Dostoyeski’nin “Beyaz
Geceler”i
Dostoyevski’nin “Beyaz
Geceler” kitabının oldukça eski bir baskısını sahaftan almıştım. Kitap o kadar
eskiydi ki kapağındaki yazılar solmuş, hatta Dostoyekski yazısı bile yitip
gitmişti. Sayfaları açtığımda içinde ilk sahibinin imzası ve bir de 3. 9. 959
diye tarih notu düşülmüştü. 1959 tarihinde Varlık Yayınları’nın cep
kitaplarından çıkan bu kitaba ilk sahibinin elini değdiriş tarihinden bu yana
da 57 yıl geçmiş. Eskiliği belirtmek için “kitabın sararmış sayfaları” demek yetişmez. Kitap artık sararma aşamasını
geçmiş, kahverengiye doğru bir yolculuğa başlamış. Tabi siz bana bakmayın, bu
kitabın yeni, sayfaları bembeyez baskıları da günümüzde mevcut.
Kitabın ismi “Beyaz Geceler”
ve tam tamına 50 sayfa. Dostoyevski romanlarıyla bilinen bir yazar, fakat bu
eser hem kısa hem de öykü gibi. Kimileri bu esere uzun öykü dediği gibi
kimileri de kısa roman tanımını kullanıyor. Her ikisi de olabilir, bir mahsuru
yok. 50 sayfalık bir kitap çok ince olacağı için “Beyaz Geceler”e diğer bir
Dosoyevski eseri olan “Yufka Yürekli” de eklenerek, 96 sayfalık bir kitap
haline getirilmiş. Açıkcası bu gelenek daha sonrada sürmüş ve bugünkü “Beyaz
Geceler” kitapları da “Yufka Yürekli” eklenerek çıkıyor. “Yufka Yürekli için de
uzun öykü ya da kısa roman tanımı kullanılıyor.
Bu iki kısa roman,
Dostoyevski’nin yazarlık sürecinin başlarında oluşmuş. Bu iki eserde aşk
çevresinde ironik, mizahi yaklaşımları da bulabiliyorsunuz. “Beyaz Geceler”
okurken ilk başta bir St. Petersburg atmosferini hissediyorsunuz. Kahramanın
yalnızlığı verilirken işin işine mizahın girdiğini görmek insanı şaşırtıyor.
Özellikle ilk sayfadaki, “Evlerde de tanışıklığım var. Ben geçerken her biri
önüme atılıp bütün pencereleriyle bana bakar gibidir. ‘Merhaba, nasılsınız?..
Ben de iyiyim? Bana Mayıs’ta bir kat ilave edecekler.” diye akıp giden bölümde
kahramanın binalarla insanmışcasına dostluk etmesi gözün önünde canlanıp, sürrealist
bir resim etkisi yapıyor.
“Beyaz Geceler”, dört günde
geçen bir aşk öyküsü. Bu eserin filmi de çok eskilerde İtalyan Yeni Gerçekcilik
akımının ustalarından Luchino Visconti
tarafından çekilmiş. Bu kısa öyküyü
bitirdikten sonra intenete bir bakayım, derken bir de ne göreyim, bu filmin Yu
Tup denilen video sitesinde tam hali var. Hem de bir hayır sahibi İtalyancadan
Türkçeye çevirerek alt yazı da yapmasın mı, yeme de yanında yat yani. Ancak
kafama takılan bir soru vardı hani. Bu eser topu topu 50 sayfadan oluşuyordu.
Yani bunun filmini yaptığında ne kadar uzatırsan uzat en fazla 20 dakika
olurdu, Oysa Visconti'nın filmi tam tamına 1 saat 40 dakikadan oluşuyordu.
Aklınıza şöyle bir sorunun geldiğini de tahmin ediyorum: “Yahu bu adam deli mi?
Niye kitabı okuyor, alsın filmi izlesin.” ya da “Harbiden deli galiba, be adam
kitabı okudun, filmini izlemek neyin nesi, insan sıkılır be”. Açıkcası asıl
yanılan bunu diyenler. Sakın ola ki filmi izleyip, kitabı okumamazlık etmeyin
derim. Hem kitabı hem de filmi inat ötesi bir şekilde tavsiye ediyorum. Bunu
yapanların bana minnettar kalacağını adım gibi biliyorum. Visconti, “Beyaz
Geceler”i cekerken yeni bir yapıt
çıkarmış. Daha fazla tiyo yok okuyun ve seyredin benim şahit olduğuma siz de
şahit olacaksınız.
Gelelim ikinci esere, yani
“Yufka Yürekli”ye. Bu uzun öyküde de ilkinde olduğu gibi humor duygusu yüksek
bölümler var. Benim not aldığım bir bölümü size aktarayım. Öykünün kahramanı
Vasya, sevgilisine şapka almak için bir şapkacı dükkanına girdiğinde geçen bir
diyalogta ilk öyküde binalarda olduğu gibi şapkalar da sürrealist bir şekilde
canlı varlıklar gibi tanımlanıyor. Alın size not ettiğim bölüm, “ Heyecanını
yenemeyerek Vasya küçük şapkayı kavradı. Şapkacık da bu kadar sevimli bir
alıcıya rastladığına sevinerek tüneğinden genç adamın eline adeta kendiliğinden
atılıyormuş gibiydi.”
Bu kitabı hemen bulun ve
keyifli bir hafta sonu geçirin derim. Bunda çok ciddiyim. Bunun için size
aşağıda “Beyaz Geceler” filminin linkini de vereceğim. Ancak bir uyarı yapmak
zorundayım. Filmi izlemeden önce kitabı mutlaka okuyun. Eğer ilk önce filmi
izlerseniz bir anlamı kalmaz. Luchino Visconti bu uyarlama filmi çekerken,
alışılmışın dışında davranmış. Yönetmen kitabı okuyanların tad alacağı bir film
çekmiş. Uyarlamayı bire bir yapmamış. Kitabı okumanızın akabinde seyredince
keyifi daha bir artıyor. Deneyin pişman olmayacaksınız.
APTULİKA
Beyaz Geceler filminin linki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder