Kütüphaneye katkımızda bir
haftalık bir gecikme oldu ama devam ediyoruz.
Bu hafta kütüphanemize katılan
kitap Türk Edebiyatı’nın bir büyük ustası ile usta bir karikatürcümüzün ortak
imzasını taşıyor. "İstanbul’dan Çizgiler” adını taşıyan bu kitabı Orhan Kemal
yazmış, Ferit Öngören de resimlemiş. Ancak bu öyle yazılmış olan bir kitabı
alıp, okuyup çizim yapmaktan oluşmamış. Yazar ve çizer İstanbulu birlikte
gezip, izlenimlerini birlikte oluşturarak kitabı hazırlamışlar.
Orhan Kemal ismi bilinir ama
Ferit Öngören denilince büyük ihtimal birçok kişi de “O da kim?” diye soru
işaretleri oluşacaktır. Öngören ismini ve karikatüre kattıklarını düşününce bir
toplum için “O da kim ?” sorusunun oluşması acıdır. Ama yapabilecek bir şey yok
bunda ben de dahil olmak üzere karikatürle uğraşan insanların da kabahati
vardır.
Ferit Öngören’i tanımak
Ferit Öngören’i şöyle kısaca
bir hatırlatacak olursak, 1932 doğumlu sanatçı sadece bir karikatürist değil
aynı zamanda derin bir entelektüel birikime sahip bir araştırmacı, edebiyatcı,
yazar ve örgütleyici bir eylem insanıdır.
1958'de Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren Öngören, bir
dönem avukatlık yapmıştır. Daha sonra karikatüre yöneldi. Karikatürcüler
Derneği Kurucuları arasında yer aldı. Ressamlık yaptı. 1966 da Lastik-iş
Sendikasinin yayin organı Lastik-İş i çikardi. Filiz, a,
Yelken,Köprü,Ataç,Degişim,Şiir Sanatı, Yeni a gibi dergilerde yazdı. Ayrıca,
ilk çağlardan günümüze değin Anadolu şiirinin evrimini inceleyen arastırmasının
bir bölümü de soyut dergisinde yayınlanmıştı. Fedit Öngören’i bir yanıyla daha
hatırlara getirtebilmek için 70 ile 80’lerin en büyük mizah dergisi Gırgır’ın
kuruluşunda Oğuz Aral ile birlikte emek veren insanlardandı. Ferit Öngören'i 2010 yılında yitirmiştik.
Kısaca dedik ama Ferit
Öngören’i anlatmak gene da zaman aldı. Çizgilerindeki farklı lezzete rağmen onu
yeterince tanıtabilecek kaynağın azlığı da bir başka ayıbımız. Eğer bu yazımız
birilerinin dikkatini çeker araştırırlarsa belki Öngören’le ilgili kaynak
çalışmaları artar. (Bu konuda da bizim yaştaki insanlardan bir halt beklemiyorum.
Yeni ve genç insanlar bu işi yaparsa hayatımız aydınlanacak.)
Kitap yayınlanacakken Orhan Kemal’in Ölümü
Biz gene kitabımıza dönelim.
Orhan Kemal ile Ferit Öngören bir gün kahvede oturup söyleşirlerken, İstanbul’u
gezinip, hem yazı hem de çizgiden oluşan bir kitap yapmaya karar vermişler. Bu
konuşma 1965 tarihinde geçmiş, kitap bittiğinde ise yayınevi aramaya
başlamışlar ama ancak 1970’te bu kitabı basacak yayınevi bulunmuş. Bu sırada
ise 2 Haziran 1970’te Orhan Kemal hayata veda edecekti. Dolayısıyla kitabın
basılmasını göremeyecekti. Bu nedenle kitaba önsöz yazma görevi de Ferit
Öngören’e düşmüş. Bence bu da fena olmamış, çünkü Orhan Kemal’le ilgili değerli
anektodları Öngören’in kaleminden bulabiliyoruz. Önsöz’den not aldığım örnekler
arasında Orhan Kemal’in Öngören’e yaptığı Kemal Tahir eleştrisi dikkat
çekiciydi:
“Ben onu tanırım, o beni
tanır. Eğitimi ne okulu ne. Yahu diyorum, bırak bu iktisatcı, sosyolog,
felsefeci pozlarını. Herkes kendi işini yapsın. Sen roman yaz roman diyorum.
Fakat roman yaşanarak yazılır. Tek yaşantısı yok. İşte bu boşluğunu gidermek
için felsefeden, sosyolojiden, tarihten yardım umuyor. Yaşanmamış efendim,
Olmaz.”
“Harfleri figür olan alfebe”
Kitabın önsözünde Ferit
Öngören’in çalışmasındaki incelikleri de görüyoruz. Ferit Öngören kitabı
resimlerken alışılageldik sekilde metni okuyup, resimlememiş.Kitabın hazırlanma
sürecinde 5 yıl boyunca Orhan Kemal’le birlikte İstanbul’u dolaşıp, notlar
almış, eskizler çıkartmış. Çizimleri yaparken de İstanbul’u bir model olarak
alma yerine değerlendirme olarak resmetmeyi esas almış. Böyle olunca da figür
resmin malzemesi olmaktan çıkıyor, öznesi haline geliyor.
Çizimlerde göz perspektifi
yerine zihin perspektifi denilen bir anlayış kullanılmış. Bu oluşturulurken de
minyatürdeki “istif” yöntemi kullanılmış. Öngören bunu, “Harfleri birer figür
olan alfebeye göre resim yapmak” diye tanımlıyor.
Orhan Kemal bu gezintilerde
Ferit Öngören’e çizgileriyle ilgili şunları söylemiş,
“Sen İstanbul’dan çıkarmıssın
karmakarışık resimlerini.”
Toplumcu bakışın kaleminin gerçekçi İstanbul’u
Orhan Kemal ile Ferit
Öngören’in gezdikleri İstanbul 60’lı yılların İstanbul’u. 50’lerde 10 yıl süren
DP dönemi son bulmuş ve 60 Anayasası ile yeni bir dönem başlamış. Bu yeni
dönemde de filizlenen umut arayışları kitaptaki izlenimlerde beliriyor. Ancak bunları
yeşertmeye engel zihniyetlerin varlığı da yazılarda vurgulanıyor.
“İstanbul’dan
Çizgiler”de İstanbul zengin semtleriyle
değil fakir semtleriyle gezilmiş. Anlatılan insanlarda öyle.
Orhan Kemal bugünkü
yazarlarımızdan çok farklı biri olduğunu bu yazılarda daha iyi anlıyoruz.
Bugünkü yazarları kahvelerde ya da salaş meyhanelerde artık görmeye imkan
yoktur. Ancak Orhan Kemal için o fakir kahvehaneler alışıldık bir mekan.
Yazarın orada bir arkadaşının borç para getirmesini beklerken anlattığı öykü
oldukça etkileyiciydi. O arkadaşının getireceği para ile ev kirasını
ödeyecekti ve ev sahibinin aşağılamalarından kurtulacaktı. Arkadaşı ya gelmezse
ne olacaktı diye kaygılarla çayını yudumlarken bir kara mizah örneği gibi çıkan
münabetsiz bir tanıdığı ona bir de kahve ısmarlatmıyor muydu. Sözün özü artık
böyle yazarlar yok. Orhan Kemal halkı iyi tanıdığı ezilenlerin yanında birlikte
yaşadığı için gerçekçi bir edebiyat oluşturdu ve hala da yaşıyor. Bugün bu
büyük yazarımızın adına ödül veriliyor ama onun hassasiyetleri dikkate alınıyor
mu… soru işareti.
Orhan Kemal’in İstanbul’u
anlatması bir gezi rehberi gibi de değil. Öyle tarihi eserler, rakseden
sultanlar vesaire yok. Ezilen insanlar, semtleriyle yaşayan İstanbul çizilmiş.
“Yeşiltepe” öyküsünde ismiyle tezat gösteren bir semt, “Eskici” öyküsünde de
sanki oradaymış gibi bir havayı hissediyorsunuz.
“İstanbul’dan Çizgiler”
kitabı güçlü bir edebiyatçının neden hala önemli olduğunu bize bir kez daha
hatırlatırken, bugün bilinmeyen bir çizerin ustalığına ve de entelektüel donanımına
şahit olmamızı sağlıyor.
Aptulika
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder