Lise yıllarımın unutulmazlarından biri TRT'de yayınlanan İzzet Öz'ün efsanevi televizyon programı Teleskop'tu O programlarda Camel'dan, Yes'e bir çok rock grubu ile tanışma fırsatı buluyorduk. O programlardan birinde ülkemizden bir çalışma da yer almıştı. Gerek sözleri gerekse müziğiyle ülkemizde yapılan örneklere benzemeyen bir çalışmaydı.
"Kaldır kafanı uzaya bak
Yaşama türünü değiştir sonra
Hiç bir şey sandığın gibi değil
Yeni bir yol getir hayatına..."
sözleriyle başlayan bu parça herkes tarafından garipsenmişti. Öyle ki o gece evde misafirler de vardı ve hepsi birden "ne garip şarkılar çıkıyor bu programda" demişlerdi. O dönem yapılan ne alışılmış aşk şarkılarına benziyordu ne de Cem Karaca, Barış Manço ve Erkin Koray'dan alışık olduğumuz rock örneklerine benziyordu. Hatta o sözler insanlara bir uzaylı görmüş gibi garip geliyordu.
Bu şarkı aklıma öyle yerleşmişti ki ardından gelen günlerde de mırıldanacak kadar dimağıma kazınmıştı. Bir kez dinlediğim ve daha sonra bir kez daha dinleme olanağı bulamayacağım bu parçayı yıllar yılları kovalamasına rağmen unutmamıştım. Kim söylüyordu falan o da aklımda kalmamıştı hani.
Sonra 1990'lı yıllara geldik ve "Moğollar Tekrar Kurulsun" kampanyaları başlayacaktı. Ve işte o arada grubun basgitaristi Taner Öngür'ün bir solo albümü de kaset olarak çıkmıştı. Orada bu parçayı tekrar görecektim. İşte benim yıllar önce duyduğum bu parça Taner Öngür'e aitmiş. Bu şarkı vakti zamanında Tank isimli bir grup kurdukları zaman diliminde yapılmış bir parçaymış. O dönem Türkiye'de batılı anlamda rock yapmak için kurulan Tank plak olarak çıkartmak için kayıtlara giriyorlar. Kayıtlar bittikten sonra plak şirketleri yayımlamaya yanaşmıyor. Tabii cevap (bugün de olduğu gibi): "Bu satmaz" ya da " bizim dinleyici için bunlar çok erken" vesaire ve sonuçta yayınlanamıyor. Taner Öngür ve Tank grubunun elemanları da bu bant kayıtlarını alıp, Galata Köprüsü'nün üzerinden Haliç'in sularına atıyorlar. Yani benim bir parçasını duyduğum bu albümü Haliç'in kefalleri tekmili birden dinleyecekti.
İşte 1990'ların başında çıkan Taner Öngür'ün "Alarm" kasetinde o Haliç'in kefallerinin orijinal haliyle dinlediği Tank grubunun çalışmalarını dinleme imkanımız olamayacaktı ama o dönemlerde biriken Taner Öngür bestelerini duyabilecektik. O kasette grupla aynı adı taşıyan bir parça daha vardı ve sözleri şöyle başlıyordu:
"Dünyanın tepesi Himalaya'lar
Yamaçlarında kalmamış bir tek ağaç
Kışın biriken kar suları
Baharda Bengal deltasına saldırıyor
Kardeş Bengaldeş
Sular altında..."
Açıkcası bu parça da "Uzaya Bak" etkisinde gelecekti bir çoğumuza. Hoş dönem çevreciliğin yükseldiği yıllardı ama durum gene de bu şekildeydi hani.
1990'ların başında Moğollar tekrar kuruldu ve grup ikinci döneminde müziğine protest yaklaşımları da katarak bugünlere dek geldi. Bu şarkılar Anadolu Rock'ın güzide örnekleri olduğu gibi, gösteri yürüyüşleri, mitingler, grevlerde de insanların dilinde marşa dönüşecekti.
