3 Ocak 2019 Perşembe

Hafta Sonu Blues Perişan Kütüphanesi'ne Katkı 84



Mario Vitti
Doğduğum Şehir
(İstanbul 1926 - 1946)

Üstteki fotoğrafa bakıp, sahaflardan alınmış, nuh nebi'den kalma bir kitap olduğunu sanmayın sakın. Bu İstos Yayın tarafından 2017 yılında ilk baskısı yapılmış, yeni bir kitap. 
Bu kitabı tanıtırken uzun uzadıya yazacağım diye de endişe içindeyim. Bu yazıyı olabildiğince kısa tutmayı düşünüyorum ve de daha çok kitaptan bir iki alıntıya yer vermek istiyorum. Daha uzun bir yazıya ise bir iki gün sonra facebook'taki Aptulika / Blues Perişan  sayfasında ( @aptulika ) yer vereceğim.

İlk olarak, "Mario Vitti kimdir?" sorusunun cevabını vererek işe koyulalım. Kitabın güzelim kapağını şöyle bir açarken oluşan kıvrımda yer alan hayat hikayesini şöyle bir özetleyelim: 
Mario Vitti, İstanbul'da Beyoğlu'nun Tomtom Sokağı'nda 1926 yılında doğmuş ve büyümüş. Dedesi saray hekimiymiş. İtalyan kökenli bir İstanbullu olan Mario Vitti, ilkokuldan liseyi bitirene kadar burada yaşamış. 20 yaşında da üniversite tahsilini yapmak için Roma'ya gitmiş ve o günden bu güne dek de İtalya'da kalmış. Çağdaş Yunan Edebiyatı konusunda uzman olan bir akademisyen. Bu konuda kitaplar yazan Vitti, "Doğduğum Şehir" isimli bu kitabı yayınlansın diye değil, torunlarına doğduğu şehir İstanbul'u anlatmak için yazmış. Uzun yıllar uzak kaldığı İstanbul'a gelen yazar, şehrin dönüşümünü ve değişimini görünce çocukları ve torunlarına doğduğu, büyüdüğü şehri anlatan bir rehber kitap hazırlamış. Vitti'nin akademisyen ve yazar dostları ısrar edince bu kitap haline gelmiş. 2017 yılında da Sula Bozis'in İtalyanca'dan dilimize çevirisiyle yayınlanmış. 

Kitabın bende bıraktığı hüznü ve heyecanı anlatmak yerine sözü hemşeri büyüyüm Mario Vitti'ye bırakıyorum:
"Nostos kelimesi dönüş kelimesiyle eş anlamlıdır, ancak dönmek için önce gitmek gerektiğini vurgular. Batı dünyası nostos kelimesinden türeyen 'nostalji'den muzdariptir, çünkü nostos ve algos kelimelerinin birleşiminden oluşan bu kelime içinde acı ve yıpranmayı taşır." 

Kitabın önsözünde yaptığı bu didaktik anlatımdan sonra yazar, asıl can alıcı noktaya şöyle geliyor,

"Nostos'un hedefinde benim için hiçbir yer yok. Beni anne şefkatiyle kucaklayan şehir, savaşın kötülüklerinden koruyan, bana maddi ve manevi nimetleri 20 yıl boyunca bahşeden, yani dünyaya gözümü açtığım günden başlayarak okul dönemimin sonuna kadar yaşadığım yer olan İstanbul artık benim için bir ütopya oldu."

İşte bu en son sözcük yani 'ütopya' benim de ruh halimi hala İstanbul'da yaşıyor olmama rağmen verecekti. Bunun nedenini de Mario Vitti'nin şu sözleriyle daha iyi anlayacaktım,
"Amerika'dan Rusya'ya kadar bulunduğum tüm ülkelerde insanlarla çok rahat ilişkiler kurdum. İstanbul doğumlu Türk hemşerilerimle bunu gerçekleştiremeyeceğimi zannediyorum, çünkü onlar da ben de İstanbul sahnesinden kaybolduk. Onlar İstanbul'un bugünkü kalabalık nüfusu içinde Levantenler ve Rumlar gibi azınlı durumuna düştüler."

Yetmiş yıl önce buradan ayrılmış bir İstanbullu daha sonraları geldiği doğduğu yeri aynı bulamıyor. Torunları için oturuyor değişen, yabancılaşan,  başkalaşan İstanbul'u doğduğu semt olan Beyoğlu'nun Tomtom Sokağı'ndan başlayarak 70 hatta 90 yıl öncesinden anlatıyor. 

Yetmiş yıl öncesinin İstanbulunu yaşayan Mario Vitti için bu kent artık bir "ütopya". Kimileri için çoktan "distopya" olmuş bu şehir  buradan hiç ayrılmamış olmama rağmen benim için de bir ütopya. 

Aptulika


Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...