Blog paylaşımlarında ara sıra böyle su koyuveriyorum işte. Böyle aralar oluyor ve blog yazısız kalıyor ama elimde yazı yok sanmayınız...hem de öyle çok var ki bir hafta idare eder. Ancak ne oluyor nasıl oluyor insana bir bezginlik geliyor ve yayınlamaya üşeniyorum. Geçen haftadan beri Byfuss'ın yeni yazısı elimde bekleyip duruyor. Sevgi Yeşilyaprak ise upuzun bir yazı kaleme almış, onu da bölümlere ayırsam bir hafta idare eder.
Bekleyen yazılar arasında bir de aramıza yeni katılan bir arkadaş var ki, onu da bu bezginlik içinde bir hafta beklettik. Aramıza yeni katılan Jenk Daniels bundan sonra Blues Perişan Blog'da yazılarıyla bizlerle birlikte olacak.
Jenk Daniels ile tanışıklığım 30 yıla yakındır ve bir dönem çıkardığımız Şebek dergisi'nde de K-6 Cenk imzasıyla yazılar yazmıştı. Geçen haftalarda 1970'lerin efsane futbolcuları üzerine geyik yaparken ona blog'a bunları yazsana dedim. Böylece ilk olarak 70'lerin efsane futbolcuları üzerine harika yazıları geldi. Onları elbette buradan paylaşacağım ama önce Cenk'i (Jenk Daniels) bir tanıyalım.
Yıl 1989 ve İstanbul Aksaray'daki pasajlarda bulunan kaset kaydı yapan plakçılar dükkana gelen bir yeni yetme çocuktan illallah demişlerdi. Bu çocuk devamlı kromlu 90'lık kasete her albümden birer parça seçip kaydettirirdi. İşte o günlerde plakçılara kan kusturan bu çocuk Jenk'ti.
Galata Köprüsü ve altı bir dönemin efsaneleşmiş mekanıydı. Otuz yıl öncesinin bu harika mekanı Köprüaltı bugün yok, çünkü yandı. Bizim Jenk de ilk olarak 18 yaşında gittiğinde şanşsızdı çünkü o sene Köprüaltı kül olacaktı. Orayla geç tanışmıştı ama oranın efsane güzel insanları Ethem ve Zeki'yi tanıyacaktı.
Bizim Jenk grafikerdir ve 1990'ların başında da bir grafik ajansında çalışıyordu. Orada sadece grafik tasarım yapmakla kalmıyor, kendisine tişörtler de çiziyordu. Eh o zaman rock - metal tişörtleri yoktu hani. Derken bir gün Köprüaltı müdavimlerini Taksim'deki Bilsak'ın 5. katında buldu ve oraya takıldı. Bir gün orada insanlardan Köprüaltı'ndaki Kemancı ve Gitar gibi mekanların Taksim'de açıldığını duydu. Bu haberin ardından yola çıkan Jenk, gördüğü ilk Guns'n Roses tişörtlü çocuğun peşine takılıp Gitar'a girene kadar takip etti. Gitar'ın kapısındaki badigarda küfür eder gibi Kemancı'nın yerini sordu. Bizimki Kemancı'yı buldu ve bir daha da oradan çıkmadı.
Önce eski Kemancı'da müşteri sonra da DJ oldu. O zaman CD yoktu ve DJ'lik kasetten çalarak yapılıyordu. O günlerden bir fotoğrafta Jenk kısa saçlı ve DJ olarak görülüyor. Bitli ya da salaş Kemancı diye anılan ilk mekanın açıldığı gün daha DJ kabini falan olmadığı için barın yanındaki rafa Sonny teybi koymuşlardı. DJ de bara oturup, kaseti walkmenden ayarlayıp sete koyup çalıyor, yani bir hayli külfetli bir iş. Ha bu arada Jenk'in arkasında da sakallı ve kısa saçlı haliyle rahmetli Zeki görülmekte.
Daha sonra yeni Kemancı açıldı. Alt kat üst kat canlı müzik yapılıyordu. Jenk Daniels bu süreçte eski Kemancı'yı 6 - 7 ay işletti. Arada bateri çaldı, fotoğraf çekti, gene Kemancı ve Caravan'da DJ'lik yaptı. Caravan da o dönemin önemli rock barlarından biriydi ve yıllar sonra tekrar açıldığında yine as kadroda o vardı.
Çok sonraları Beyoğlu'nda Dorock kurulacaktı ve Jenk orada Kramp ve Köprüaltı Müdavimleri geceleri yaparak eskileri toplayacaktı.
Bu arada unutmadan Özgür Yici'nin efsane dergisi Rock Kazanı'nda da ilk okuyucu röportajı da Jenk Daniels ile yapılmıştı.
Jenk şu anda DJ, art direktör ve rock dinozoru olarak hayatını devam ettirmektedir.
Ve son olarak Blues Perişan blog yazarı olarak Jenk Daniels'e hoş geldin diyelim.
Aptulika