Canned Head ve İngiliz Blues’ının
kurucu isimlerinden John Mayall’ın grubu Bluesbreakers’da da çalışmış olan
gitarist, solo kariyerinde de gözdolduran
albümlere ve konserlere imza attı. Usta gitarist ve vokalist geçen yıl
çıkan “Blues For The Modern Daze” albümünden sonra geçtiğimiz ay çıkan yeni
albümüyle bir ustaya saygısını gösteriyor. Yeni çıkan “Luther’s Blues” albümü1997’de yitirdiğimiz siyahi bluescu Luther Allison’a
adanmış.
Blues müziğin modern döneminin açılışı olan Chess Records
yıllarının unutulmaz isimlerinden Howlin Wolf’un grubunda gitaristlik yaparak
efsanevi çalışmalarda damgası olan Luther Allison 60’lı yıllarda başladığı
müzikal kariyeni 90’lara dek
hem gitarı hem de besteleriyle taşımıştır. Allison’un sert (neredeyse
had rock ve heavy’e varan ) gitar tınıları ekolleşirken yanısıra şarkı
sözleriyle de toplumsal hassasiyetleri fena halde öne çıkaracaktı. Kimi zaman
ırk ayrımcılığına karşı siyah bir yumruk olurken, kimi zaman da tüm insanlığın
özgürlük özlemini yüklenecekti. Protest tavrının yanısıra duyguyu yitirmeden ve
bir hayli de mütevazi bir şekilde müzik tarihinde bilenlerinin takdiriyle hakkettiği
yeri bulacaktı. Bu takdiri bilenlerden biri de Walter Trout.
Walter Trout ile Luther Allison’un tanışıklıkları bundan 27
yıl öncesine dayanıyor. İsviçre’de yapılan Montreux Caz Festivali’nde 1986 yılında konser veren Luther Allison ile
tanışan Trout, aynı sahnede birlikte de çalmış. O günden bu yana süren dostluk
Allison’un ölümünden 15 yıl sonra böylesi bir saygı albümünün ortaya çıkmasana
vesile olmuş. “Luther’s Blues”albümü’nde
bütün parçalar Luther Allison’a aitken
sadece bir parça Walter Trout’un. İsmi “ When Luther Played The Blues” olan bu
parça da Trout’un dostuna saygısının ve özleminin finale oturması gibi.
Çeyrek asrı aşan bu dostluğa rağmen Walter Trout ile Luther
Allison’un stilleri birbirinden farklıdır.
Allison’un gitarının sertliğine rağmen vokali yer yer soul’a da kayar.
Ama onları birleştiren bir anlamda hayata bakışları olsa gerek zira Trout’un da
sözleri dünyayı sorgulan ve eleştiri oklarını sakınmayan bir yapıdadır. Böyle
olunca da Trout bir ustaya ve dosta saygı yaparken taklit etme ya da
kopyalamaktan uzak durararken kendi soundunda durarak Allison’un kelimelerini
ve müzikal yaratıcılığını ele alarak harika bir birleşim sunmuş. Saygı albümünün
diğer bir güzelliği ise geniş bir dinleyici tarafından yeterince bilinmeyen
Luther Allison’un üzerine merak dolu ilginin
artacak olması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder