roger Dean yapmıştı, bizim Cenk Akyol da isyan ederek, "Yetti ama bu Roger Dean" demişti. Aslında biraz haklılık payı da vardı hani, zira Dean o kadar çok rock grubuna albüm kapağı ve logo yapmıştı ki, say say bitmez. Bu nedenle Cenk'e o zaman biraz hak da vermiştim. Ama bu sefer "Mirror To The Sky" kapağını gördüğümde, işte bu Yes'in plak kapağı dedim. Neredeyse bütün Yes albümlerinin kapağına imza atan (Sanırım ilk albüm hariç) Roger Dean grubun en emektar elemanı diyebilirim. Dean'ın başka gruplara yaptığı işler kimi zaman ısmarlama olabilmiştir ama Yes için yaptıkları başka türlüdür ve yapılan müziğin bir parçası gibidir. Bu kapak bir kez daha gösteriyor ki, grup müziği kaydederken sanki Roger Dean da çizimi oluşturmaya başlamış gibi...sözün özü bu kapağı çıkardığınızda albümün müziği de yok olacak gibi.

Bana katılan olur mu, bilemem ama, progresif rock'ta Yes'in yeri başka gibi. Ne dersiniz.

Aptulika


 

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Talk, 90125, 9012 Live, Tormato, Big Generator, Magnification Roger Dean’ın çizmediği diğer Yes albüm kapakları.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...