Plağın yerini CD’nin
alışından bugüne çeyrek asıra yakın bir zaman geçti. 2014’ün Aralık ayında
İngiliz müzik endüstrisi yıl sonu sebebiyle yaptığı dökümde plak satışlarının
18 yıl içinde en yüksek satışa ulaştığı haberini veriyordu. Böylece Avrupa’da 2014’ün
albüm satışlarında plak, CD satışının üzerine çıkmıştı. Bu hafta da ABD müzik
endüstrisi de plak satışlarında yıl sonu itibarıyla plak satışlarının yüzde
52’lik bir artış yaptığını açıklayacaklardı.
Plaktan kasete yeni albümleri kaydettirip, dinledikten sonra
beğenirsek para biriktirip o albümün plağını aldığımız yıllardı. Elimizden
geldiğince plak topluyor ve bundan da derin bir haz alıyorduk. O zamanlar bir
arkadaşım elimdeki plakları görünce, alaycı bir şekilde, “Hala çıtırtılı plak
mı dinliyorsun, ben eve CD player aldım. İnan bana çalmaya başladığında gözünü
kapadın mı odanın içinde konserde gibi oluyorsun.” diyecekti. Teknolojinin
geldiği noktayı biliyorduk. Eh bir kaç yerde CD denilen bir şeyin çıktığını
okumuştuk ama bu kadar yakınımıza geldiğini bilmiyordum. 80’li yılların sonuydu
bir ara davul bile elektro olmuştu, “davul makinesi” diye bir ad da
takmışlardı. Öyle akla ziyan bir ses çıkıyordu ki, sormayın gitsin. Ne makine
ne elektro ne varsa bildiğimiz bateride vardı. Zaten bu “davul makinesi” denen
moda bitecek güzelim davulcular akustik tınıdaki bildiğimiz baterilerine
kurulacaklardı. Herneyse artık herşey başka bir şey olmuştu. Konserlerde fişi
olmayan mikrofonlar ara sıra kesiliyor olsa da hayatımıza girmişti.
O zamanlar CD göklere çıkartılıyordu. Öyle maharetleri
sunuluyor, methiyeler düzülüyordu ki, güzelim plaklar mahsun mahsun bakar
olmuştu. Neler denilmiyordu CD için… “Plak gibi çıtırtı yapmıyor.”… “kaset gibi
kısa ömürlü değil, sonsuza kadar korunabiliyor”… “En kaliteli ses onda”… daha
neler neler denildi. Bir ara plak gibi atlatmaz bile denildi, CD için. Yalan da
değildi atlatmıyordu ama fena halde takılıyordu. İlk CD çalar’ı aldığımda üç
yıl sonra taktığım CD’den ses gelmiyordu. Bir tamirciye götürdüğümde ise baktı
ve aldığım cevap, “gözü bozulmuş, CD’yi okuyamıyor” olmuştu. Kısacası bela bir şeydi ve ben gene plakları
ve pikabı evde tutmuşum, gene ona dönüp, müziğin keyfini çıkarmıştım.
Sıkıştılmış müzik
O günlerden bugünlere çok uzun zaman geçti artık CD değil,
sıkıştırılmış müzik çakmaktan da ufak şeylere yığmaca doldurulup dinleniyor.
Bunun adına da MP3 denildi. İndir bindir dinliyorsun. Bu sıkıştırılmış haldeki
müziklerin on binlercesini cebinde taşıyorsun ve yer kaplamıyor. Ancak bu
sıkıştırma hadisesinde ölçüyü kaçırırsanız müzik sesi tenekeleşiyor ama kimin
umrunda hayat böyle akıp gidiyor.
Plağın yerini CD’nin alışından bugüne çeyrek asıra yakın bir
zaman geçti. 2014’ün son ayında The Guardian’ın internet sitesinde yayınlanan
bir haberde 18 yıl sonra plak satışlarının arttığı belirtiliyordu. İngiliz
müzik endüstrisi yıl sonu sebebiyle yaptığı dökümde plak satışlarının 18 yıl
içinde en yüksek satışa ulaştığı haberini veriyordu. 2014’ün albüm satışlarında
plak, CD satışının üzerine çıkmıştı.
Plağa rağbetteki artışın ilk belirtileri geçen yıl
farkedilmiş. 2013’te 780 bin satış yapan plak formatı bu yılın Aralık ayının
sonunda 1 milyon 200 bin rakamına ulaşacağı tahmin ediliyormuş.
