25 Ekim 2014 Cumartesi

Pink Floyd veda ediyor


Başlığı görüp, “Hoppala nerden çıktı şimdi bu! Adamlar hani yeni albüm çıkartacaklardı.” demeyin. Yeni albüm tüm heybetli reklamıyla piyasaya verilmeye hazırlanıyor. Bütün bu gelişmeler sürerken dün grubun baki kalan iki elemanı olan David Gilmour ve Nick Mason çıkacak albümlerinin Pink Floyd'un finali olacağını açıkladılar. 



20 yıl önce “Division Bell” albümünü yapan Pink Floyd’un bu kadar yıl aradan sonra yeni bir albüm yapacağını duyurması müzik dünyasında bir şok dalgalanması yapmıştı. Tabi bu şok dalgası etkisinde grubun tekrar bir araya geldiği düşüncesi de ister istemez insanları heyacanlandırmıştı. Ancak grubun kalan iki elemanı olan gitarist David Gilmour ve davulcu Nick Mason, eski elemanları Roger Waters’la biraraya gelemeyeceklerini ima etmişlerdi. Yeni çıkacak albümlerinde ölen keyboardcıları Rick Wright’ın kayitlarının yer alacağını belirterek Pink Floyd’un kadrosunu iyicene deklare edeceklerdi. Kısa bir süre sonra da Roger Waters’tan cevap gelmekte gecikmeyecekti. O da çıkacak albümün kalan iki elemanın albümü olduğunu belirterek, Pink Floyd’un albümü olmadığını üzeri kapalı olarak ima edecekti.

Final albümü
Olaylar bu şekilde sürerken David Gilmour ile Nick Mason, dün yaptıkları açıklamada yeni çıkacak albümün 1994 yılında çıkan “The Division Bell” için yapılan kayıtlarda kullanılmayan bölümlerin olduğunu ve bu materyellerin üzerine yeni bir albüm fikrinin oluştuğunu belirtti. Bu kayıtlarda bugün hayatta olmayan (2008’de kanserden ölen) keyboardcıları Rick Wright’ın da bulunduğunu söyleyen Gilmour, 10 Kasım tarihinde piyasaya çıkması planlanan yeni albüm “Endless River"ı Rick Wright’ın anısını yaşatmak için yaptıklarını vurguladı. Bu albümle Pink Floyd’un son çalışmasını yaparak finali oluşturacağını belirten Gilmour, daha sonrasında çocukları ve solo çalışmalarıyla uğraşacağını söyledi.
Albümün enstrümantal bir çalışma olmasının bir çok yer de Roger Waters’ın eksikliğinden kaynaklandığı konusunda bazı yorumlar da yapılıyordu. Bu yorumlarla da ilgili açıklama yapan David Gilmour,  vokalsiz ve enstrumantal parçaların klasik Floyd tarzında olduğuna dikkat çekerek  "Echoes," “Atom Heart Mother” gibi eski  Pink Floyd yapıtlarını hatırlattı. Gilmour, yeni çıkacak albüme Roger Waters’ı katmayı hiç bir zaman düşünmediklerini söyledikten sonra da şunları ekledi,
“Ne diye herkes , biz yeni bir albüm yaparken bunun onunla ilgili olduğunu düşünür, bilmiyorum. Roger bir rock grubunda olmaktan bıktı. Çünkü o kariyerinde güç odağı olmaya ve tek olmaya, solo çalışmaya alışkın. Onun herhangi bir paylaşıma girmesi, düşünceleri demokratik olarak tartışması mümkün değil. Yine de grubu bıraktığında ben 30’larımdaydım. Şimdi ise 68 yaşındayım. Bir hayatın yarısından uzun bir süre geçti üzerinden. Artık o kadar çok ortak yönümüz yok.”
  Aslına bakılırsa David Gilmour’un sözleri son noktayı koyuyur gibi. Ama gene de bu tartışma sürer mi? Sürer ve yapacak bir şey yok.

Yazının finali
Kim ne derse desin ben yeni çıkacak albümü merakla beklerim. Rick Wright’ın anısına ve onu bir kez daha dinliyor olabilme keyfini yaşarım. Müzik sanayi ne halt ederse etsin.
Bu kadar kelamın finaline gelince: Pink Floyd’u 16 yaşımdan beri dinlerim. Eski albümlerini yeniden dinler keyif alırım. “The Wall” ı artık pek dinlemiyor gibiyim ama eski albümleri günden güne eski heyacanla dinlemeye devam ediyorum. Bunu dedim diye “The Wall” kötü, pis demiyorum. “The Wall” gerçekten bir başarı abidesidir. Roger Waters, Pink Floyd’la harika işlere imza atmış unutulmaz bir müzisyendir. Onu hiç bir zaman Pink Floyd’dan ayıramam. Fakat “The Wall”dan sonra Waters’ın solo yaptığı albümleri de Pink Floyd’dan ayrı bir tat olarak dinler ve keyiflenirim. Roger Waters ile Pink Floyd birleşsin düşünceleri de beni hiç çekmez. Çünkü ortada hem Pink Floyd hem de Roger Waters solo olarak ayrı ayrı dinleme imkanım varken niye bu lüksümü yok edeyim. Pink Floyd’un bu albümle finali yapması da bence çok iyi, çünkü David Gilmour’un solo albümlerini de dinleyebileceğim. Zira 2006 yılında çıkan solo albümü “On an Island” ı çok sevmiştim.
Ve
Herşey zamanında güzeldir. Eski Pink Floyd tekrar olsun ama çook uzun zamanlar geçti. Diyelim bir araya geldi, O görkemli yılların 5bin kişilik salonlardaki tarihi konserlerin olmasına imkan var mı? Hoppala stadyum konseri dedin mi “The Wall” onu da daha geçen yıl Roger Waters’dan izlemedik mi?
Bu yazıyı yazarken “Welcome To The Machine”, “Shine On Crazy”i dinledim. Şimdi de “Echous” koydum pikaba 24 dakika sürüyor. Ben giderim ve bir güzel Pink Floyd dinler, keyfime bakarım.

Haber, final yorum:
Aptülika
1972 Pompei konseri "Echoes" 

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...