6 Temmuz 2024 Cumartesi

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 228



Falih Rıfkı Atay 
 "Roman"
VarlıkYayınları
 (2. Basım: Kasım 1952)


  Öncelikle bir notu düşeyim ki, bu kitabın ismi "roman" olsa da roman değil bir tür deneme desek daha doğru. Roman yazma çabasında olan bir yazarın uğraşı ile Cumhuriyet'in ilk kuruluş yıllarını sorgulamak amaçlanmış.  Falih Rıfkı Atay, yazdığı eserlerle Kemalizm'in en güçlü savunuculardan biri olarak bakılır ancak genç cumhuriyetin kuruluş yıllarına eleştirel gözle bakabilmiş. Elimde bulunan kitap ilk olarak 1932'de yayınlanmış. Kitabın ikinci baskısı ise yirmi yıl sonra Yaşar Nabi Nayır kitabın yeniden basılması için Atay'a teklifte bulunmuş. Bu öneriyi kabul eden Falih Rıfkı Atay bu kitabın ikinci baskısı için 1951'in Atalık ayında şunları kaleme alacaktı:
"...Doğrusunu ister misiniz, hala aktüel olmasına şaştım ve kitaba değer verdiğimden değil, bugün de söylemek istediklerimi söylediği için basılmasına razı oldum."

Kitabın yeniden basılmasına vesile olan Varlık Yayınları sahibi  Yaşar Nabi ise, 
"...toplum hayatımızdan verdiği öyle canlı tablolar vardır ki, aradan geçen yirmi yıl içinde eskimek şöyle dursun, bütün tazeliğini muhafaza etmektedir." 

Bu eserin tazeliğini 20 yıl sonra da koruması yazarı Falih Rıfkı'yı  açıkcası pek de mutlu etmemiş, zira aynı hatalar sürmüş uyarılar dikkate alınmamış ve her şey cafcaflı bir hamasetle halının altına süpürülmüş. Kitabın çıkışından sonra bugün 92 yıl geçmiş ve bu yapıt bugün için de ( hatta fazlasıyla ) güncelliğini koruyor.


Falih Rıfkı Atay'ın "Roman"ını geçen yıl bir tesadüf sonucu bir sahafta bulmuştum, açıkcası hayatım boyunca da bu kitaptan baskısı olmadığı için haberder bile değildim. Gümüzde bu kitabın baskısı var mı diye bir baktığımda, neyse ki 2020 yılında  Pozitif Yayıncılık tarafından yayınlanmış. https://www.dr.com.tr/kitap/roman/edebiyat/roman/turkiye-roman/urunno=0002015572001  Açıkcası bu kitabın yıllarca hafızalardan silinmiş olması aydınlanma açısından bir kayıp; doksan küsur yıl sonra da güncelliğini koruyor olması da bir ayıp. 

Bu kitabı özellikle kendisine Kemalist ya da Atatürkçü diyenlere ve sosyal demokrat siyaset yapanlara tavsiye ederim. Hatta CHP'nin kapısına bacasına her yerine bu kitabı koyarım, okunsun diye. Yoksa bu kitap önümüzdeki 90 yıl sonra da güncelliğini koruyacak ki, işte bu dayanılır gibi değil. 

Ha bu kitaptan pay alacaklar sadece sosyal demokratlar mı? Aydınlanma devriminden yana olan sosyalist ve komünistler de bu konuda pay sahibidir. 

İsterseniz kitaptan bir iki alıntıya yer vereyim de ne demek istediğimi anlayın. 
" 31 Mart Hakkı'nın Volkan'daki makalelerinden herhangi birini alınız; Şeriat kelimelerini Demokrasi, Allah kelimelerini de Millet olarak değiştiriniz, bugün yazılmış kadar yeni ve zamana uygundur." 

Gerici 31 Mart vakası ve onu fişekleyen Volkan gazetesi'nin genç Cumhuriyetin üzerinde kara bulut gibi durması bundan güzel anlatılabilir mi!

Falih Rıfkı kitabında kimi zaman  skeçler hailinde kurgular da yapmış. İşte onlandan birinde iki kişi kadın hakları üzerine konuşuyor. 

" - Pierre Loti öldü, Madam.

 

 -  Harem ölmedi, Mösyö, selamlık ölmedi... Harem dediğiniz nedir, kafes mi, peçe mi, kaçgöç mü? Türkiye'de kadın, yalnız anaya denir. Kadın ancak çenesi sarktığı, yavruları dizlerini doldurduğu zaman kümeslilikten çıkar. Bir salona erkek girince, kadınlarınızın daha yarısından fazlası ayağa kalkıyor."

Aradan doksan iki yıl geçmiş kelimesi kelimesine aynı durumu yaşamıyor muyuz. Üstelik şimdi fazlamız da var. Ne dersiniz? 

Atay yüzyıl önce , 
"Demokrasi şeriat, demogoji de onun hilesi."
 dediğinde tek partili dönemi yaşıyormuşuz, şimdi değişen bir şey var mı? Ve bir başka yerde, 
"Bize elit olmak için seneler, halka da halk olmak için seneler ister... Renkleri bilmek  nerede resimden anlamak nerede?" 
Bir düşünün hele seneler yetecek mi daha bize. 

Ve son olarak şu tespite yer vereceğim. Siz isterseniz "halk" kelimesini "işçi sınıfı" yaparsanız o zaman bundan sosyalistler de nasibini alır. Buyrun bakalım bir kulak verin hele: 
"Devrimin sopası , derebeyleri kovar. Terbiyesi halkı yapar... Ve de demokrasiyi, yapılmış olan halk yapar! Biz karşımızda güç olan yapılacak bir halk yerine, avutup oyalamak için yapma bir halk görüyoruz." 

Alıntıladığım bölümlere kızabilir ya da destekleyebilirsiniz ama bunlar yüzyıl önce yazılmış ve biz hala aynı yerde dönüp duruyoruz. 



Aptulika



 

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...