19 Ocak 2015 Pazartesi

35 yıl sonra 21. Peron

  
21.Peron’u Maria Rita Epik’le katıldıkları Eurovizyon yarışması ile hatırlarız. Yıl 1979’du ve grup da bu yarışmadan sonra dağılacaktı. Şimdi aradan geçen 35 yıl sonra 21. Peron elemanları tekrar bir araya gelerek, müzik dünyasına geri dönüyor. Bugünlerde çıkan “Tapon” isimli yeni albümlerinde yeni çalışmalarıyla karşımızdalar. Bugünkü buluşma 35 yıl önceki kadar ilgiden yoksun değil tabiki.

Eurovizyon yarışması için  ülkemiz adına giden bütün parçalardan sadece biri benim için hep ayrıcalıklı kalacaktı: Maria Rita Epik ve 21. Peron’un seslendiridiği “Seviyorum” şarkısı. 1979’da ülkemizi temsil etmek için İsrail’deki yarışmaya gidecek olan bu şarkı, o dönemin politik özellikleri nedeniyle Türkiye yarışmadan çekilince Eurovizyon’a katılamamıştı.  
21. Peron, bugün müzik çevrelerinde saygınlığı olan bir grup. Ancak bu saygınlık grubun müzik yaptığı yıllardan kalma değil, dağıldıktan 30 yıl sonra plak meraklısı gençlerin  ve Avrupalı plak  şirketlerinin keşfiyle olacaktı.  

Benim de ilk karşılaşmam herkes gibi Eurovizyon yarışmasıyla olacaktı. Açıkcası Maria Rita Epik’i grubun vokalisti sanıyordum. Oysa ki grup ona eşlik etmek için bulunuyormuş. Benim için Epik’in sesi de heyacan vericiydi ve bu yanlış intibahım da sonraki ilgimi bozmayacaktı. 21. Peron’u daha sonraları  İzzet Öz'ün “Metronom” ve “Sihirli Lamba” isimli televizyon programlarında çıkmalarında da ilgiyle takip edecektim.  Şimdi astronomik rakamlara değer biçilen “Tanışma” long play’ini de çıktığı tarihler olan 70 sonunda almıştım. O dönemde bu plağı evimde görenlerin “Ne bu be” diyerek gülmelerine de çok kez maruz kalmıştım.

Çok sonraları  gelen takdir

21. Peron grubu bugün saygın bir yer edinmiş öncü ve de müzikalitesi yüksek bir grup olarak Türk Rock Tarihi’ni altın sayfalarında yerini alıyor.  Taşların yerli yerine oturması 2003 yılında genç kuşak müzik araştırmacılarından Münir Tireli’nin çabalarıyla oluştu diyebiliriz. “Arkaplan” ismiyle kurulan şirket tarafından 21. Peron’un kayıtları Almanya’da plak haline getirilerek 2003’te piyasaya çıktı. İşte böylece grubun 70’lerin ortasından itibaren yaptığı rock anlayışındaki ilerici boyutu tüm Türkiye şaşkınlıkla görecekti. 21. Peron 1979’da dağılmıştı ama onların o dönemde önemsenmeyen müziği çeyrek asır sonra yeni yapılmış bir çalışmaymış gibi ilerde bir  yerde olduğunu görecektik.

  35 yıl sonra 21. Peron elemanları tekrar bir araya gelerek, müzik dünyasına geri dönüyor. Bugünlerde çıkan “Tapon” isimli yeni albümlerinde yeni çalışmalarıyla karşımızdalar. Bugünkü buluşma 35 yıl önceki kadar ilgiden yoksun değil tabiki.
Onları ilk kez 79 Eurovizyon’un da tanımış olsak da grubun kuruluşu 70’lerin başına dayanıyordu. 1973 yılında Bornova Anadolu Lisesi'nde okuyan 5 genç  bir araya gelerek 21. Peron’u kuracaklardı. Kurmakla da kalmayıp, Anadolu rock ile progresif rock arası bir müzik yapmayı da hedefliyorlardı.

