Aralık ayında
duyurulan ve 2014’ün ilk albümü olma özelliği taşıyan Bruce Springteen’in yeni albümü “High Hopes” bu hafta piyasaya çıktı. Hazırlık sürecinin uzunluğu ve üzerinde oluşturulan merak
kampanyasını hak edecek denli iddialı bir albüm ortaya çıkmış. “High Hopes”ın
diğer bir özelliği de Springsteen”in tekrar “Patron” günlerine geri dönebildiğini de gösteriyor. Bunun izlerini
sürmek istersek bundan 12 yıl öncesine gitmekte fayda var.
Bir felaketten yeniden doğan “Patron”
80’lerin fırtına gibi
esen rockcısı Bruce Springsteen,
90’ları sessiz sedasız tamamlarken, onu besleyen bir facia olacaktı. 11 Eylül
yani ikiz kulelerin bombalanması bütün ABD vatandaşları üzerine bir kara bulut
gibi inecekti. Bundan nasibini sanatçılar da alacaktı. İşte bunlardan biri de
Springsteen’di. 2002’de yayınlanan “The
Rising” albümünde New York için ağıtlar yakmaya başlamıştı. Oldukça hüzünlü
ve bir o kadar da içine kapanan Spiringsteen’in eski ‘Patron’luğunun dinamit gibi esen, kükreyen yanını biraz daha
müşfik ve ağır abi tavrına taşımıştı.
Aradan üç yıl geçti
ve “Devil and Dust” albümü çıktı. Bu
A.B.D’nin Irak’ı işgal ettiği günlere rast geliyordu ve Springsteen’in 11 Eylül travmasını bir anda sorgulamaya döndürüyordu.
Orta sınıf, sıradan bir Amerikalı’nın duygularının özetini sunarken, emperyalist
saldırıyı içe dönük bir şekilde değerlendiriyorsa da ufaktan muhalif sesini de
sunuyordu. Müzik tarzı da elekrikli yapıdan daha köklere
inerek klasik blues ile folk arasında bir tür dansa dönüşüyordu.
Savaş ve Bush karşıtı
anlatımıyla “Devil & Dust” ın üzerinden bir yıl geçmeden de “We Shall Overcome The Seeger Sessions”
albümünü yapacaktı. Bir önceki albümde girdiği politik anlatımın devamını da bu
işin köklerine inip, insanlara hatırlatarak yapıyordu. O köklerin baş kahramanı
Amerika’nın başkaldıran ozanı Peter
Seeger’in şarkılarına yer verdiği bu albüm gerçek anlamda bir mihenk taşı
olacaktı. Sonraları onu Bush’ın
sandığa gömülmesini kutlamak için 90 yaşını aşan muhalif (tabiki sakıncalı)
ozan Peter Seeger’i yanına alarak
konser verecekti.
İşte bu toparlanma süreci
içinde geçen zamanda çıkan “Magic”,”Working
On Dream ve 2012’de yayınlanan “Wrecking
Ball” albümüyle eskinin “Patron”u ağır bir abi konumuna gelerek tekrar yükselişini
yakalayacaktı. Dün çıkan son albümü de
bu yeniden doğuşun en çoşkulu halini taşıyor diyebiliriz.
Tom
Morello farkı
“High Hopes”, Bruce
Springsteen’in 18. stüdyo albümü. 12 parçanın yer aldığı çalışmada sanatçıya
emektar grubu E Street Band eşlik ediyor. Onların yanı
sıra muhalif ve protest metal grubu Rage
Against The Machine’in gitaristi Tom
Morello başta olmak üzere bir çok müzisyen de konuk olarak eşlik etmiş.
Albümün serüveni
2012’den başlamış. 2013 Mart ayında Bruce
Springsteen ve E Street Band’e,
turnelerinin Avustralya ayağında eşlik eden Tom Morello, bu projenin gerçekleşmesinde başı çekmiş. Albümde
gitarları da çalan Morello’nun varlığı fazlasıyla hissediliyor. Zira ortaya
çıkan gitar bölümleri ve soloları oldukça ayrıcalıklı diyebiliriz. "The Ghost of Tom Joad"
şarkısında vokalleriyle de eşlik eden Morello,
gitar solosuyla tadına doyulmaz bir etki yaratmış. 7 dakikayı aşan süresiyle
albümün en uzun parçası olan “The Ghost
of Tom Joad”, “High Hopes”, "Heaven's
Wall" albümde ilk dikkati
çekenler olurken, şarkıların düzenlenişiyle
albüm bütünlüklü (konsept) bir hale getirmiş.
“High Hopes”da ölen iki E Street Band elemanı da
unutulmamış. 2011 yılında yaşama gözlerini yuman saksofoncuları Clarence Clemons ile ve yine 2008
yılında kaybettikleri klavyeci Danny
Federici de daha önce yayınlanmamış şarkılarıyla anılıyor.
Günlük yaşamdaki
kaybetmiş insanlardan bahseden şarkıları ile Amerikan orta sınıf ve işçilerinin
gözdesi Bruce Springsteen kot pantolon, madenci botuyla 40 yıldır bir fenomen.
Bundan sonrada bunun değişmeyeceği kesin. Çünkü o bir “Patrooon!”
Yazı ve Çizim APTÜLİKA
aptulelcioglu@gmail.com