21 Kasım 2014, Cuma günü CCR Konser Salonu'nda Raul Midon konser vermek için ülkemize gelecek. Bu sebeple Raul Midon ile ilgili yazdığım eski bir yazıyı sizlerle paylaşıyorum.
Raul Midon'un "State Of Mind" albümünün ardından yazdığım bu yazı Cumhuriyet gazetesinde, 1 Nisan 2006 tarihinde yayınlanmıştı.
Arif Mardin’in Norah Jones’dan Sonra Yeni Keşfi;
Arif Mardin’in Keşfi
Afrika
kökenli, ABD’li bir anne ile Arjantinli bir babanın oğlu Raul Midon, Meksika’da
dünyaya gelmiş. Doğuştan görme özürlü olan müzisyen babasının teşvikiyle gitara
başlamış. Gelişiminin ardından da New York’ta sokak çalgıcılığı yapmaya
başlıyor. Zaman içinde dikkatleri çeken Midon, Latin Müzik türündeki albümlerin
kayıtlarında stüdyo müzisyeni ve vokalisti olarak çalışacaktı. Ancak onun asıl
amaçladığı şey; kendi müziğini yapmaktı. Bunun için Miami’de kendi
olanaklarıyla bir albüm oluşturduysa da yerel pazarın dışına çıkamadı. Bu
başarısız girişimin ardından birçok plak şirketini gezen Midon’un yolu Arif
Mardin’in ofisine düşecekti. Ünlü prodüktörün karşısına geçip, “Ben Raul Midon,
size parçalarımı dinletmek istiyorum” der. Ama ortada ne bir demo kaset ne de
albüm vardır. Böyle bir durumda hiç bir prodüktör karşısındakini kaale almaz ve
kapıyı gösterir. ‘Garip ama gerçek’ misali Mardin, bu genci kırmaz ve onu çıplak
sesiyle dinler. Küçük konser bittikten sonra hiç birşey söylemeyerek odadan
ayrılan Mardin, kısa bir aradan sonra odaya döner ve “Tamam” der. Ve böylece “State Of Mind” albümünün yeşil ışığı yanar. Albümün
çıkışından sonra verdiği röportajlarda “Benim Norah Jones’dan sonra ikinci
keşfim” diyen Arif Mardin, Midon’u biraz daha ayırarak “En büyük keşfim”
yargısını da eklemeyi ihmal etmeyecekti.
Farklı Coğrafyaların İmzaya Dönüşmesi
Sokak şarkıcılığı yaptığı dönemlerden kalma
“State Of Mind” ile başlayan albüm, ilk anda Ben Harper’vari biriyle
karşılaştığınız hissini verse de ikinci parçası olan “If You’re Gonna Leave”la
farklı biriyle yüzyüze geldiğinizi anlıyorsunuz. Şarkılar birbiri ardına
geldikçe müzikal renklilik başınızı döndürür bir şekilde sizi kavrıyor ve anlam
veremediğiniz bir şekilde kendinizi kaptırıyorsunuz. R&B ve Soul kulvarında
tanımlayacağımız Midon’un akustik gitar ağırlıklı müziği pop, folk, caz, Latin
hatta flamenko tarzlarında gezinebiliyor. Albümü dinlemeyi bitirdiğinizde ise
Stevie Wonder ve Jose Feliciano izlerini takip eden bir müzisyenle karşı
karşıya olduğunuz anlıyorsunuz. Bütün bu etkilerin Miron’a özgü bir imza haline
gelmesi ise onu vareden coğrafyaların getirdiği kültürlerinde özümsenmesinden
kaynaklandığına şahit oluyorsunuz. Öyle ki onu kimi zaman blues’ın ilk öncüleri
gibi samimiyetiyle görürken, bir başka açıdan da Afrika’nın ormanlarının
vahşiliğini hissedebiliyoruz. Bu boyutunu siyahi annesinden aldığını anlıyoruz.
Kimi şarkılarında da Latin Amerika’nın ritimleriyle karşılaşıyoruz ki bunun da
babadan kalan coğrafi etki olduğunu kavramamız zor olmuyor. Dünyayı doğuştan
görmüyor oluşu da onunla aynı kaderi paylaşan büyük soul ustalarından Wonder’ın
ve bir zamanların nevi şahsına münhasır Latin Pop ikonu Jose Feliciano’nun
hassasiyetlerini yakalamasına neden olmuş diyebiliriz. Böylece de gittikçe
tıkanan ve monotonlaşan popüler müzik dünyamıza nefes verebilen bir müzisyen çıkmış.
Bütün bunlara Arif Mardin ve oğlu Joe’nun ortak prodüksiyonu da başarının
perçinlenmesine sebep olmuş. Baba Mardin’in caz geçmişi birikimi katarken, oğul
Mardin de yeni müziğin pencerelerinin açılmasını sağlamış. Sonuçta ortaya hangi
türe meyilli olursanız olun ilgisiz kalamayacağınız bir albüm çıkıvermiş.
“Kör Olmam Müziğime Zenginlik Kattı”
Raul Midon, çocukluğundan beri izini takip
ettiği Stevie Wonder da albümündeki “Expressions Of Love” parçasında konuk
olmuş. Parçaya ağız armonikasıyla eşlik
eden Wonder’ın imzası öyle güçlü oturmuş ki, yer yer vokaliyle katıldığını bile
sanabiliyorsunuz.
Raul Midon, akustik gitarının yumuşak
dokunuşlarıyla ve ona uygun akışlar
sağlayan vokaliyle kendini hissettiren müziğinin yanısıra şarkı sözleriyle de
dikkatleri üzerine çekebiliyor. “Kör olmam müziğime zenginlik kattı” diyen
sanatçı, bu zor durumunu aşmaya çalışmış. Bunu yaparken de Martin Luther King
ve Gandi gibi politik kişiliklerin dünyayı değiştirme çabasını kendine örnek
almış. Böylece onun görmüyor oluşu, diğer insanlardan farklı yeteneklerinin
gelişmesini sağlamış. Yani gören insanların hissedemediklerini gösterme
becerisini kazanmış. “All In Your Mind” parçasında tamamen aklında
canlandırdığı bir dünyayı anlatırken; “Everybody”de 11 Eylül olaylarına
göndermeler yapıyor. Onun şarkı sözlerinden “Waited All My Life” adlı parçada karısı da nasibini alıyor.
Aptülika
*Cumhuriyet gazetesi - 1 Nisan 2006
*Cumhuriyet gazetesi - 1 Nisan 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder