Bu tabi benim
bakış açımdan çıkan sonuç. Ama müzikal olarak da rock ve türevlerinde rock’n
roll ve blues ağırlığının gittikçe azaldığı hatta yokolduğu dönem olarak
görürüm, 94 ve sonrasını.
İşte dediğim bu süreçte (1994'e kadar olan) çıkan hard'n heavy rock gruplarından Cinderella benim için ayrıcalıklıydı. Tom
Keifer’ın emektarlığında gene de sessiz sedasız bir şeyler yapsalar da 1994’den
sonra eskisi kadar ilgiye mazhar olamadılar.
Cinderella dışında bir grup daha vardı ki onlar da aynı kaderi
yaşamışlardı. Bu grubun ismi Quireboys’du ve iki albümle ortaya koydukları başarı , yaratıcılık ve
üretkenlik ne acıdır ki 1993’e kadar sürecekti.
Hep bu Quireboys’u yazmak, dinletmek isterdim. Radyoda kimi
zaman aralarda çaldım ama yazma konusunda bir vesile bulamadım. Hani belki
“neydi o günler” soslu nostaljik bir yazı yazabilirdim, ama istemedim. Böyle bir yazıdan sonra “o konser nasıldı ,
nasıl kafa sallamıştık” ya da “Guns konseri woaw” nidalı geri dönüşler olacak ve Quireboys’un müziği gene güme gidecekti.
Müzik için radyo yazıdan fotograftan, (içim elvermese de) çizgisel aktarımdan daha
güzel. Öncelikle kulağa direkt hitap ediyor ve
müzik ilgisi esas oluyor. Bu nedenle Quireboys’u radyoda çalmak ve
anlatmak istedim. Sadece bir vesile bulmalıydım. Radyoda program yaptığım 5 yıl
içinde bir vesile bulamadım. Ancak 2 hafta evvel bu vesilenin ayağıma geldiğini
gördüm. Zira grup 2002’de tekrar toplanmış ve kaçırdığım bir kaç albüm yapmıştı. En önemlisi de Haziran ayının sonunda da yeni albümü “Beautiful Curse”
çıkmıştı. Artık duramazdım Blues Perişan radyo programında Quireboys
çalabilecektim.
Yıllar içinde (dile kolay 19 yıl yahu) grubun kadrosu
değişmiş ama o “Spike” lakaplı vokali
Jonathan Gray hala grupta duruyor. Geçen
bunca yıla rağmen o Rod Stewart vari sesi de duruyor. Aslında Rod Stewart
dediğimize bakmayın adaya hakim olan Bon Scott, Alexis Korner ve daha nicesini sayabileceğimiz British
Blues kökenli ses. Kalan güzelliklerden
biri de Quireboys’un ilk albümlerinde duyup, deliye döndüğüm piyano, org
tınısı. Bu öyle bir etkiyle geliyordu ki
insana, sanki salaş bir barda kırık , dökük bir piyanodan içinize işleyen bir
samimiyet gibi. Hoş o ilk yıllardaki klavyecisi Chris Johnstone bugün yok ama onun
tınısı korunmuş gibi. Bugünkü kadroda onun yerinde gördüğümüz Heith Weir de
onun yokluğunu hissettirmiyor. Eskilerden
gitarist Guy Griffin de kadroda. O da 70’lerin adadan gelen güzel rüzgarını
bizlere taşıyor. Yani emin ellerdeyiz.
Bu perşembe gecesi yayınlanacak olan Blues Perişan radyo
programında Quireboys’un yeni çıkan albümü “Beautiful Curse”dan
seçtiklerimi çalarken, o kayıp güzelliklere gideceğiz.
BEATLES’In AL DI
MEOLA’CASI
Programda sadece Quireboys olmayacak. Dünyaca ünlü guitarist
Al Di Meola’nın son albümünden de seçmeler yeralacak. Caz gitarını flamenko,
Latin müziğiyle buluşturan fusion gitaristi Al Di Meola, son albümünde Beatles şarkılarını
yorumlamış.
Bu yılın bahar aylarında çıkan “All Your Life” albümünde da 14 Beatles klasiği Al Di Meola
düzenlemeleriyle sunulmuş.
Sanatçı bundan önceki 2011 tarihli albümü “Pursuit of Radical
Rhapsody” de de “Stawberry Fields” isimli Beatles parçasını
yorumlamıştı. Ama bu seferki hem daha akustik hem de flamenko ve Latin kokulu.
APTÜLİKA
Blues Perişan her Perşembe saat 22:00’den 00:00’ye Rock FM
94.5’te
Internetten canlı dinlemek için: www.rockfm.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder