19 Kasım 2014 Çarşamba

Raul Midon İstanbul'da

21 Kasım 2014, Cuma günü CCR Konser Salonu'nda Raul Midon konser vermek için ülkemize gelecek. Bu sebeple Raul Midon ile ilgili yazdığım eski bir yazıyı sizlerle paylaşıyorum. 
Raul Midon'un "State Of Mind" albümünün ardından yazdığım bu yazı Cumhuriyet gazetesinde, 1 Nisan 2006 tarihinde yayınlanmıştı.  


Arif Mardin’in Norah Jones’dan Sonra Yeni Keşfi;
 Raul Midon
 Müzik sanayinin debdebeli isimlerinden ünlü Türk prodüktör Arif Madin’in, oğlu Joe Mardin ile birlikte prodüksiyonunu gerçekleştirdikleri Raul Midon’un ilk albümü ‘State Of Mind’, Avrupa ile aynı anda ülkemizde de yayınlandı. Gitaristliği ve vokaliyle dikkatleri bir anda üzerine çeken Midon, soul, caz, flamenko, latin müzik türlerini  R & B  içinde başarıyla harmanlayarak, ferahlatıcı bir tavır ortaya koyuyor. Onun ilk çalışmasında Jason Mraz, Sammy Figueroa gibi bir çok müzisyenin yanı sıra çocukluğundan beri hayranlık duyduğu Stevie Wonder da eşlik ediyor.

Arif Mardin’in Keşfi
 Afrika kökenli, ABD’li bir anne ile Arjantinli bir babanın oğlu Raul Midon, Meksika’da dünyaya gelmiş. Doğuştan görme özürlü olan müzisyen babasının teşvikiyle gitara başlamış. Gelişiminin ardından da New York’ta sokak çalgıcılığı yapmaya başlıyor. Zaman içinde dikkatleri çeken Midon, Latin Müzik türündeki albümlerin kayıtlarında stüdyo müzisyeni ve vokalisti olarak çalışacaktı. Ancak onun asıl amaçladığı şey; kendi müziğini yapmaktı. Bunun için Miami’de kendi olanaklarıyla bir albüm oluşturduysa da yerel pazarın dışına çıkamadı. Bu başarısız girişimin ardından birçok plak şirketini gezen Midon’un yolu Arif Mardin’in ofisine düşecekti. Ünlü prodüktörün karşısına geçip, “Ben Raul Midon, size parçalarımı dinletmek istiyorum” der. Ama ortada ne bir demo kaset ne de albüm vardır. Böyle bir durumda hiç bir prodüktör karşısındakini kaale almaz ve kapıyı gösterir. ‘Garip ama gerçek’ misali Mardin, bu genci kırmaz ve onu çıplak sesiyle dinler. Küçük konser bittikten sonra hiç birşey söylemeyerek odadan ayrılan Mardin, kısa bir aradan sonra odaya döner ve “Tamam” der.  Ve böylece “State Of  Mind” albümünün yeşil ışığı yanar. Albümün çıkışından sonra verdiği röportajlarda “Benim Norah Jones’dan sonra ikinci keşfim” diyen Arif Mardin, Midon’u biraz daha ayırarak “En büyük keşfim” yargısını da eklemeyi ihmal etmeyecekti.

Farklı Coğrafyaların İmzaya Dönüşmesi
Sokak şarkıcılığı yaptığı dönemlerden kalma “State Of Mind” ile başlayan albüm, ilk anda Ben Harper’vari biriyle karşılaştığınız hissini verse de ikinci parçası olan “If You’re Gonna Leave”la farklı biriyle yüzyüze geldiğinizi anlıyorsunuz. Şarkılar birbiri ardına geldikçe müzikal renklilik başınızı döndürür bir şekilde sizi kavrıyor ve anlam veremediğiniz bir şekilde kendinizi kaptırıyorsunuz. R&B ve Soul kulvarında tanımlayacağımız Midon’un akustik gitar ağırlıklı müziği pop, folk, caz, Latin hatta flamenko tarzlarında gezinebiliyor. Albümü dinlemeyi bitirdiğinizde ise Stevie Wonder ve Jose Feliciano izlerini takip eden bir müzisyenle karşı karşıya olduğunuz anlıyorsunuz. Bütün bu etkilerin Miron’a özgü bir imza haline gelmesi ise onu vareden coğrafyaların getirdiği kültürlerinde özümsenmesinden kaynaklandığına şahit oluyorsunuz. Öyle ki onu kimi zaman blues’ın ilk öncüleri gibi samimiyetiyle görürken, bir başka açıdan da Afrika’nın ormanlarının vahşiliğini hissedebiliyoruz. Bu boyutunu siyahi annesinden aldığını anlıyoruz. Kimi şarkılarında da Latin Amerika’nın ritimleriyle karşılaşıyoruz ki bunun da babadan kalan coğrafi etki olduğunu kavramamız zor olmuyor. Dünyayı doğuştan görmüyor oluşu da onunla aynı kaderi paylaşan büyük soul ustalarından Wonder’ın ve bir zamanların nevi şahsına münhasır Latin Pop ikonu Jose Feliciano’nun hassasiyetlerini yakalamasına neden olmuş diyebiliriz. Böylece de gittikçe tıkanan ve monotonlaşan popüler müzik dünyamıza nefes verebilen bir müzisyen çıkmış. Bütün bunlara Arif Mardin ve oğlu Joe’nun ortak prodüksiyonu da başarının perçinlenmesine sebep olmuş. Baba Mardin’in caz geçmişi birikimi katarken, oğul Mardin de yeni müziğin pencerelerinin açılmasını sağlamış. Sonuçta ortaya hangi türe meyilli olursanız olun ilgisiz kalamayacağınız bir albüm çıkıvermiş. 

“Kör Olmam Müziğime Zenginlik Kattı”
Raul Midon, çocukluğundan beri izini takip ettiği Stevie Wonder da albümündeki “Expressions Of Love” parçasında konuk olmuş.  Parçaya ağız armonikasıyla eşlik eden Wonder’ın imzası öyle güçlü oturmuş ki, yer yer vokaliyle katıldığını bile sanabiliyorsunuz.
Raul Midon, akustik gitarının yumuşak dokunuşlarıyla ve  ona uygun akışlar sağlayan vokaliyle kendini hissettiren müziğinin yanısıra şarkı sözleriyle de dikkatleri üzerine çekebiliyor. “Kör olmam müziğime zenginlik kattı” diyen sanatçı, bu zor durumunu aşmaya çalışmış. Bunu yaparken de Martin Luther King ve Gandi gibi politik kişiliklerin dünyayı değiştirme çabasını kendine örnek almış. Böylece onun görmüyor oluşu, diğer insanlardan farklı yeteneklerinin gelişmesini sağlamış. Yani gören insanların hissedemediklerini gösterme becerisini kazanmış. “All In Your Mind” parçasında tamamen aklında canlandırdığı bir dünyayı anlatırken; “Everybody”de 11 Eylül olaylarına göndermeler yapıyor. Onun şarkı sözlerinden “Waited All My Life” adlı parçada  karısı da nasibini alıyor.  
Aptülika
*Cumhuriyet gazetesi - 1 Nisan 2006

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...