28 Eylül 2015 Pazartesi

Unutulmayan ‘Sarışın’


BLONDIE ya da Deborah Harry

Plak döneminin iç kıpırtan ortamında, ikinci el plakları karıştırırken, devamlı karşımıza çıkan plaklardan birisinin kapağında takım elbiseli adamlar ve ortada bir sarışın arzı endam ederdi. Plağın üzerinde de bir el yazısı halinde, ip gibi akan “Blondie” yazısı resmin ortasında bulunurdu.  Çoğu kez diğer grup elemanlarını önemsemez ama o şarışını teklifsiz bilirdik. Eh hani zaten grubun ismi de sonuçta “Blondie” değil miydi. Çok sonraları o şarışın afetin isminin Deborah Harry olduğunu kavrayacak ve grubun diğer elemanlarını da adam yerine koyacaktık. Tabi biz bunları kavradığımızda da 1982 yılında grup dağılmış olacaktı. Aradan geçen 16 yıllık ayrılık süresinde ise grubun punk ve new wave karışımı müziğinin peşine düşecektik. 1998’de de grup tekrar kurulunca, geçen ayrılık sürecine rağmen karşılarında daha olgunlaşmış bir bekleyişteki dinleyici ile buluşacaklardı.


   ABD'li rock efsanesi Blondie, geçen yıl 6 Eylül'(2014)de Black Box Istanbul sahnesinde konsere çıkmıştı. "One Way or Another", "Atomic", "Heart of Glass", "Call Me" gibi unutulmaz şarkılarıyla da hasret giderilmişti. 
 40 yıla yayılan geçmişiyle Blondie, 70’lerin gruplarından. Uzun süre müzikten uzak kalıp, tekrar kurulmaları bir handikap olacakken bu tehlikeyi yaşanmamış olmaları da ilginç. Grubun gitaristi Chris Stein’in teknolojiye yakın olması grubun yenilikçi yapılara uzak kalmamasını sağlamış. 16 yıl aradan sonra 1998’de yeniden kurulduklarında da eski şarkılarının görkeminde bir nostalji etkisi yaratmak yerine yeni tarzlara ve yaratıcı fikirlere açılmayı hedeflemişler. Bunu enerjiye döndüren grup, 1998’deki dönüşlerinde de “Maria” isimli yeni bir “hit” de çıkarabilecekti. 

‘Hey Sarışın!’
ABD’nin erken dönem punk ve new wave fikirlerinin şekillendiği New York ortamında 1975’te kurulan grup ismini de “Angels and Snake” olarak düşünecekti. Daha sonra Deborah Harry’ye kamyon şöförlerinin “Hey Şarışın” diye laf atmaları sonucu grubun ismi de “Blondie” olacaktı. 1976’da grupla aynı adı taşıyan ilk albümlerini  çıkardılar. İki sene sonra “Plastic Letters”  albümü çıkana kadar yerel ölçekli punk dinleyicisine hitap eden grup, 1978’de çıkan üçüncü albüm “Parallel Lines” ile dünya çapında bir başarı yakalayacaktı. Punk anlayışını new wave ile birleştiren grup, tarzından ödün vermeden dönemin disko ekseninde de yer alabilecekti. Zaman içinde pop’tan reggae’ye (hatta heavy’ye) kadar uzanan yelpazede sonucu “Blondie gibi” olan bir tarzı oluşturacaklardı.
Blondie ile Deborah Harry’nin özdeşleşmesi grubun yavaş yavaş çatırdamasına da neden olacaktı ve 1982’de de grup böylece dağıldı. Grubun dağılışında bir başka etken ise guitarist ve müzikal yapıdan sorumlu  Chris Stein, çok ender görülen ve ölümcül olan bir cilt hastalığına yakalanmasıydı. 1985 kadar tedavisi süren Stein rahatsızlığı atlatınca sola çalışmalarına başladı. Yanısıra diğer elemanlarında solo albümler yapması Blondie’nin eski çalışmalarına rağbeti arttıracaktı ve grup 1997’de tekrar kurulacaktı.


Zamana göre yenilenen topluluk
Blondie denilince akıllara her dem Deborah Harry’nin beni afetliği gelse de topluluk olarak etkisi azımsanamaz. ABD’deki punk hareketinin başkenti New York’un Talking Heads ve Ramones gibi dişe dokunur temsilcilerinden biridir; Blondie. Öyle ki zaman içinde tarzlarını güncel akımlara göre geliştirip, gündemlerini korumayı başarabilmişlerdir. İlk zamanlarda 70’lerin rock ve pop soundu içinde görünürken, 80’li yılların disko, pop, reggae tarzalırını da bünyesine katabilecekti. 90’lı yıllarda tekrar kurulduğunda ise günün yükselen değerlerine sıcak bakarak Clud’n Dance ve Elektronik tarzlarında işler üretmekten çekinmeyeceklerdi. 
Onları her zaman belirli bir popülaritede gördük. Bu sebeple müzik kariyerlerine 40 milyon albüm satışı ve müzik listelerinde haftalarca bir numarada kalan şarkılar bırakabildiler. Şimdilerde 40. yılını tamamlarken (üstüne üstlük 16 yıl gibi bir ara söz konusu olsa da) efsane konumuna geçmeyi de başarabiliyorlar.  





Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...