Günümüzün Blues ve Rock gitarının en önemli ismi Joe
Bonamassa ve Janis Joplin’in en büyük mirasçısı Beth Hart bir araya gelince
ortaya içleri ferahlatacak bir müzik çıkıyor. 2011 yılında “Don’t Explain”
albümüyle gelişen proje, bu sene de “Seesaw” albümüyle bir kez daha
tekrarlandı.
Yeteneğinin yanısıra
oldukça üretken bir gitarist olan Bonamassa, her yıla bir albüm sığdırmakla
kalmıyor, çeşitli müzikal projelerde de yer alıyor. Glenn Hughes ve Led
Zeppelin’in efsanevi davulcusu John Bonham’ın oğlu Jason Bonham’la birlikte
kurdukları “Süper Grup” Black Country Communion’la da hem albüm hem de konser
turneleri yapıyor. Gitaristimizin bütün
bunların yanı sıra kendi solo konserlerini sürdürdüğünü ve bir çok albüme de konuk
olduğu düşünülürse, 24 saatin bir saniyesini bile iyi kullandığına kanaat
getiriyoruz.
Bonamassa’nın bunca çalışmasının arasında 2011 yılında Beth
Hart’la birlikte bir projesiyle karşılaşmıştık. Kadın Caz vokalinin önemli isimlerinden Billy Holiday’in
unutulmaz parçası “Don’t Explain”i albüme isim olarak vermişlerdi. İkilinin
“Don’t Explain” albümünde Ray Charles, Etta James, Tom Waits, Billy Holiday’e
kadar birçok ismin blues klasikleri repertuarda biraraya gelmişti. Ama albümde
bir parça fena halde dikkati çekiyordu. Bobby Bland’in “I’ll Take Care Of You”
parçası Beth Hart’ın yorumuyla hemen hafızalara kazınıyor ve yıllardır
bildiğimiz bir ses gibi etki ediyordu.
Joe Bonamassa ismine yabancı olmasak da Beth Hart ismiyle
ilk kez karşılaşıyorduk. Müziğe 1996’da başlayan Kaliforniyalı vokalist’i daha
önce lokal bir dinleyici biliyordu. Joe Bonamassa ile yaptıkları “Don’t
Explain” ile geniş bir kitle, “Bu nasıl bir ses, daha önce neredeymiş” diye
kulak kabartacaktı. Açıkcası Hart’ın vokaline ilgisiz kalmak imkansız. Yazının
başında onun için, “Janis Joplin’in mirasçısı” dedik. Onun hem sahnede duruşu,
hem de vokalindeki tonlama gerçekten mirasçı lafını hakkediyor. Janis Joplin
ekolünü takip eden ve bunu hakkıyla da başaran daha bir çok isim vardı ve daha
da olacaktır… Ama Beth Hart’ın bu ekolü takip edişi bir hayli farklı. Hart’da
sadece Joplin değil caz ve blues’ın kadın seslerinin iyice özümsenmesine şahit
oluyoruz. Onun vokalinde Janis’in çılgınlığı, Billy Holiday’in hüznü, Abbey
Lincoln’ün olgunluğu bütünleşiyor gibi. Ustaların izinden gitmiş ama taklitten
çok uzak durmuş ve sonuçta da vokaline
Beth Hart imzasını koymayı haketmiş.
Besteciliği de kuvvetli olan Beth Hart, vokalinin yanısıra
piyano başta olmak üzere gitar, cello, perküsyon da çalabiliyor. Bu meziyetlere
bir de ressamlığını eklemeliyiz.
12 yaşındayken Blues gitarının yaşayan en eski ismi B.B.
King ile birlikte gitar çalan Joe Bonamassa ise 2000’den bu yana müzik
dünyasının gözdesi olmuş bir isim. Babasının bir gitar mağazası olması ve
büyükbabasının trompetçi olması onun için bulunmaz bir imkandı. Ama o da bu
imkanı kendi çalışkanlığı ile zirveye taşıyacaktı. Küçük yaşlarda Guitar Slim, Eric Clapton, Jethro Tull,
Bonnie Raitt dinleyerek başladığı müzik merakını 7 yaşında gitarla sürdürecekti.
11 yaşında da caz teorisi üzerine eğitim alacaktı.
Bugüne kadar 10 stüdyo, 6 da konser albümü yapan Bonamassa,
Blues’ın geleneksel yapısını koruyarak, 70’lerin rock müziğini damıtarak
kendine has bir blues penceresi oluşturabiliyor.
Bonamassa ve Beth Hart’ın ikinci birlikteliği “Seesaw” albümü
bu yılın Mayıs ayında piyasaya çıktı. Albümde gene 11 tane blues klasiği yer
almış. Louis Armstrong’dan “Them There Eyes”, Buddy Miles’dan “Miss Layd", Etta
James’dan “A Sunday Kind Of Love” ve Aretha Franklin’den albüme ismini veren
“Seesaw” bunlardan bir kaçı. Ancak Billie Holiday’in unutulmaz ve de anlamlı
klasiği “ Strange Fruit” Beth Hart’ın
yorumuyla hem finale oturuyor hem de tüyleri diken diken edecek denli görkeme
erişiyor. “Seesaw”ın bir başka güzel yanı ise bu seferki buluşmada trombon, trompet
ve saksofon gibi nefeslilerin katılımı olmuş. Böylece bazı parcalarda Beth
Hart’ın sesinin soul ve R& B tadını da almamız mümkün olmuş.