Moğollar'ın her şarkısı özgüye değerdir ama 2004 yılında yapılan "Çölde Gökyüzü" benim için en ayrıcalıklı olanıdır. Bu parça da Taner Öngür'ü vokalde görürüz ve onun elinden çıkmış olduğunu da ilk dinleyişte fark edecektik. Amerikan'ın Bağdat'ı işgali ve bugüne dek acısını çektiğimiz emperyalist planlarına dikkatleri çeken bu parça o dönemin BarışaRock konserlerinin simgesi olacaktı.
"Çölde Gökyüzü" o güne kadar yapılmış Moğollar çalışmalarından farklı ama bir o kadar da Moğollar'ın her bir elemanının enstruman performansının eşit şekilde üst düzeye çıktığı bir çalışmaydı. Akla her ne kadar Taner Öngür'ün solo çalışması gibi gelse de başka bir kadroyla bu kadar yüceleşeceğini de pek sanmıyorum. Klavyede Serhat Ersöz neredeyse kuyruklu piyano çalıyormuşçasına müzikal kariyerinin ilk yıllarına dönüyor ve caz ile buluşuyordu. Rahmetli Engin Yörükoğlu davulda bagetleriyle kişiliğindeki alicenap halini ortaya çıkarıyordu. Cahit Berkay gitarıyla progresif bir tada bürünüyordu.
Parça protest bir yaklaşımdaydı ama yerel motifleri içermiyordu. Eleştirel anlatımı ve müzikal yapısıyla da kentli hatta dünya insanı bakışındaydı. O dönemin savaş karşıtı ortamında slogansı bir yanı da yoktu. Dolayısıyla alıştığımız şekilde bir protest parça olarak görülemedi belki de. "Çölde Gökyüzü" hakettiği ilgiyi elde etti mi? derseniz, tabiki etmedi. Ama çok iyi biliyorum ki yirmi, otuz yıl sonra birileri keşfedecek. Zaten bizde hep öyle olur( 70'lerin plaklarına artan merakı düşünürseniz...)
O günden bu güne Taner Öngür'ün solo bir çalışma yapmasını hep arzu etmişimdir. Geçen yıl bir baktım ki 2005'te yaptığı "Evde Tek Başına" albümünden sonra bugüne kadar 5 albüm oluşturmuş. Hepsi de plak olarak basılan bu albümlerde sanatçının Surf Rock'tan progresife; blues'tan hard rock'a kadar geniş yelpazeye yayılan kentli rock anlayışını ortaya koymuştu. Belki kırk küsur yıl önceki deneme kefallere nasip olmuşken, şimdilerde 2005'ten sonra bizlere de bazı şeyler nasip olacaktı.
Taner Öngür bugün de Moğollar'ın efsanevi ve de emektar bir elemanı ama yanısıra kendi dünyasını da solo çalışmalarıyla ortaya koyuyor. Üstelik bunları da altmışından sonra ortaya koyuyor. Rock'ta ve tabi sanatta emeklilik olmaz.
Bu arada geçtiğimiz hafta Taner Abi facebook sayfasında "baktım ki herkes tekli yayınlıyor, eee ben niye yapmayayım dedim" demiş, hemen dinlemek için atıldım. "Ah Kedi, Ağlatma Beni" adlı yeni parçasında blues temelleri üzerinde toplumcu bakış açısıyla nefis bir yapıt ortaya çıkartmış.
Ülkemizde özel insanlar vardır ve onlar ufuk açıcı işlerini kimse ilgilenmese de üretirler. Bu hay huyun içinde onları görmeyiz. Hafızsızlık sadece toplumsal konularda değil kültür sanat alanında da mevcut. Anılar denizinde yüzmek güzel ama yeni adalara da ulaşmak gerekir. Taner Öngür bunu yapıyor.
Taner Abi'nin bir sonraki albümünü ya da şarkısını merakla bekliyorum.
Aptulika
2 yorum:
Nefis bir yazi olmus, bircok ipucu barindiran , tesekkurker abi 👍🤟
Bu arada Uzaya Bak Esen Müzikten Çıkmış :)
Gerçekten sözler döneminin çok ötesinde
https://www.youtube.com/watch?v=xQjGMKhGlx0
Yorum Gönder