Bu şimdi için anlaşılacak bi durum ama  bundan 40 küsur yıl öncesinin Türkiye’si olduğu düşünülürse hayret verici diyebiliriz. Evet o dönemde Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray var ama onları insanlar daha çok Türk Hafif Batı Müziği içinde biliyorlardı. O dönem Moğollar’ın isim babalığını yaptığı Anadolu Pop,  bu müzisyenler ve gruplar için bir ayrı kategoriyi oluşturacaktı. Ha oradaki “Pop” ibaresi de o günkü genel algıya göre “Rock” ile eşdeğerdi. İşte böylesi bir ortamda dünyada yeni filizlenen Genesis, Pink Floyd, Yes gibi progresif rock gruplarının tarzında bir arayışa giren 21. Peron, üniversite yıllarına doğru da kendi besteleriyle dönemin deneyci Alman  Krautrock gruplarının arayışlarındaki niteliklere uygun öncü çalışmalara imza atacaktı. İzmir’de ufak çaplı konserler de veren grup, 1975 yılında kendi olanaklarıyla iki kanallı bir teybe “Anne”,” Beş”, “18 bin 400 lira”, “F.M.O (Film müziği olabilir)” ve İgor Stravinski'den uyarladıkları "Petruşka” isimli parçalarını kaydedeceklerdi. (Bu kayıtlar 2003 yılında Almanya’da basılan plak’ta yayınlanacaktı.)

12 Eylül Darbesi’nde yokolan albüm kaydı


21. Peron, 1977 yılında yapılan “Denizli Altın Horoz Yarışması”na katılır, juride bulunan  yapımcı, müzisyen Şanar Yurdatapan grupla yakından ilgilenecek ve onlara albüm kaydetmeyi teklif edecekti. Aynı yıl, İstanbul'da ilk albümün kaydı yapılır ama parçalar çok ticari olmadığı için  o sıra long play olarak çıkamaz. İlerde bir zaman değerlendirilmek için beklenir ama bu sefer de 12 Eylül 1980 darbesi olur. Şanar Yurdatapan yurtdışında olduğu için vatandaşlıktan çıkarılır. İşte bu süreçte de 21. Peron’un yapılan albüm kaydı da stüdyoya yapılan baskın ve aramalarda kaybolacaktı.  

21. Peron dönemine göre çok ilerde bir müzik yaptığı için hiç popüler olamadı. 1979’dan sonra da biri hariç hepsi Tıp Fakültesi’ni bitirince müziği bırakıp, doktorluk mesleğinde hayatlarına devam edeceklerdi. Geçen zaman içinde Almanya’da basılan plaklarıyla genç kuşak müzik dinleyicisi ve plak meraklılarının keşfiyle farkedilen grup, Türk Rock Tarihi’ne girecekti. Onlar bir anlamda “erken öten horoz”lardı.

35 yıl sonra

21. Peron’dan Alp Gültekin, Devlet Senfoni Orkestrası’nda çalışarak müziğe devam eden tek  eleman olacaktı. Diğer elemanları doktor alan grup,  besteci arkadaşları Halil Yıldırım’ın kızı Deniz Yıldırım’ı da katarak 21. Peron’u tekrar kuracaklardı. 35 aradan sonra bu yeniden bir araya gelişte de 25’e yakın yeni beste de oluşturmuşlar.

Geçen yıl bir araya gelen 21. Peron, şu günlerde de “Tapon” isimli yeni albümlerini de sunuyorlar. Albüm dördü enstrümantal olmak üzere 10 parçadan oluşuyor. Vokalli parçaları Türkçe sözlü olan çalışmada müzik tarzı 70’lerin rock, progresif ve folk birleşiminden oluşuyor. Rock grup oluşumuna keman ve viyola gibi enstrümanları da eklemeleri müzikal zenginliği daha da arttırıyor. 
Ne diyelim bu buluşma heyecan verici ve biz 21. Peron’a yeniden hosgeldiniz diyoruz.

Aptulika
bluesperisan@gmail.com


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...