“Türk Heykelinin Metin Abisi”
Bu haftaki kitabımız oldukça
taze diyebilirim. Neredeyse dumanı üzerinde tütüyor. Çıkalı daha bir hafta oldu
olmadı. Ama bu kitap öylesi kat kat kitabevlerinde gözünüze sokularak reklamı
yapılanlardan ya da 100 bin baskı yapıp best seller mertebesine ulaşan cinsten
değil. Öncelikle bir heykel sanatcımıza ait bir kitap ve satış şansı hiç yok
gibi. Bu kitabı arayıp bulmak için canınız da çıkabilir. “Baktım olmayacak”
dersiniz ve gidip tezgahtaki çalışana sorarsınız. O da sizin suratınıza bir
hata işlemissiniz gibi bakar. Hatta bir kez daha tekrarlattırır, sonra da
bilgisayara bakarak arar. Umursamaz bir şekilde gider bir yerlerden kitabı
bulur çıkartır ve size uzatır. O sıra kitabın parasını öderken yanınızda alış
veriş edenler best seller kitapları ellerinde size garip garip bakarlar. Bu
tanıtacağım bu kitapla da uyumludur, çünkü bu kitap bir heykel sanatçımızı
anlatır ki bizde heykele bakışta aynen böyle “garip”likle karşılanır.
Kitabın ismi “Türk Heykelinin
Metin Abisi” adını taşıyor. 3 Ağustos
2013’te, 68 yaşında yitirdiğimiz
heykeltıraşımız Metin Ekiz üzerine yapılan bu derleme tiyatro sanatcısı
olan kardeşi Turgut Ekiz tarafından hazırlanmış. Kitapta Metin Ekiz’in kendi
dilinden hayatı ile ilgili anektodlar, dostlarının ve öğrencilerinin
anlatımından notlar kitaptaki yerlerini almış. Kitapta usta sanatcımızın
yaptığı heykeller, resimler ve hayatından kesitler sunan resimle de yerini
almış.
Metin Ekiz'in önemli çalışmalarından biri |
Metin Ekiz
İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin altın yıllarında Zühtü Müritoğlu, Sadi Çalık ve Hüseyin Gezer gibi Türk Heykel
Sanatı’nın dev isimlerinin öğrencisi olacaktı. 1975 yılında Akademi’den mezun
olan Metin Ekiz, Çağdaş Türk
Heykeli’nin en önemli yapıtlarını verirken, 1977 yılından sonra da Akademi’de
hoca olarak heykel sanatının önemli isimlerinin yetişmesine vesile olacaktı.
Ölümünün birinci yıldönümünde
bu kitabın yanısıra Metin Ekiz’in eserlerinin yeralacağı bir sergi de açıldı. Nişantaşı Erva Sanat Galerisi’nde açılan
sergi 5 Ocak 2015’e kadar gezilebilir.
Metin Ekiz’in
ölümünün birinci yılında anısına bir kitap ve sergi, bize hem büyük bir
sanatçıyı tanıma fırsatı verirken, diğer bir yandan da heykel sanatının ne
denli hayatın içinde ve gerekli olduğunu gösteriyor.
Kitapla ilgili fazla bir şey
yazmayacağım bunun sebebi de bu kitaptan sevgili dostum ve bu blogun yazarı Geronimo
için de aldım. O okuduktan sonra bir şeyler yazarsa sevinirim ve benim
yazacaklarımdan daha iyi şeyler bulup yazabilir diye düşünüyorum. Ama gene de
kitaptan bir alıntı vermek istiyorum. Kitapta Meriç Hızal’ın yazdıklarına bir
göz atalım:
“Metin üzerinden Türk
Sanatına ait bir okuma yapmıştım. Türk Sanatı, sanatçısını yeşerten,
nemlendiren, besleyen bir ortam sunmuyor. Ne yazık ki ona da böyle bir ortam
sunmadı.”
“Günümüzde de okuldan mezun
olanlar, ne olacaklarını bilemiyor. Bir eğitimci olarak bu beni çok üzüyor.”
“Ne zaman görsem, Metin
çalışırdı… Metin hep böyle yaşadı. Peki nesi kaldı geriye? Hiç birşeyi yok.
Hani tembellik etti de oturdu desek, oturmadı ki hiç! Çalışıyordu hep, Üstelik
bu çalışmalar, kendine zaman bırakmıyordu.”
Metin Ekiz'in Makine ve insan heykeli |
“Buna rağmen, fırsat buldukça
ürettiği işler, bana olağanüstü duyarlı gelmiştir. Yıllar önce gördüğüm sanayi
ve insan ilişkisini anlatan heykelini, resim ve heykel müzesindeki boğa
heykelini, en ucuna kadar tarif edebilirim, anlatabilirim. O kadar çok
etkilemiştir eserleri beni.”
“Aslında biz, Metin’in
özelinden- Türkiye’deki sanatçının dramından söz ediyoruz. Öyle olmamalıydı.
Sanatçımızı mutlu edemiyoruz.”
Metin Ekiz’in hem kitabını
hem de eserlerini görmenizi tavsiye ederim. Onun bir yapıtıyla karşılaştığınızda
heykelin neden gerekli olduğunu anlayacaksınız. Müzik gibi, sinema gibi, hayat
gibi…
Aptulika
Aptulika
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder