Erdinç Dinçer, çocukluğumuzdan ve ilk gençlik yıllarımızın en başında unutulmazlarımızdandı. Onu en çok da İsmail Cem’in TRT Genel Müdürü olduğu yıllarda izlerdik. Sadece onu mu? Pandomim sanatının Polonya , Çekoslavakya başta olmak üzere Avrupa’daki ustalarının da gösterilerini izlerdik. Sonra 12 Eylül darbesi ve seksenli yıllara geldiğimizde hayatımız karardı ama televizyonumuz renklendi, tabii artık pandomim ve Erdinç Dinçer de olmayacaktı. Ama gene de o hep pandomim yaparak yaşadı, 20 Ağustos 2013’te ölene kadar.
Bugün 20 Ağustos ve Erdinç Dinçer'in ölümünün 6. yılında analım dedim.
Siyah Beyaz Televizyon, Pandomim ve Erdinç Dinçer
Pandomim ya da mim sanatçısı denildiğinde şimdi kime ne hitap eder, bilemem ama 1970’li yıllarda yaşamımızda önemli bir yere oturmaya başlamıştı. Siyah beyaz televizyonlarımızda hiç yoksa haftada bir mutlaka bir gösteri yayınlanırdı ve üniversitelerde kulüpleri kurulurdu. Hatta benim okuduğum üniversite yani o zamanki adıyla İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi bu konuda başı çekerdi. Şimdi durum nedir bilemem ama benim okuduğum dönemde ( yani Mimar Sinan Üniversitesi olduktan sonra) de pandomim çalışmaları sürüyordu ve çok tutkunu olan arkadaşlarım vardı.
Karikatür ustamız Oğuz Aral da Akademi yıllarında mim sanatıyla uğraşanlardan ve sonralarında da Konservatuar’ın Tiyatro bölümünde de bunun ders olmasında öncülük edenlerden birisi olmuştu. Oğuz Abi, karikatürlemize bakıp, eleştiri yaparken, bazı çizimlerde hareketleri anlatmak için pandomim ustalığını da gösterirdi.
Pandomimi kısaca sözsüz tiyatro oyunu diye tanımlayabiliriz. Pandomimde sanatçı, yüz mimiklerini, el-kol ve beden hareketlerini kullanarak temayı anlatmaya çalışır. Vücut hareketleri ve tabii mimikleri de iyi kullanmak gerekir ve belki de bu yüzden bu gösteri biçimine “mim” veya “mim sanatı” da denilir.
Pandomim için 1970’ler dedim ama 1960’lı yıllarda da devrimci gençler sendikalara ve grevlere gidip pandomim gösterileriyle işçi sınıfını bilinçlendirmek ve eyleme katkı vermek için oyunlar da sergilerlermiş.
Pandomimle ilgilenen ve yapan bir çok sanatçıdan bahsedebiliriz ama bu sanatı hayatının temeline koyan ve ölene kadar da bu yönüyle bilinen bir tek isim vardır, o da Erdinç Dinçer’dir. Onun ismini ilk kez duyduğumuzda 1970’lerin başındaydık. O zamanın siyah beyaz televizyonunda onu izlerken açıkçası renge gerek de duymazdık. Başka bir anlatımla anlatmam gerekirse yayın renkli de olsa göreceğimiz aynı şey olacaktı. Siyah bir fonun önünde çıktığı gösteride üzerine giydiği siyah bir tişört ve tayt ayrı bir illüzyon yaratırdı. Vücut tümüyle fonla birleşir ve kolların dirseklere kadar olan bölümü ile ayakların bilek bölümleri açıkta kalır ve böylece hareketleri daha iyi algılardınız. Hafızam beni yanıltmıyorsa vücudun açıkta kalan yerleri (yani yüz, bilekler ve ayak bilekleri)palyaçolardan bildiğimiz boya ile beyaza boyanırdı, yani o da televizyon gibi siyah beyazdı.
Erdinç Dinçer, çocukluğumuzdan ve ilk gençlik yıllarımızın en başında unutulmazlarımızdandı. Onu en çok da İsmail Cem’in TRT Genel Müdürü olduğu yıllarda izlerdik. Sadece onu mu? Pandomim sanatının Polonya , Çekoslavakya başta olmak üzere Avrupa’daki ustalarının da gösterilerini izlerdik. Sonra 12 Eylül darbesi ve seksenli yıllara geldiğimizde hayatımız karardı ama televizyonumuz renklendi, tabii artık pandomim ve Erdinç Dinçer de olmayacaktı. Ama gene de o hep pandomim yaparak yaşadı, 20 Ağustos 2013’te ölene kadar.
Hayatımızın başında bize yeni ufuklar açan güzel insanlar vardı ve Erdinç Dinçer de onlardan biriydi.
Aptulika
bluesperisan@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder