24 Haziran 2019 Pazartesi

PLAK MECMUASI yeni sayısı çıktı! Vol.1


Plak Mecmuası'nın yeni sayısı Mayıs ayında çıkmıştı. Peki ben niye kalkıp neredeyse bir ay sonra yazıyorum, derseniz bu tembellikte kaynaklanmıyor. Neredeyse her hafta klavyenin başına oturup, bir yazı yazayım desem ertelim. Bunun nedeni ise yazdıklarım derginin doluluğuna yetişemiyor. Her yazdığım yazı eksik kalıyor... Bende bu iş olacak gibi değil, o halde yazıyı bölümlere ayırayım dedim. Buyrun bakalım, ( eski plakların tabiriyle ) Volume 1


Plak Mecmuası yeni sayısını çıkardı. Üç ayda bir çıkan dergi bu ay beşinci sayısıyla bizlerle birlikte. Bu üç aylık periyot çoğu zaman biraz uzun aralıklar alsa da dergi yayın hayatına devam ediyor. Son beş ya da yedi yıldır bir kaç dergide yazdım çizdim, aklımda kalanları şöyle bir sıralarsam: Yumuşak G, Karakarga ve 45'lik.  Aklımda kalan bu dergilerde hiç birinde bir yılı tamamlayamadım. Hepsi beş altı sayı sonra yayın hayatına son verdi. Bu dergiler aylıktı, Plak Mecmuası ise üç aylık, yani bir rekora doğru gidiyorum. Periyot 3 aylık ama bu süreler 5 ya da 6 ay bile aralanabiliyor yani dergi bir yılı değil üçüncü yılına bile erişecek neredeyse. (Bu arada kontrol edeyim diye geçmiş sayılara baktım ama üç ayın ne olduğu yazıyor ama çıktığı yıl yazmıyor. Benim gibi takıntılı olanlar için yıl önemlidir. Derginin editörü Onur'a burdan bir hatırlatma yapayım.)

Plak Mecmuası denilince benim aklıma derhal Onur Bayrakçeken geliyor. Sonuçta biz yazıyor ve çiziyor, işlerimizi gönderiyoruz ama asıl yükü sırtlayan derginin yayın yönetmeni yani editörü oluyor ki bu işi de Onur yükleniyor. Derginin bunca zorluğa rağmen sürebilmesi biraz da onun sayesinde oluyor.

Peki bu sayısında Plak Mecmuası'nda neler ver derseniz şöyle bir bakalım...

Yılların dik duruşu Edip Akbayram dergide Uğur Hakan Hacıoğlu'nun yaptığı bir röportajla yerini almış. 1970'li yıllarda aldığım 45'lik plağı "Garip" ile başlamıştı, ona olan tutkum. Benim gibi kent kökenliler Aşık Mahzuni gibi ustaları kesinlikle Edip Akbayram sayesinde tanımışlardı. Hala unutamadığım Mahzuni klasiği de "Boşu Boşuna"dır ve hala Akbayram yorumuyla zevkle ve de kelimelerin anlamlarını özümseye özümseye dinlerim. Sesiyle yorumuyla çok farklıydı ve röportajı okurken ister istemez o yıllar gözümde canlanıverdi. Ha bu arada röportajda Akbayram'ın plağa okuduğu Aşık Mahzuni eserinin
telifini ödemek için (plak şirketinin aklına bile gelmez tabi ki) çabalamasını okurken bir sanatçının neden büyük sanatçı olduğunu da kavrıyoruz. 

Gene 1970'li yıllarımın anılarında Queen plakları olmazsa olmaz. O plakların arkasında "No Synth" yazardı. Yani o görkemli senfoni katkı maddesi taşımazdı... 1980'lerde ise Queen, "Radio Ga Ga" diyerek "Yes Synth" demesini de sevdik. Bu muhteşem grubun heybeti hala devam ediyor ve bu yıl yapılan filmiyle de kapalı gişe oldu. Peki buna Plak Mecmuası ilgisiz kalır mıydı? İyi ki de kalmamış, zira Emre Metin Bilginer "Derinlemesine" bir yazı kaleme alırken, gene Bilginer'le birlikte Uraz Özşakar, Queen plaklarındaki soloların izini sürmüş. 

Plak Terzisi isimli köşemde bende Dr Skull'ın "Rools 4 Fools" plağının iç kapağındaki çizimlerdeki kişilerin tek tek isimlerini yazdım.103 kişinin yer aldığı bu çizimle ilgili bana "Şu kim", "Bu kim" diye soranlara tavsiyem bir zahmet Plak Mecmuası almaları.

Geçen yıl Marsilya'da yaşayan bir arkadaşım İstanbul'a gelmişti. Onunla rakı sofrası kurup içerken, her daim olduğu gibi müzik de olsun istedik. İşte o anlarda arkadaşım bana bir grup dinletti. "Yahu bunlar kim?" diye sorduğumda da bana "Altın Günü" diye cevap vermişti. Hani o ev kadınlarının börek, çörek yaptığı altın günü bir grup ismi olur muydu? dedim ama olmuştu işte. 1970'li yılların Anadolu Rock örnekleri yani şimdilerin 
" 70'lerin Türk İşi  Saykodelik" diye tanımlanan örneklerini günümüzde yansıtan Hollandalı grup Altın Gün yeni LP'si "Gece" ile dergideki yerini Batıkan Baksı'nın kaleminden yerini almış.

Kendi adıma ve tabi benim kuşağımın üzerinde en büyük emeği geçen kişi hiç kuşku yoktur ki, İzzet Öz'dür. O siyah beyaz, tek kanallı TRT televizyonu döneminde Camel, Omega, Embrio, Jethro Tull, Emerson Lake and Palmer, King Crimson ve daha nice rock gruplarını bizlerle tanıştıran tek kişiydi , İzzet Öz. O muhteşem programları: Teleskop, Sihirli Lamba, Metronom keşke gene olsa demeden edemiyoruz. O programların bugün kayıtları ortada yok ama hafızalarımız ve anılarımızda asla silinemeyecekler. İzzet Öz'ün o programları bugün yok ama iyi ki Plak Mecmuası var ve her sayısında İzzet Öz yazılarıyla bu heyecan devam ediyor. ( Bu arada aklıma geldi... İzzet Öz neden you tube programı yapmıyor. ) Plak Mecmuası'nın bu sayısında İzzet Öz, çok eskilere gidiyor ve Barış Manço'nun izini sürüyor.  

Aptulika

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...