“Çağdaş İspanyol Edebiyatı Öykü Seçkisi"
Böyle kitapları her daim sahaflarda bulurum. Hepsinin de yayınlanış tarihi 1980'lerden öncesine aittir. Şimdilerde nedendir bilmem böyle antolojilere pek rastlamıyorum. Oysa 1960'larda bu tip seçkilerle fazlasıyla rastlaşıyormuşuz. 1950'lerde çıkan Macar öykücülerinin antolojisini hala unutamam.
Bu tip kitaplar değişik coğrafyalardaki yazarları (tabiki insanları) tanımamızı sağlıyor. Söz konusu bir de öykü olunca sıkılmadan yapılan bir yolculuk gibi geliyor. Her öykü bitince de mola vermek gibi oluyor. Bu arada ben de bu kitabı bir seyahatte alıp, okumuştum zaten.
“Çağdaş İspanyol Edebiyatı Öykü Seçkisi", 2000 tarihinde çıkmış, yayınlayan da Kültür Bakanlığı. Hayret bir şey, Kültür Bakanlığı böyle işler de yaparmış demekki. Dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay'ı şöyle bir saygıyla selamlayalım hele.
Bu kitabı Prof. Dr. Yıldız Ersoy Canpolat hazırlamış ve de öküleri dilimize çevirmiş. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitiren Canpolat, Madrid Complutence Üniversitesi'nde İspanyol yazını üstünde araştırmalar yapmış. "Théophile Gautier et la Turquie" konulu teziyle edebiyat doktoru olduktan sonra, İspanyol yazınıyla ilgili çalışmalarıyla da doçentliğe ve profesörlüğe yükselmiş. Yıldız Ersoy Canpolat, İspanyol ve Latin Amerika yazınlarından 20'den fazla roman ve üç oyun çevirdi, iki inceleme (Çağdaş İspanyol Romanı ve İç savaş Sonrası İspanyol Romanı) ile İspanyol ve Latin Amerika yazınlarıyla ilgili çok sayıda makale yazdı, iki seçki (İspanyol Edebiyatı Öykü Antolojisi ve Latin Amerika Edebiyatı Öykü Seçkisi) hazırladı. Pío Baroja'dan çevirdiği Bilgi Ağacı ile Yaşar Nabi Nayır Çeviri Ödülü'nü kazanan (1982), İspanya Sivil Liyakat Madalyası (1990) ve Arjantin Liyakat Madalyası (1991) ile ödüllendirilen Yıldız Ersoy Canpolat'ın Luis Martín-Santos'tan çevirdiği Sessizlik Zamanı, YKY'nin Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nden çıkmıştır.
İspanyol öykücüleriyle tanışmak güzel oldu doğrusu. Bazı isimleri de not aldım, artık Türkçeye çevrilen olursa okurum diye. Kitaptan aklıma yer eden birkaç öykü oldu ama birinden bir bölümü de not almışım, onu sizlerle paylaşacağım. Miguel de Unamuno ( 1869 - 1936)'nun yazdığı "Burs" isimli öyküden bir bölüme kulak verelim hele;
"Çocuğu nasıl yediklerini anlatan dostuma onları suçlayarak 'Ya annesi babası ne oldu?' diyecek oldum.
- Hiç, dedi soğukkanlılıkla annesi babası yemeseydi nişanlısı yiyecekti.
- Fakat dedim, şaşırmıştım, hep böyle birbirimizi yemek zorunda mıyız?
- Kuşkusuz, dedi karşımdaki. Siz de biliyorsunuz ya, dünyada yemekten ve yenilmekten başka ne var? Biz başkalarını yiyoruz, başkaları da bizi. Sürekli bir yutma olayı bu.
- Öyle ise yalnız yaşamalı, dedim.
Bunun üzerine şöyle yanıtladı:
- Hiçbir zaman başaramazsınız ki, O zaman da kendi kendinizi yersiniz."
Öykü edebiyat dalları için de en keyifi olanıdır. Kısadır ama kısa olanı yazmak daha bir maharet ister, bir solukta okursunuz ama tadı uzun zaman sürer. Hele böyle bir ülke öykücülerine ait bir antoloji ise biletsiz yapılan bir seyahat gibidir.
Aptulika