“Post – dijital
dönem”
İngiliz müzik firması Rough Trade’in yöneticisi Stephan
Godfroy, bu yılın CD satışında inanılmaz düşüşe dikkat çekerken plağa talebin
yüzde 49 artış gösterdiğini belirtiyor. Goldfroy açıklamasında yetişkinler için
plak nostaljik bir etkisiye sahip ve bu yüzden talep edilse de genç
kuşağın dinleme zevki açısından yeni
farkettikleri plağı tercih ettiklerini sözlerine ekliyor. Godfroy basına
yaptığı açıklamayı da şu sözlerle tamamlıyor: “Dijital indirme ve cep
telefonları müziği kolay elde edilebilir ve taşınabilir kılıyor ama plak gibi
kaliteli bir sese sahip olamıyor. Post -Dijital dönem diyebileceğimiz bu yeni
çağda gerçek değer öne çıkacak.”
İngiltere’de yapılan bu araştırma sadece plak satışındaki
rekor yükselişle sınırlı değil. Londra’da sadece plak satışı yapan dükkanlarda
da artış göze çarpmaktaymış.
1996’dan bu yana plağın tekrar yükselişe geçmesinde en büyük
etken ise Pink Floyd’un yeni albümü “Endless River” olmuş. İngiltere’de
çıkışının birinci haftasında 6 bin satış yapan Pink Floyd, bu yılın en çok plak
satışı yapan üç grubundan biri. İkinci sırada Jack White “Lazeretto” albümüyle
yer alıyor. Jack White’ın ABD’deki plak satışı ise çıktığı haftada 40 bin ile
rekora oturuyor. İngiltere’de bu yılın en çok satış yapan plağı ise Artic
Monkey’in son albümü olmuş.
ABD’de de Plak
yükselişte
İki ay öncesinin bu gelişmesinden sonra dün Rolling Stones
dergisinin internet sitesinde yazan bir haberde plağın ABD’deki durumunu “Plak
satışlarında şaşırtıcı yükselme” sözleriyle duyuruyordu.
Geçen yıl ABD’de
müzik mağazalarında plak satışlarında yüzde 52lik bir artışa yükseldiği
açıklandı. Ancak bu gelişmeye rağmen Amerika’daki müzik endüstrisi bu konuda Avrupa
gibi nevesli değil, biraz temkinli yaklaşıyorlar.
Amerika’da da geçen yılın en büyük plak satışı Jack White’ın
“Lazaretto” albümünde görüldü. Albüm 86 bin satışla 2014’ün en yüksek satış
yapan albümü oldu.
Bu yükselişe rağmen ABD müzik sanayi temkinli durarak, “Bu
yükselişin seyrine kapılıp, plağa dönmek duygusal bir yaklaşım olabilir”
düşüncesinde. Zira yükselen satışların bazı müzikalite arayışı yüksek isimlerde
olduğu daha tüketime yönelik, popüler işlerde yükselişin gözlenmediğini
ekliyorlar.
Plak satışlarındaki
artışları sadece çok ilgili bir kesimde gördüklerini söyleyen müzik şirketleri
dinleyicinin internetten müzik yüklemelerinin olduğu bir dönemde plak
satışlarının tüm tüketiciyi kapsamayacağını söylüyorlar. CD satışlarının geçen
yılda yüzde 15 düşerken, dijital formatlarda da yüzde 15.5 düşüş olduğunu ama
buna mukabil olarak Spotify gibi internet dinleme sitelerinde ise yüzde 54’lük
bir yükselişin kaydedildiğini belirtiyorlar
“Plağı kişisel beğeni
seviyeleri yüksek olanlar talep ediyor.” diyen ABD’li yapımcılar, plak
satışındaki artişın tüme çok etki edeceğini sanmadıklarını söylüyorlar.
Bunun yanısıra küçük ölçekli ve bağımsız müzik şirketleri
ise plak satışının artışına gelecekte yatırımcı olarak daha sıcak baktıklarını
ama bunun için kesin bir şey söylemek için de erken olduğunu belirtmeden
edemiyorlar.
Bizdeki durum
Ülkemize baktığımızda da Pink Floyd’un son albümü kısa bir
sürede plak olarak yüksek sayıda alıcı buldu ve stoklar tükendi. Plağın
fiyatının CD’ye oranla hayli yekünlü olması ve talep sahiplerinin hatırı
sayılır bir genç dinleyiciden oluşması düşünülürse bu hiç de azımsanacak bir
gelişme değil.
Yazıya bakıp, teknoloji karşıtlığı türünden bir kanı elde
edilmesin. Teknolojinin gelişmesi insanlık açısından kıvanç verici bir
durumdur. Ancak bunun temelindeki bilimi göz ardı edip, herşeyi küresel
sermeyanenin çıkarına akıtmak insanlığı bilimden ve sanattan uzaklaştırmaya
başlıyor. Bundan nasibini müzikte kaçınılmaz bir şekilde alıyor. İnsanların
gerçek değerlerle buluşacağı bilime, akla ve sanata bir nefes gibi ihtiyaç
duyacakları zaman insanlık adına da güzel gelişmeler başlayacak. Plağın yeniden
yükselişe geçisi biraz da bu özlemin ilk sinyalleri gibi.
APTULİKA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder