24 Mart 2024 Pazar

Caz Davulunda Kadın Dokunuşu



İnsan önyargılarını ne ederse etsin bırakamıyor, artık hangi bilinçaltına sızdırıldıysa. Bu yaşa geldim hala kadın baterist görünce şaşırıyorum. O bilinçaltımıza çocukluktan kazınan akla ziyan, "kızını kendi başına bırakırsan ya davulcuya varır ya da zurnacıya" salaklığının etkisinden midir nedir, bu şaşkınlığın sebebi bilemiyorum. Tabi gene de "vay be kadın davul çalıyor ha" gibisinden bir ucubelik değil benimkisi ama kadın davulcu gördüm mü, şaşkınlığım büyük bir hayranlıktan kaynaklanıyor. Özellikle erkek davulcuların maharet gösterisi yapmak istemelerine karşın kadınlar daha müzikal ve estetik yaklaşımları öne çıkarıyorlar. 

İsveçli davulcu Cornelia Nilsson'un solo albümü "Where Do You Go?"yu dinlerken bu şaşkınlığa yeniden düştüm. Albümü ilk dinlediğim bir hafta boyunca çok sevdim ama Nilsson'u piyanist sanacaktım. Albüm kapağında öyle narin duran bir kızı elbetteki piyanoya  yakıştıracaktım. Bu yanılgım sadece narinliğinden değil piyanisti çok sevmemden de kaynaklanıyordu. Dinlemeye doyamadığım bu albümle ilgili yazıları takip etmeye başladığımda da Cornelia Nilsson'un piyanist değil, baterist olduğunu öğrenecektim. İşte bu beni şaşırtmadı... zira albümde ilk ilgimi çeken piyanist ise de ikinci ilgi odağım bateristti. Öyle temiz ve uyumlu bir ritme sahipti ki kulak vermemek imkansız gibiydi. 

Bu çalışma Cornelia Nilsson'un ilk solo albümü ama yanılgıma sebep olan şeylerden biri de uzun bir müzikal geçmişe sahip bir baterist gibi usta işi baget kullanmasıydı. Her ne kadar ilk solo albümünü yeni çıkartsa da Nilsson'un kariyeri 20'li yaşlarının başında usta isimlerle çalışarak başlamış. Genç baterist, Gilbert Holmström, Ben Besiakov ve Anders 'AC' Christensen gibi müzisyenlerle  çalışarak yeteneği ile İskandinav caz'ında kendine yer edinmiş.  Kısa sürede   Tim Hagans, Kenny Barron ve Ron Carter gibi Amerikan caz ustalarının  dikkatini çekmiş.  Bu büyük ustalarla ilk çalışma fırsatını da Cornelia Nilsson şöyle anlatıyor:   

"26 yaşımdayken Kenny Barron'la çalma fırsatım oldu. Beni aradı ve Madrid'de vereceği konserde benim de yer almamı istedi.  Onun müzikal enerjisi beni müziğin derinliğine alıverdi.  Dev bir dalga içinde gibiydim, hiç böyle bir şey yaşamamıştım."

Kenny Barron ile başlayan bu süreçten 6 yıl sonra şimdi de ilk solo albümü "Where Do You Go?" ile karşımızda,  Nilsson.  Şubat ayında çıkan bu albümde  1997'den bu yana Avrupa caz sahnesinin temel taşlarından biri olan basçı Daniel Franck, Amerikalı piyanist Aaron Parks ve Macar tenor saksafoncu Gabor Bolla kendisine eşlik etmiş. 

Davulcuların solo albümleriyle karşılaştığımda, yalan yok, biraz tedirginlik duyarım. Çünkü ne kadar dikkat edilse de davulun önde olduğunu göstermek için olur olmaz maharet gösterilerine girilir. Böyle olunca da müzik ikinci planda kalabilir. Cornelia Nilsson'un albümünde davul hep var, hatta maharet gösterisine de girilebiliyor ama bu bizi rahatsız etmiyor. Bunun nedeni ise, Nilsson ister solo da ister eşlikçilikte kendi çalma durumunu kimi zaman piyano kimi zamanda basın ne yapacağını hissederek ayarlıyor. Böyle olunca da her durumda bir armoni yakalanıyor. Bu armoni dosdoğru bir bütünlükte olmuyor, karşıtlıkların da bir araya gelmesiyle de oluşuyor. Nilsson'un fırça baget kullanımını çok değerli buluyorum, özellikle müziğe kattığı fon açısından çok önemli bir iş görüyor. 

"Where Do You Go?" albümü sayesinde Cornelia Nilsson gibi bir davulcuyla tanışmak güzel oldu. Bu sayede davulun hem eşlikçi hem solo hem de oyun kurucu yönünü görebilmek de ayrıca önemli güzelliklerden biri olsa gerek. 

Aptulika





 



 

22 Mart 2024 Cuma

Mark Knopfler, 60 Gitar Ustasıyla Yaptığı 'Going Home' Videosunu Yayınladı.



  Mark Knopfler, 60 gitaristle yaptığı  'Going Home'un resmi videosunu yayınladı. 

Geçtiğimiz Cuma (15 Mart) yayınlanan, Mark Knopfler'in 1983 tarihli enstrümantal parçası 'Going Home (Local Hero)'nın çok özel yeni versiyonu, rock dünyasından ve ötesinden 60'ın üzerinde müzik efsanesini bir araya getiriyordu.

Knopfler, Teenage Cancer Trust ve onun Amerikan eşdeğeri Teen Cancer America'nın gelirlerini artırmak için parçayı yapımcı Guy Fletcher ile titizlikle bir araya getirdi.

60 gitaristin yer aldığı bu parça harika bir yorumdu ama  tam olarak kimin  ne zaman çaldığı belli olamıyordu. Şimdi yapılan bu videoda çalanların isimleri bölümü geldiğinde yazılarak biz meraktan kurtardı neyseki. 

Vakit kaybetmeden hemen izleyelim ve takip edelim derim. 



Pearl Jam yeni albüme doğru PUNK koşuyor!



Pearl Jam bugün yeni single'ı "Running'i yayınladı. Grubun yeni albümü "Dark Matter" , 19 Nisan 2024'te Monkeywrench Records / Republic Records aracılığıyla yayınlanacak. 

Pearl Jam önceki hafta ilk single olarak albümle aynı ismi taşıyan parçayı seçmişti. İkinci single olan "Running" i de bugün çıkardı. Parça gitarların siren gibi estiği, davulun çekiç gibi çaktığı punk bir şarkıyla geliyor. Solist Eddie Vedder'in "Tünelde kayboldum ve tünel huniye dönüşüyor / Burası kanalizasyon gibi / 'Çünkü kahrolası suyu açık bıraktık." sözleriyle harikalaşan punk parça  yeni albüme merakı da daha arttırıyor doğrusu. 

 



Okan Ersan'da yeni Tekli: "Dillarga - Ma"



Kıbrıslı gitarist Okan Ersan'ın "Dillirga - Ma" isimli single çalışması bugün yayınlandı. 

Caz fusion tarzında ve Kıbrıs halk müziğinden de izler taşıyan bu çalışmaya geçmeden önce Okan Ersan'ı şöyle bir tanıyalım derim... Zira bir çoğunuz bu ismi daha yeni duymuş olabilirsiniz ama dünya caz sahnesinde yoğun bir çalışma ve uzun bir müzikal serüven yatmakta. 



Lefkoşa'da 1972 yılında doğan Okan Ersan, küçük yaşlarda piyano  ile müziğe başlamış. 15 yaşına geldiğinde de hayatına gitar girivermiş ve böylece uzun yıllar sürecek  olan Rock-Blues tarzında
çalışmaları başlamış. 
  

Dünya Müzik Sahnesinde

2003 yılında İngiltere Birmingham'da "Guitarist Magazine” in yaptığı yarışmada en iyi 5 gitaristinden biri arasında yer alarak ilk başarılı çıkışını yapan gitarist, 2004'de  ilk albümü olan "To Whom it MayConcern” i  yayınladı. Aynı yıl  Billy Paul ve Jr.John Lee
Hooker ile   Kansas City Blues-Jazz Festivalinde çıkan Okan  Ersan  adını ilk kez uluslararası festivallere taşımış oldu.
 

2006yılına geldiğimizde ise Istanbul Superband ile Avrupanın en önemli festivallerinden biri kabul edilen Leverkusener Jazztage'de Al di Meola  ile birlikte çaldı. Bir yıl sonra aynı festivalde  Robben Ford ve Snovy White gibi usta gitaristlerle birlikte yer aldı.  

2008’de Avrupanın ünlü Jazz-Metal grubu Panzerballet ile Almanya’da kayıtlara girdi ve albüm yaptı. Dünyaca ünlü müzisyenlerin yer aldığı bir çok festivale konuk olan Okan Ersan, 2014’de ikinci  albümü olan "A Reborn Journey” yi İstanbul Superband ile kayıt etti. Bu albümde doğu-batı sentezini fusion tarzında dinleyiciler ile buluşturdu.

 
Resim - Müzik ve Bilim -  Müzik Buluşmaları 

2019’da Sümer tabletlerinden esinlenerek araştırmalarda bulunan Ersan, “Nibiru” albümünü kayıt etti ve dinleyicisi ile buluşturdu. Yine aynı çalışma içerisinde "Wow Signal” dan yola çıkan sanatçı uzay, uzay-zaman, kütle-çekim gibi konuları da ele
alarak eserler yazdı. Yazdığı eserler ve albüm Avusturya da UNESCO tarafından bilim günlerinde kullanıldı ve halen kullanılmaktadır.

Birçok sanatsal aktiviteye ve çalışmaya imza atan Ersan, 2021’de Resim Sanatçısı Ümit İnatçı’nın Armonia Mundi adıyla açtığı sergide eserlerindeki renk ve soyut imge katmanlarına müzikal yorum kazandırarak resim-müzik ilişkisini vurgulayan deneysel müzikler yazmıştır.

Dolu Dolu Müzikal Yaşam
 
 Yaşamını Kıbrıs’ın başkenti Lefkoşa’da sürdüren Okan Ersan, müziği ile dünyaya ulaşan bir gitarist. Yukarda yer alan müzik geçmişini bir hayli budamak zorunda kaldım. Genç yaşına rağmen Okan Ersan, hiç yoksa 4 yazı oluşturacak denli müzikal başarılara imza atmış biri. 

Okan Ersan'ı bundan 10 yıl önce çalıştığım Cumhuriyet gazetesinde  yazmıştım. Aşağıda o yazının kısa bir özeti sayılacak bir yazıya da Blues Perişan blog'da yer vermiştim. 


Tabi bu yazıya eşlik eden bir çizimini de yapmıştım. Aşağıda 2014 tarihli çizimimi görmektesiniz. 



Kıbrıs Halk Müziğinden Caz Fusion'a: 
"Dillirga - Ma"

Aradan nereden baksanız on yıl geçmiş ve Okan Ersan ile yeni çıkan "Dillirga-Ma" isimli yeni single'ı ile tekrar buluştuk.  Şimdilerde single ya da tekli dediğimiz şey moda ama böyle böyle yeni albüm için güç biriktiriliyor. Dijital müzik dinleme boyutlarında Okan Ersan albümlerini ve teklilerini takip ederseniz, düzeyli bir müzikal boyutla yüz yüze geleceksiniz.  

 Okan Ersan'ın bugün çıkan teklisi "Dillirga - Ma" caz rock füzyonlarının güzel bir buluşması olmanın yanında Kıbrıs folkuna ait izleri de bizlere sunuyor.  “Dillirga” adlı anonim ezgiden yola çıkarak bestelenen bu enstrümantal parçayı Okan Ersan su sözlerle anlatıyor:  

"Dillirga’nın bilinen geleneksel ezgi karakterinin ritmik ve melodik yapısını –dekonstrüktif (yapıbozumcu) bir müdahaleyle– yeniden kurguladım. Çağdaş müziğin çoğulcu, eklektik ve deneysel anlayışıyla bir düzenleme yapmaya çalıştım. Bunu kültürel bir imgeye dönüşen Dillirga ezgisine yenilikçi bir “gönderme” olarak da düşünebilirsiniz. 

Jazz-Fusion tarzında olan çalışmamda armoni eşlikleri, tonal ve  modal bir yapıda temel alınmış ama yer yer paralel armoni yaklaşımları ile desteklenmiştir. Ritmik yapıda ise 4/4 ve 7/8 tempo aralıkları –gerektiğinde birlikte kullanılarak– poliritmik, geçişken bir zamanlamayla kurgulanmıştır.

 Sanatta belirgin estetik eğilimlerin yanında deneysel yaklaşımları da seven birisi olarak, duygu ve matematik ya da sezgi ve bilinç arasındaki ilişkiyi olabildiğince geçişken ama beklenmedik sürprizlerle duyurmayı seviyorum."

 

Bu çalışmada Okan Ersan'a Tenor Saksafonda Engin Recepoğulları, Piyano, Rhodes ve Synth-Pad’lerde Çağrı Sertel, Bas Gitarda Eylem Pelit ve Davulda Volkan Öktem eşlik etmiş.     

Çalışmanın prodüksiyonunu da müzik dünyasının yakından tanıdığı efsane davulcu ve ses mühendisi Dave Weckl yapmış.  

  

Bulmasını Bilene

22 Mart 2024, Cuma yani bugün çıkan "Dillirga - Ma" caz fusion ve caz rock alanında önemli bir  soluk olmuş diyebilirim. 6 dakika süren bu yapıtta müzisyenlerin soloları müzikal bütünlüğü bozmadan akıcı bir şekilde sürüyor. 

1970'lerdeki bu caz - rock, fusion devriminin yansımalarını hala gördüğümde umudum daha da artıyor. Hepsinden önemlisi bu müziği yapanların deneyci bakışları ve müzikal hassasiyetleri günümüzde her daim ihtiyacımız olan şey... Bu "popüler" (bu tanımın müzikal tarz olarak pop olmadığını özellikle belirtmeliyim) bombardımandan kafamızı bir kaldırabilirsek, aslında bu dünyada güzel şeyler de var.... Bulmasını bilene diyelim artık. 

Aptulika






21 Mart 2024 Perşembe

Meral Akman Yazısı: HEYKELİ DİKİLESİCELER



Bizim gibi ülkelerde, hele günümüzde heykel olmak kolay değil. Herkesin söyleyecek bir şeyi vardır bu konuda, kimi “içine tükürür”, kimi yerini beğenmez, kimi yapanı, kimi yaptıranı eleştirir. Ha, ülkemizde yerlere göklere koyamadığımız leblebi, fincan, tespih, köfte, bazlama heykelleri de yok değil. 

Özgürlük Heykeli, Kurtarıcı İsa heykeli, Davut heykeli acaba günümüzde yapılmış olsalar Twitter’da nasıl tepkiler alırlardı? Bu sorunun cevabını işin ustası Aptulika’ya ve onun Görme Biçimlerine bırakıyorum. 

Tam da voleybolcu güzel kızımızın bir heykeli dikilmiş ve üzerinde bol bol konuşulmuşken, Aptulika’dan müstakbel Lemmy heykeli ile ilgili bir haber geldi. Bana da rock camiasının heykelleri üzerine yazmak düştü. Hemen başlayalım...


Heykel Rekortmeni Freddie Mercury


 1 - Freddie Mercury - Montro 

Freddie Mercury belki de en çok heykeli/büstü dikilen rock yıldızlarından biri. Bunlardan en önemlisi Montrö’de bulunan heykel. Queen ile birlikte çok sayıda albüm kaydını gerçekleştirdikleri bu şehirde Freddie Mercury için Cenevre Gölüne bakan 3 metrelik bir bronz heykel var.



 2 - Freddie Mercury  - Kore 

İlginç Freddie Mercury heykellerinden biri de 2022 yılında Güney Kore’de halka açıldı, Güney Korali Queen hayranı olan bir iş adamı tarafından finanse edilen heykel Jeju Adası’nda bulunuyor.




 3 - Freddie Mercury - Almanya 

Bir başka heykel de Almanya Münih’deki Olimpiyat Parkında yer alıyor.




 4 - Freddie Mercury - Liverpool 

Liverpool’da dev bir Freddie Mercury heykeli var.




 5 - Freddie Mercury - Londra 

Bu yazıda yer alacak son Freddie Mercury heykel orijinal yerinde değil, “We Will Rock You” müzikalinin devam ettiği 2002 – 2014 yılları arasında Londra’nın Dominion tiyatronun önünde bulunan altın renkli dev heykel, müzikal bittikten sonra bir süre Roger Taylor’ın bahçesine yerleşmiş. Heykel geçtiğimiz yıl Brian May’in de destekleriyle yeni yerinde arzı endam etmeye başladı.




İçimizdeki İrlandalı



1 - Phill Lynott - Dublin

Phil Lynott içimizdeki İrlandalılardan biri Phil Lynott’un bir heykeli doğup büyüdüğü Dublin’de sergileniyor.




2 - Phill Lynott - West Bromwich 

Diğer heykeli ise 2021 yılında, doğduğu yer olan West Bromwich'te açıldı. Sanatçının büstü, 1,80 yüksekliğinde ve üzerinde 'Phil Lynott' yazan büyük bir metal kaide üzerinde bulunuyor.




Bir Başka Güzel İrlandalı


1 - Rory Gallagher - Ballyshannon 

 Bir başka güzel İrlandalı Rory Gallagher’ın bir heykeli sanatçının doğum yeri olan Ballyshannon bulunuyor.



2 - Rory Gallagher - Cork

Rory Gallagher için yapılan bir diğer heykel Cork’da, Rory Gallagher’ın adı verilen bir meydanda sergileniyor. Gitar şeklindeki bu heykel arka yüzünde Gallagher’ın şarkı sözleri var.




Janis Joplin

Janis Joplin: Teksas’ın siyah sesli kızı Janis Joplin’in beş yüzlü büstü, doğduğu yer alan Port Arthur’da “Museum Of The Gulf Coast”da sergileniyor. Büstün hemen arkasında Joplin’in renkli Porsche arabasının bir kopyası var. Port Arthur belediyesi, sanatçının 65. Doğum gününde yaşadığı yerleri “tarihi yer işareti” ile onurlandırdı.




David Bowie


David Bowie heykeli, Ziggy Stardust karakterinin ilk kez ortaya çıktığı Aylesbury’de yer alıyor. Janis Joplin gibi David Bowie de farklı yüzleriyle yer alıyor bu heykelde, heykeltraş Andrew Sinclair heykelin yapımı sırasında David Bowie’nin “Dünyaya Düşen Adam” filminde çıkartılan maskesini kullanmış. Ayrıca, heykelin sergilendiği yerde her saat başı farklı bir Bowie parçası çalıyor.



 

Liverpool Eşrafından 4 Delikanlı


1 - Beatles - Liverpool 

The Beatles: Müzik tarihini değiştiren dörtlünün hem birlikte hem de grup üyelerinin ayrı ayrı pek çok heykeli bulunuyor. Bu yazıya dörtlünün heykellerini ekliyorum. Sevgili dörtlümüzün heykeli doğdukları yer Liverpool’da görülebilir. Heykeltraş heykelini şöyle tanımlıyor "Bu, hiçbir başlığa, hiçbir açıklamaya, hiçbir araca, hiçbir hileye ihtiyaç duymayan bir heykel. Bu bir anın anıtı ve o an Liverpool'da başladı."



2 - Beatles - Houston 

İlginç bir Beatles heykeli de Houston’da bulunuyor. Diğerinden farklı olarak bu heykeller taştan yapılmış.



 Beatles olur da Rolling Stones olmaz mı!



Rolling Stones, Beatles heykelleri olur da Rolling Stones eksik kalır mı? Rolling Stones'un solisti Mick Jagger ve gitarist Keith Richards’ın Amy Goodman tarafından yapılan heykelleri 2023 yılında memleketleri Dartford, Essex'te açıldı. Jagger ve Richards'ın şarkı yazma ortaklığına saygı duruşu niteliğindeki “The Glimmer Twins” isimli bronz heykeller hem Jagger'ı hem de Richards'ı canlı performansın ortasında gösteriyor.




Chuck Berry

Chuck Berry: Renkli ışıklar ve taşa oyulmuş şarkı sözleriyle rock 'n' roll efsanesi Chuck Berry'nin gerçek boyutlu heykeli St. Louis Missouri’de Bleuberry Hill’in tam karşısında bulunuyor.

 




Jimi Hendrix 

Jimi Hendrix: Rock müziğin en renkli, en yetenekli, en duyarlı sesi ve gitarı Jimi Hendrix de heykelden nasibini alanlardan. Bu yazıda Hendrix’in iki heykelinden bahsedeceğiz.


1 - Jimi Hendrix - Isle of Wight 

Heykellerden biri Wight Adasında bulunuyor. Gerçek boyutlarda bu heykel, sanatçının aramızdan ayrılmadan hemen önce, son performanslarından birini sergilediği ilk “Isle of Wight Pop Festival”in yapıldığı alanın hemen yakınında bulunuyor. 





2 - Jimi Hendrix - Seattle 

Diğer heykel Hendrix’in doğum yeri olan Seattle’da bulunuyor. Sanatçının bu heykel 1997 yılında yine Seattle’lı bir heykeltraş olan Daryl Smith tarafından yapıldı.





3 - Jimi Hendrix - Civi 

Jimi Hendrix’in Boris Deheljan tarafından yapılmış 4000 vida ve 40 kilo telden yapılmış ilginç bir heykeli de var. 




AC/DC elemanları heykelsiz m, kalacaktı ! 

Bon Scott: Grubun ilk solisti bon Scott İskoç asıllı bir Avustralyalı. Sanatçının doğduğu ve gömüldüğü iki ülkede de birer heykel var.


1 - Bon Scott - Kirriemuir 

İlki, doğum yeri olan İskoçyanın Kirriemuir kasabası.



 2  - Bon Scott - Fremantle 

Diğeri büyüdüğü ve mezarının bulunduğu Batı Avustralya Fremantle şehrinde


3 - Brian Johnson 

Brian Johnson heykeli, Belçika’nın Namur şehrinde bulunuyor. Bon Scott’ın ölümünden sonra Brian Johnson’ın solist olarak katıldığı ve Back in Black albümünün çıkartmalarından sonra Young kardeşler Avrupa’da sessiz sedasız bir turneye çıkmaya karar verirler. Bu turnenin ilk durağı da Belçika Namur olur. Yani Brian Johnson’ın heykeli Ac/DC ile ilk kez canlı performans gösterdiği kentte bulunuyor.




Çok yaratıcı bulduğum üç heykelden bahsetmek istiyorum.


1 - Buddy Holly 

Buddy Holly’nin Clear Gölü, Iowa’da bulunan bu heykeli sanatçının gözlüklerinden esinlenmiş.



 2 - John Bonham 

Led Zeppelin'in efsane davulcusu John Bonham’ı temsil eden bu heykel de davul seti şeklinde tasarlanmış.



3 - John Lennon Peace Monument 

John Lennon için yapılmış çok sayıda heykel var, bunlardan en ünlüsü Lennon hayranı Fidel Castro’nun desteklediği heykeli, biri de Liverpool’da bulunan John Lennon Barış Anıtı ya da Avrupa Barış Anıtı diye bilinen, Julian ve Cynthia Lennon tarafından açılışı yapılan anıt heykel. 






Bir de demir perde ülkelerinde bulunan heykeller var. 


 Jon Lord - Ukrayna

John Lord: Sanırım listedeki en sevimli heykel bu. Bu mini mini heykelcik, Ukrayna'nın Uzhgorod kentinde nehir kenarındaki bir korkuluğun üzerinde yer alıyor. Heykel, çeşitli ülkelerden toplanan 8 kilo bozuk para eritilerek yapılmış. Bence mütevazi Lord’a çok yakışan bir heykel.



 Dio - Bulgaristan

Ronnie James Dio’nun sanırım bilinen tek heykeli Bulgaristan, Kavarna’da bulunuyor. Bu heykelin varlık sebebi, misyonu şehrini Bulgaristan'ın hard rock başkentine dönüştürmek olan şehrin belediye başkanı Tsonko Tsonev'in öncülük ettiği heavy Metal temalı kentsel güzelleştirme projesi. Projenin kapsamında şehrin apartmanlarına heavy metal efsanelerini tasvir eden bir dizi duvar resmi yer alıyor. Billy Idol, Tarja Turunen ve Glenn Hughes’un da dahil olduğu duvar resimlerini kentin çeşitli köşelerinde görebilirsiniz.




İki Zappa Heykeli

Frank Zappa, hem yaşarken hem de aramızdan ayrılmasından sonra en eksantrik kişiliklerden biri. 


1 - Frank Zappa – Baltimore 

Zappa’nın iki heykeli var, biri doğduğu yer olan Baltimore’da ama bu heykel, sanatçı için Litvanya’da yapılan heykelin replikası.


2 - Frank Zappa - Vilnius 

Litvanya’nın Vilnius şehrinde yaşayan ve Zappa müziğinden etkilenmiş çok kişi var. Öyle ki Frank Zappa bu insanlar için bir özgürlük sembolü haline gelmiş. Böylece Sovyetler Birliği’inden ayrılmalarından sonra, Lenin büstleriyle tanınan heykeltıraş Konstantinas Bagdonas Sovyet sonrası Litvanya'da yeni bir dönemin işareti olarak efsanevi Zappa heykelini yapmış.



Ve Bu Yazının Sebebi, Lemmy

Ve gözümün nuru, kalbimin sultanı ve bu yazının sebebi Lemmy için dikilen heykellere.

Lemmy Kilmister, heykeli dikilecek adam lafının vücut bulmuş hali, haliyle birkaç tane heykeli dikilmiş, birisi de yolda.


1 - Lemmy - Hellfest 

İlk heykel, meşhur Hellfest festivali için hemen her yıl yenilenen şu muhteşem heykel.



2 - Lemmy - Rainbow Grill 

Diğeri, Lemmy’nin mabedi Rainbow Bar and Grill’de bulunuyor.




Bu da yakın gelecekte açılacak olan heykelinin haberi

https://www.bbc.com/news/articles/cjqj8l8qgwno

Bu yazıda benim ilgimi çeken heykellerden bahsettim, bunlar dışında birçok sanatçının da heykelleri var. Sadece heykelleri değil, kendi adlarına meydanı, caddesi, sokağı olan müzisyenler de var, ama onlar gelecek yazının konusu.

MERAL AKMAN








Styx'in bas gitaristi Ricky Philips ayrılıyor.



1972 yılında kurulan Amerikalı rock grubu Styx, 1970'lerde   ve 1980'lerin başında en popüler dönemini yaşamıştı. Hard rock içinde yer alarak başladığı müzik kariyerinde kimi zaman konsept albümlerle progresif işlere de imza atmıştı.  

Günümüzde de müzik yapmaya devam eden Styx'in 20 yılı aşan bir süredir grubun bas gitaristliğini üstlenen Ricky Phillips, bu hafta yaptığı açıklamayla  gruptan ayrıldığını duyurdu.

 Gruptan ayrılığının tam anlamıyla emekli olmak anlamına gelmediğini belirten Ricky Phillips, bunun sadece biraz dinlenme isteğinden kaynaklandığını belirtti.

Basçı her ne kadar rahatlamayı planlasa da müziği bırakmadığı gibi daha da üzerine düşeceğini gözlemliyoruz. Hatta şu sıralarda yeni bir proje için de çalışmaya başlamış bile. 

 



20 Mart 2024 Çarşamba

1975 Yılına Yolculuk



Fransız grubu Malted Milk'in "1975" albümünü dinlerken, açıkcası yeni mi eski bir albüm mü diye bir kaç kere teyit etmek zorunda kaldım. İsmine uygun düşecek şekilde 1975'lerde yapılmış bir albüm gibi. Ancak grubun solisti Arnaud Fradin'in doğum tarihi zaten 1975 ve bu albüm onun doğum tarihi olan 23 Şubat'ta piyasaya çıkmış. 

Biliyorum albümü tanıtırken her şeyi daha da karmakarışık bir hale getirdim galiba ama kısaca şöyle özetlemem de fayda var gibi... Malted Milk daha önceden ikili bir blues grubu olarak 25 yıl önce başlamış. Şimdilerde de "1975" isimli albümleriyle geçmişin soul ve funk müziğini canlandırıyor. 

 Albümün özü soul ve funk'tan hareketle 1970'li yılların bir kolajı gibi. İsminden de anladığımız gibi 1975'lerden sonra çıkan disco müziğin izlerini de bulmak mümkün. Albümü dinlerken sanki o yılların Motown stüdyolarından çıkmış hissine bile kapılıyoruz.  

Grubun beyni olan Arnaud Fradin bütünüyle Afro-Amerikan kültürüne tutkun bir müzisyen. Sadece Soul ve Blues değil, 1970'lerin Amerikan sineması da Fradin'in tutkuları arasında. Müziğe 1997'de bir blues ikilisi  (gitar ve armonika) olarak başlayan bu serüven 2016 Milk & Green turnesi sırasında 11 üyeli bir grubun kurulmasına kadar varmış.  Daha sonra grubun sayısı kimi zaman 7 kimi zaman da dörtlü - beşli olarak devam etmiş. Şimdiki yani albümdeki kadroyu şöyle bir sayarsak:  Arnaud Fradin (vokal, gitar), Igor Pichon (bas, gitar), Damien Cornelis (Hammond C3, piyano, Wurlitzer, klavinet), Richard Housset (davul, perküsyon), Eric Chambouleyron (gitar), Vincent Aubert (trombon) ve Pierre-Marie Humeau (trompet) yer almakta. 

Malted Milk son albümü "1975" ile bize 70'lerin eğlenceli kapısını açıyor. Soul, funk ağırlıklı ama "Set Me Fre" gibi parçalarda harika rock gitar soloları da buluyorsunuz... Yani her şey 70'lerdeki gibi, özgürlüğe sınır koymuyor, müzik türleri arasında kalın bağnazlık duvarları da tarih itibarıyla elbetteki yok. 


Aptulika




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...