Picasso, Cezanne için,
“Hepimizin Babası”
demiş.
Haksız da değil hani, Cezanne olmasaydı, Kübizm de olmazdı.
Aklıma Dostoyevski’nin,
“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” Sözü geldi.
*
Rilke, “Cezanne Üzerine Mektuplar”ı Cezanne’ın ölümünden sonra onun anısına yapılan bir sergiyi gezerken yazmış. Oradaki eserlere bakar ve onların üzerinde bıraktığı etkileri her gün bir mektup olarak karısına yazar. Kitabı okurken bir yandan da Cezanne’ın yaşadığı yerleri gezmek… Benim de serüvenim bu olacak.
*
Fransa’ya Cezanne’ın peşine düşüp gitmek.
Bir tutku gibi…
Oysa eskiden Paul Cezanne denildi mi, hiçbir anlam veremezdim. Açıkcası pek sevmezdim de…Bunlar bana soğuk gelirdi.
Sonra yıllar geçtikçe bu resimler demlene demlene beni büyüleyecekti. İyi bir resmin değeri de burada gizliydi… Yıllar geçtikçe değerlenen bir hazine.
Hele son on… on beş yıldır Cezanne ve resimleri hakkında farklı düşünmeye başlayacaktım. O modern dönemi hazırlayan büyük bir devrimciydi. Üstelik hala da devrimci.
3 Nisan 2024
1 yorum:
Cezanne'ın izinden Fransa seyhatinizi okumak için sabırsızlanıyoruz.
Yorum Gönder