1969’un 2 Ekim’inde piyasaya çıkan bir plak, serinleyen mevsimi
bir anda buram buram yaza döndürmüştü. Listelerde anında yükselen ve dahi
ülkemizde de etkisi hemen görülen bu şarkı “Venus”dü. Yunan mitolojisindeki
Afrodit’ten adını alan bir gezegen pikapların vazgeçilmezi olacaktı. Parçayı
yapan Hollanda’lı rock grubu Shocking Blue’yu da derhal rock’tan pop kulvarına
taşıyacaktı. Parçanın yıllar süren etkisi grubun nice güzel parçasını da haksız
yere ezip geçecekti.
Çıkışından kısa bir sure sonra listelere giren bu parça sadece
ABD’de 1 milyonun üzerinde satarken. Tüm dünyada 7.5 milyon plağı eriterek,
rekor satışa ulaşacaktı.
70’li yıllara bu parçanın görkemi otururken, 80’lerde de
dönemin kız grubu Bananamara 1986 yılında tekrar yorumlayacak ve gene her yer
altüst olacaktı. Öyle ki yoğun bir kesim için
“Venus” parçası denilince Bananamara gelir.
“Venus” parçasının etkisi bu denli olsa da Shocking Blue,
Hollanda’dan çıkan grupların ilklerindendi. Müzikleri pop dinleyicisini de
çekebilecek özelliklere sahip olurken, dönemin ilerici rock ögelerini onlarda
bulmamız mümkündü. Müziklerinde beat, saykodelik, blues, folk, rock birleşimini
bulabilirdiniz. Kullandıkları enstrümanlarda kimi zaman sitar gibi doğulu bir
sazı duyabilirdiniz. “Scorpio's
Dance” plağı ilk edindiğim albümüydü ve o kaktüsler arasında verilmiş kapak
pozu hala bakmaya doyamadığım plak kapağıdır. Muhtevasındaki müziği de benim
için hala ayrıcalıklıdır. Ama Shocking Blue’nın en etkileyici yanı Mariska
Veres isimli kadın solistiydi. Mariska’nın vokali ilk duyulduğunda insanı
etkisine alan bir sesti. Siyah saçlarıyla sarı kafalı diğer Shocking Blue
elemanlarından oldukça farklıydı. Sonradan Mariska’nın Macar ve Rus kökenlerden
geldiğini öğrenecektim.
Bahsedeceğim diğer bir grupta Babe Ruth. O da 70’lerin
başında kurulmuş bir İngiliz grubu ve vokali gene bir kadın.
O yıllarda Sergie Leone’nin “İyi, Kötü, Çirkin”, “Bir Avuç
Dolar İçin” filmleri çok meşhur. Holivut menşeli kovboy filmlerinin
alışkanlıklarını bozarcasına kirli sakallı, çirkin, pis pis kahkaha atan
gerçekçi tipler giriyor bu filmlere. Ve tabii Meksikalılar da sahneye çıkıyor.
İşte bu filmlerin gönül çelmesiyle mi nedir bilinmez Babe Ruth da müziğini hep
bu filmlerin platosunda yapıyor gibiydi. Leone’nin filmlerinin müziklerini
yapan Enrico Morricone’nin “Bir Kaç Dolar İçin”inin ana teması Babe Ruth’a bir
kolaj vaziyetinde “Mexican” parçasında oturuken, diğer çalışmalarında da bu
kokuyu hissetmeniz olasıydı. Grubu o dönemde duyan bizim gibi şaşkınlara Babe
Ruth Meksikalı rock grubu gibi gözükürdü ister istemez.
Daha sonraları Whitesnake’in altın devirlerinde göreceğimiz
gitar ustası Bernie Marsden’in de yeraldığı Babe Ruth’un kadın vokalisti de unutulmazlar arasındadır. Janita (Jenny)
Haan adlı bu vokalistin sesinin büyüleyiciliği tanımlanamazlığından gibiydi.
Kimi zaman bir duygu içinde akarken, kimi zamanda ele avuca sığmayan bir
akıcılıktaydı.
Bir dönemin bugün çok akla gelmeyen ama vazgeçilmez iki figürü.
APTÜLİKA
Not; Bu haftaki Blues Perişan radyo programında hem Shocking
Blue hem de Babe Ruth’dan bir parça yer alacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder